Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4589 E. 2024/2780 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa imkansızlığı nedeniyle alıcının uğradığı zararın tespiti ve tazminat miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Satış vaadi sözleşmesinin, vaat edilen taşınmazların başkasına devredilmesiyle ifa imkansızlığına uğraması sebebiyle, alıcının tazminat olarak taşınmazların ifa imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değerini talep edebileceği gözetilerek, mahkemenin sözleşmeyi geçersiz kabul edip farklı bir tarihteki değere göre hüküm kurması hatalı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/699 E., 2023/106 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı Temel ile aralarında Ankara 15. Noterliğinin 15.12.1999 tarih ve 97877 yevmiye nolu "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi" akdedildiğini, sözlemeye göre davalının 14 ve 15 nolu dükkandaki hisseleri ile bu dükkanlarda hissesi bulunan diğer hissedarların hisselerini satın almak suretiyle sözkonusu dükkanların tamamını kendisine satmayı vaat ve taahhüt ettiğini, sözleşme bedelinin davalıya ödendiğini ve ibraname alındığını, davalının sözleşmedeki şartları yerine getirmediğini ileri sürerek; 14 ve 15 nolu dükkanların müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiş, 10.04.2007 tarihli dilekçesiyle davasını ıslah ederek iki bağımsız bölüm değeri olan 130.000 TL'nin faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, yargılama sırasında ölmüş olup, davaya mirasçıları yönünden devam edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.11.2015 tarihli ve 2006/164 E., 2015/416 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile; 24.562,72 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı mirasçılarından (Ankara 6. SHM'nin 2008/2555-2725 sayılı veraset ilamına göre) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, Mahkemece 31.01.2020 tarihinde düzenlenip davalı vekiline gönderilen muhtıra ile bir haftalık kesin süre içerisinde; gider avansı, temyiz yoluna başvurma harcı, temyiz nispi harcın tamamlanması istenilmiş, bir haftalık kesin süre içerisinde gider avansı ve harç yatırılmaması nedeniyle ek karar ile HUMK’nun 434/3 üncü maddesi uyarınca davalının temyiz başvuru dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 19.01.2021 tarihli ve 2020/10566 E., 2021/129 K sayılı ilamıyla; "Somut olayda; davalı Temelin mirasçısı ...'na ait nüfus kaydından, davaya dahil edilen davalının yargılama sırasında 15.04.2014 tarihinde öldüğü, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, işin esasına girilerek yazılı şekilde, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen göz önünde bulundurulmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davalı Nezafen Saroğlu'nun mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelemesine gerek görülmemiştir." şeklinde kararın bozulduğu görülmüştür.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, uyulan bozma ilamı doğrultusunda vefat eden ...'nun mirasçılık belgesi dosyaya kazandırılarak taraf teşkilinin sağlandığı, taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin taşınmazların davalı adına kayıtlı olmaması nedeniyle ifa imkansızlığından dolayı geçerli olmadığı, davacı tarafın geçerli olmayan sözleşmeye dayanarak davalı tarafa 7.483,00 TL ödeme yaptığı, anılan tutar sözleşmedeki ifa imkansızlığının ve sözleşmenin geçersizliğinin davacı tarafça bilinebilir hale geldiği 30.01.2006 tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince 20.08.2015 tarihli ek bilirkişi raporu ile 24.562,72 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile toplam 24.562,72 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; taşınmazların denkleştirici adalet değil, dava tarihi itibariyle rayiç değerleri üzerinden hesaplama yapılması, özellikle 10.10.2011 tarihli raporda ve önceki raporlarında nazara alınarak sonuca gidilmesi gerektiğini, dava dilekçesine ekli ibraname ve davalıların murisinin Ankara 15.Noterliği 27.1.2006 tarih ve 02401 numaralı ihtarnamesinde bu taşınmazların davacıya satmayı vadettiği geçerli bir sözleşme ile davacı bu taşınmazları almaya hak sahibi olduğunu, bilirkişiler tarafından dava konusu taşınmazların mahkemenin 26.5.2022 tarihli ara kararında da belirtildiği gibi dava dışı 3.kişilere devredildiği tarih itibariyle (rayiç) değerlerinin tespiti gerektiğini, diğer taraftan 14 nolu bağımsız bölüm 10.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda 10.4.2006 dava tarihi itibariyle 25.000 TL,15 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle 70.000 TL olarak tespit edildiği, raporların çelişkili olduğunu, 10.04.2007 tarihinde yapılan ıslaha göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalılardan Yusuf için taktir edilen vekalet ücreti de hüküm kısmında kurulan vekaletin 1/8 olması gerekirken tüm davalılar vekiliymiş gibi vekalet ücreti taktirinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası,

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci maddesi (BK'nın 213 üncü),

3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi,

4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun "Noterlerin genel olarak yapacakları işler" başlıklı 60/3 üncü maddesi , Aynı yasanın 89 uncu maddesi,

5. Türk Borçlar Kanunu'nun 112 nci maddesi (BK'nın 96 ncı maddesi),

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen 15.12.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesinin noter tarafından kanuni geçerlilik şartlarına uygun olarak düzenlenmiş geçerli bir sözleşme olduğu, ancak sözleşmeye konu taşınmazların dava dışı kişiye satılmasıyla sözleşme ile üstlenilen edimin ifasının imkansız hale geldiği, davacı alıcının 6098 sayılı Kanun'un 112 nci (818 sayılı Kanun'un 96 ncı) maddesi uyarınca uğradığı müspet zararı isteyebileceği, ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle dava konusu taşınmazın güncel ve gerçek (rayiç) değeri ile bu değerden davalıların sorumluluklarının belirlenmesi gerektiğinin kabulü gerekir.

3. O halde, mahkemece her bir taşınmaz yönünden taşınmazların dava dışı 3. kişilere devredildiği ve ifanın imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değerlerinin hesaplanarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin taşınmazların davalı adına kayıtlı olmaması sebebiyle ifa imkansızlığından dolayı geçerli olmadığı gerekçesiyle hazırlanan bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup davacı yararına bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.