"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/203 E., 2022/62 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. vekili asıl davada, davalının 23.12.1994 tarihli olur ile 28.12.1994 tarihinde ormanlık sahada turistik tesis ve akaryakıt satış istasyonu aldığını, kuruma ödenmesi gereken %2 gelir payını ise eksik ve gecikmeli ödediğini, gayrisafi gelire göre ödenecek %2 gelir payının 123.719,07 TL olduğu, ödenen rakamın düşülmesinden sonra 105.608,92 TL olduğunu, 2008 yılında ödemesi gereken ve gecikmeli ödediği %2 alacağın, taahhütnamenin 2/e maddesi gereğince 6183 sayılı yasanın 51 inci maddesinde belirtilen nispette işleyen ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dosyası olan 2012/66 Esas sayılı dosyada ise; yargılama esnasında bilirkişi
incelemesi neticesinde tespit edilmiş olan 8.137,75 TL'nin ödenmesi gereken tarihten, ödemenin yapıldığı tarihe kadar işlemiş ve işleyecek gecikme zammı, alacağın gecikme zammının KDV'si ile birlikte tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili; asıl davaya ilişkin olarak; sözleşmede gayrisafi kardan % 2 hesaplama yapılacağının yazılmasına rağmen baştan itibaren etkili olan ekonomik şartlar ve petrol bayiliğindeki kar limitlerinin düşük lması nedeni ile kira bedelinin yıllık net kar payı üzerinden hesaplanarak ödenmesi ve akaryakıt kaleminden elde edilen karın hesabında POAŞ'a ödenen meblağın düşülmesi sureti ile kalan meblağdan hesaplanmasının taraflar arasında kararlaştırıldığını, taraflar arasında özel hukuka ilişkin bakan oluru ile devam eden şifai anlaşma bulunduğunu, davalının bunu tek başına değiştirmesine ve müvekkiline dayatmasının hukuken geçerli olmadığını, POAŞ'a ödenen miktar düşüldükten sonra hesaplanan net karın ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin ihtilafsız şekilde davacı tarafından kabul edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı vekili birleşen davaya ilişkin olarak; davanın ıslah niteliğinde olup usul hukuku gereği bu talebin ıslaha konu edilen 2010/257 E. sayılı dosyasında da yeni HMK gereği bir dilekçe ile talep edilebilecekken ayrı bir dava olarak istenilmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, 2008 yılı gelir payı ödemesinin doğru olduğunu, zamanında ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.11.2015 tarih ve 2010/257 Esas, 2015/545 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında alınan 14.01.2015 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, hesaplamaların doğru ve yerinde olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 68.431,97 TL asıl alacağın ve bu alacağın 30.09.2010 tarihinden dava tarihine kadar olan %18 KDV si 12.317,75 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 30.09.2010 tarihinden dava tarihine kadar işleyen 12.232,21 TL gecikme zammı ve bu gecikme zammının %18 KDV si 2.201,80 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dava tarihinden tahsil tarihine kadar bilirkişi raporunda belirtilen 6183 sayılı kanunun 51. maddesinde belirlenen oranlarda işleyecek gecikme zammı ve KDV sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.11.2020 tarih, 2016/13431 E. 2020/27 K. sayılı ilamı ile, Mahkemece 14.01.2015 tarihli ikinci alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verildiği, ikinci alınan rapora hangi gerekçe ile üstünlük tanındığı gerekçede belirtilmeden ve alınan her iki raporun farklı sonuçlara ulaşması karşısında raporların telifi yönünden üçüncü bir bilirkişi incelemesine başvurulmamış olmasının hatalı olduğu, Mahkemece, davalının ticari defterleri de incelenmek suretiyle, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir şekilde karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararıyla; bilirkişi raporunun davacı tarafa 07.09.2021 tarihinde ihtaratlı olarak uyap sistemi üzerinden tebliğ edilmiş olmasına rağmen rapora yazılı olarak herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve hiçbir beyanın sunulmadığı, 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça itiraz edilmemesi nedeniyle itiraz etmeyen davacı taraf açısından raporun kesinleştiği ve itiraz etme imkanının ortadan kalktığı, davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporunun alındığı, bozma ilamı öncesinde dosyaya kazandırılan 14.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen ve taraflarca belirlenen oranlara itiraz edilmeyerek kesinleşen oranlar dikkate alınrak 30.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar yıllık %23,4 oranında, dava tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %16,8 oranında işleyecek gecikme zammının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, KDV talebinin reddine karar vermek gerekmişse de bozmaya konu edilen ilamda hükmedilen KDV alacağının davalı tarafça temyiz edilmemesi nedeniyle bu kısım yönünden de davacı lehine kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 105.608,92 TL asıl alacak ile bu alacağa 30.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar yıllık %23,4 oranında, dava tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %16,8 oranında işleyecek gecikme zammının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağın 68.431,97 TL'lik kısmının 30.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar olan %18 KDV'si olan 12.317,75 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 30.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar işleyen 12.232,21 TL'lik gecikme zammının %18 KDV'si olan 2.201,80 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 7.722,06 TL asıl alacak ile bu alacağa 30.09.2009 tarihinden 18.10.2010 tarihine kadar yıllık %23,4 oranında, 19.10.2010 tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %16,8 oranında işleyecek gecikme zammının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; Mahkemece 23.08.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz edilmediğinden bahisle davalı lehine kazanılmış hak gerekçesi ile davanın kısmen reddine karar verildiğini, 02.09.2021 tarihli bilirkişi raporuna yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler, taraflar arasında yapılan sözleşme, KDV düzenlemesine ilişkin olarak kanunun amir hükümlerinin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, Mahkemece raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini ileri sürerek; Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
2.Davalı vekili; müvekkil şirket ile davacı arasında yapılmış olan sözleşme gereği, akaryakıt istasyonu ve diğer tesisler kiraya konu alan üzerinde inşa edilerek hizmete sokulmuş ve sözleşmede gayri safi yıllık kardan %2 hesaplama yapılacağı yazılmasına rağmen baştan itibaren etkili olan ekonomik şartlar ve petrol bayiliğindeki kar limitlerinin zaten düşük olması sebebiyle kira bedelinin yıllık net kar payı üzerinden hesaplanarak ödenmesi ve akaryakıt kaleminden elde edilen karın hesabından da POAŞ'a ödenen meblağın düşürülmesi ile kalan meblağdan elde edilecek miktara göre hesaplanmasının taraflar arasında kararlaştırılarak bu şekilde uygulandığını, taraflar arasında özel hukuka ilişkin bakan oluru ile devam eden şifai anlaşma olduğunu, davalının bunu tek başına değiştirmesi ve müvekkiline dayatmasının hukuken geçerli olmadığını, bilirkişi raporları alınmış olsa da gelir payının hesabı yönünden gerçek maddi durumu yansıtmadığını ileri sürerek; Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, izine konu alanda faaliyet gösteren Turistik Tesisler ve Akaryakıt Satış İstasyonu İşletmelerinin Gayri Safi Gelirlerinin %2’sinin eksik yatırılan bölümünün tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK
2.04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Mahkeme kararında; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kararın verilmiş olmasına ve bozmaya uymakla kesinleşen ve karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak durumu oluşturan kısımlar hakkında Mahkemece yeniden inceleme yapılmasına imkan bulunmadığının anlaşılmasına göre; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.