"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi-alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici şirket arasında 05.06.2017 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme ile davaya konu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2945 ada, 49 parselde B2 Blok, 10. Kat 112 numaralı bağımsız bölümün 261.830,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, sözleşmedeki teslim tarihinin 24 ay olup bu sürenin 05.06.2019 tarihinde dolduğunu, kaba inşaatın bitirilmediğini, teslim edilen senetlerin ödendiğini, bankaya yapılmakta olan kredi ödemelerinin devam ettiğini, davalı bankayla bağlı kredi ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile kredi sözleşmesinin iptaline, davalı bankaya 15.02.2019 tarihinden her ay olmak üzere 15.10.2025 tarihine kadar ödenecek aylık 2.288,50 TL'lik kredi ödemesinin durdurulmasına ve dava sonunda toplamda 173.926,00 TL kredi sebebi ile davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davalılara ödediği toplam 103.589,96 TL'nin, ödeme tarihleri esas alınarak denkleştirici adalet kuralları gereğince uyarlanarak, ortaya çıkacak olan bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, 17.01.2020 tarihli dilekçe ile talebini 136.711,73 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı banka vekili, bağlı kredi ilişkisi bulunmadığından banka hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının seçimlik haklarının bugüne kadar kullanma talebinde bulunmadığını, huzurda görülen davayı ikame etmeden önce ne davalı inşaat firmasına ne de bankaya herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, teslim tarihinin geçmiş olduğuna ilişkin iddianın tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, bankanın sadece kullandırdığı kredi miktarı ile sorumlu olacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı şirket vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, geçerli ve haklı bir fesih iradesi bulunmadığından davacının taleplerinin mesnetsiz olduğunu, mücbir sebeplerle inşaatın geciktiğini, gecikilen sürenin inşaatın teslim süresine eklenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, sözleşmenin yerine getirilmesi veya bedel ödemesi konusunda davacının yükümlülüğünü yerine getirdiği davalı şirketin temerrüte düştüğü, somut olayda davalı şirketin edimini ifa etmediği, davacının sözleşmeden dönerek ödediği bedellerin iadesi isteme koşullarının gerçekleştiği, davalı bankanın kullandırdığı kredinin bağlı kredi mahiyetinde olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne 136.711,73 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ... 10. Noterliğinin 05.06.2017 tarihli 07495 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Sözleşmesine dayalı senetler ve kredi ödemesi yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili; dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını, husumet itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, taraflar arasındaki Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi Sözleşmesinin 9 uncu maddesine göre bağlı kredi sayılamayacağını, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme/cayma hakkını kullanmadığı ve teslim tarihi geçmeden dava ikame edildiği hususunun yerel mahkeme tarafından gözardı edildiğini, 6502 sayılı TKHK'nın “Sözleşmeden Dönme” başlıklı 45 inci maddesi ve Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik’in 9 uncu maddesinin yedinci fıkrası gereğince dönme beyanının diğer davalı inşaat firmasına tebliğinden sonra en geç yasa gereği tanınan yüzseksen (180) günlük sürenin dolması ile davacının sadece diğer davalı inşaat firmasına huzurda görülen davayı açmada hukuki menfaati olduğunu, taşınmazın teslim tarihinin -yasal ve zorunlu mücbir nedenler dışında- en geç 05.06.2019, sözleşmesinin 10 uncu maddesi hükmü gereğince davacının sözleşmeyi feshedebileceği tarihin ise 05.06.2020 olduğunu, yerel mahkemece denkleştirici adalet gereği hesaplama yapılmak suretiyle karar verilmesinin yasal faize karar verilmesinin ve davanın açılmasına sebep olmadıklarından bağımsız olan kredi sözleşmesi dolayısıyla banka aleyhine de yargılama gideri, harç ve karşı taraf ilam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın natamam vaziyette olduğu, proje kapsamında bulunan ince işlerin tamamlanmamış olduğu, bu anlamda teslim ve sözleşmenin ifasının mümkün olmadığı, davalı ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'nin sözleşme hükümlerini yerine getirmediği, bu nedenle davacının ... olduğu bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek talep edebileceği, yine davalı bankaya kullanılan projeye bağlı kredi kapsamında davacı tarafından ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek talep edebileceği, diğer davalı bankadan kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğundan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ...Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün teslim edilmemesi üzerine davalı bankanın davacıya kullandırdırdığı kredi nedeniyle sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci maddesi (BK'nın 213 üncü).
3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun "Noterlerin genel olarak yapacakları işler" başlıklı 60/3 üncü maddesi.
5. Aynı Kanun'un 89 uncu maddesi.
6. TBK'nın 112 nci maddesi (BK'nın 96 ncı maddesi)
7. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un(TKHK) 30 uncu maddesi.
8.TKHK'nın 35/2 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 29 uncu (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 22) maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK'nın 237 nci (BK'nın 213) maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Geçerli bir satış vaadi sözleşmenin ifa olanağının bulunmaması hâlinde ise vaat alacaklısının 6098 sayılı TBK'nın 112 nci (BK'nın 96) maddesine dayanarak borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini isteyebileceği kuşkusuzdur.
2. Nitekim, somut olayda davacı ile davalı yüklenici arasında 10.04.2017 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılarak davaya konu taşınmaz davacıya satılmış, geçerli sözleşme bulunduğundan davalının temerrüdü nedeniyle sözleşmeden dönme ile rayiç bedeli talep hakkı olan, davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerine hükmedilmesini talep etmiş olup, bu durumda davacı, taşınmaz için davalılara ödediği bedeli, taleple bağlılık kuralı gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir.
3. Bununla birlikte davacı konutu satın almak için diğer davalıdan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30 uncu maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
4. Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.
5. Somut uyuşmazlıkta; davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya davalı banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredi olduğundan davalı bankanın da hesap edilen bedelden diğer davalı yüklenici şirket ile birlikte sorumlu tutulmasının yerinde olduğu ve özellikle, davalı bankanın 6502 sayılı Kanun'un 35/2 nci maddesi uyarınca müteselsilen sorumluluğunun kredi miktarı ile sınırlı olduğu; davalılar hakkında müşterek ve müteselsil olarak hükmedilen 136.711,73 TL'nin, davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesindeki 189.200,00 TL'den az olduğunun anlaşılmasına göre, davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.