"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/175 E., 2023/138 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacıların murisleri ile davalının müşterek gayrimenkulleri ile kiraladıkları tarım arazilerini kullanarak çeltik tarımı yapmak üzere adi ortaklık kurduklarını, elde edilen kazancın ortaklar arasında paylaşıldığını, murislerinin vefatından sonra ortaklığın bir süre davacılar ile davalı arasında devam ettirildiğini ancak davalının davacıların haklarını vermediğini ileri sürerek; 93.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların herhangi bir haklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.03.2014 tarihli ve 2012/520 E., 2014/130 K. sayılı kararıyla; davacıların murisi ... ile davalının kardeş ve aynı zamanda iş ortağı oldukları, muris ... vefat ettikten sonra yaklaşık 1 yıl süreyle bu ortaklığın davacılar ve davalı arasında devam ettiği, murise ait çeltik ürününün ayrımının yapıldığı, müşterek depoda muris ...'e ait çeltik ürünü ile davalıya ait çeltik ürününün ayrı ayrı istiflendiği ancak daha sonra taraflar arasındaki ortaklığın son bulduğu, bu hususların bir kısım tanık beyanlarıyla da teyit edildiği, ortaklık son bulduktan sonra davalı tarafından davacılara muris ...'ten kalan çeltik ürünü için 56.000,00 TL 'lik ödeme yapıldığı, bu hususun davalının da kabulünde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 09.04.2015 tarihli ve 2014/13677 E., 2015/5926 K. sayılı ilamla; "...Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle, ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunup bulunmadığına bakmak, hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılmasını sağlamak; böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK'nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse,değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK'nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 23.06.2020 tarihli ve 2016/425 E., 2020/134 K. sayılı kararla; bozma ilamı uyarınca iki SMMM bir ziraat bilirkişisinden oluşan tasfiye heyeti belirlenerek üçer aylık sürelerle üç aşamalı olarak inceleme yaptırıldığı, tasfiye heyetince tasfiyeye konu ortaklık kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığı, yapılan inceleme ve değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir nitelikte olduğu kanaati ile hükme esas alındığı, bu itibarla tasfiye sonunda ortaklara paylaştırılacak toplam kar miktarının 194.863,65 TL olduğu, bu kardan davalının payına 97.431,85 TL kaldığı, ortaklığın yönetici idareci ortağı davalının ortaklığa toplam 41.431,80 TL borçlu olduğu, bu borcun tasfiye heyetince tanzim edilen 05.06.2020 tarihli heyet raporunda belirtildiği üzere davacı ortaklara verilmesi gerektiğinden bahisle; davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 15.02.2021 tarihli ve 2020/10631 E., 2021/1408 K. sayılı Mahkemece bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği, tasfiye işleminin bozma ilamında belirtilen sıra ve yönteme göre yapılmadığı; yönetici ortak olan davalıdan hesap listesinin istenilmediği, yine üçüncü aşamada belirtilen, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payının geri verilmesi, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar,giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilançonun düzenleneceği belirtilmesine rağmen, davalı yönetici ortağın dosya kapsamına sunduğu yaptığı masraflara ilişkin olduğunu iddia ettiği kira sözleşmeleri, tarım destekleme belgeleri, kredi ödemeleri ve diğer birtakım ödeme belgelerinin söz konusu ortaklık ilişkisi çerçevesinde yapılıp yapılmadığı hususunun tasfiye kurulunca değerlendirilmediği, taraflar arasındaki çeltik ortaklığına ilişkin masraf noktasında herhangi bir belirleme yapılmamış olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların, davalı ile murisin müşterek gayrımenkulleri ile icarladıkları tarım arazilerini kullanarak çeltik tarımı yapmak üzere adi ortaklık kurdukları, elde edilen kazancın aralarında paylaşıldığı, murisin vefatından sonra ortaklığın bir süre davalı ile davacılar arasında da devam ettiği, ancak davacıların haklarının verilmediği iddiası ile 93.000,00 TL'nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettikleri, tasfiye heyetince tasfiyeye konu ortaklık kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığı, yapılan inceleme ve değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir nitelikte olduğu, bu itibarla tasfiye sonunda ortaklara paylaştırılacak toplam kar miktarının 194.863,65 TL olduğunun, bu kardan davalının payına 97.431,85 TL kaldığının ortaklığın yönetici idareci ortağı davalının ortaklığa toplam 41.431,80 TL borçlu olduğunun belirlendiği, bu borcun tasfiye heyetince tanzim edilen 05.06.2020 tarihli tasfiye heyeti raporu ve 25.04.2023 tarihli tasfiye heyeti ek raporunda belirtildiği üzere davacı ortaklara verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, davalının yaptığı masrafların bilirkişiler tarafından gider hesabında dikkate alınmadığını, gelirlerin hatalı hesaplandığını, davacıların alacağının bulunmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları
3. Değerlendirme
Mahkemece, her ne kadar, bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma ilamlarının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği, tasfiye heyetince ortaklığın sona erdiği tarih hatalı olarak tespit edilerek, davalı yönetici ortağın dosya kapsamına sunduğu ve yaptığı masraflara ilişkin olduğunu iddia ettiği kira sözleşmeleri, tarım destekleme belgeleri, kredi ödemeleri ve diğer birtakım ödeme belgelerinin söz konusu ortaklık ilişkisi çerçevesinde yapılıp yapılmadığı hususunun değerlendirilmediği, özelikle taraflar arasındaki çeltik ortaklığına ilişkin masraf noktasında da herhangi bir belirleme yapılmamış olduğu anlaşılmakla, söz konusu tasfiye işleminin sonuç bilançosunun hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla, eksik inceleme ile bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediğinden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 ncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.