"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/174 E., 2023/305 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozma sonrasında Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının davalıya taşınmaz satışına yönelik düzenlenen sözleşme uyarınca toplam 25.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, davalıya ödenen cayma akçesinin satışın gerçekleşmesi halinde satış bedelinden indirileceğinin, satıştan davalı satıcının vazgeçmesi halinde ise bahse konu bedelin iki katının davalı tarafından davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını; satıştan vazgeçen davalının ödenen 25.000,00 TL cayma akçesi için, 10.08.2013 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli ve 28.08.2013 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli iki adet senet düzenleyerek davacıya verdiğini, bahse konu senetlerin tahsili amacıyla eldeki davadan ayrı icra takibi başlatıldığını, sözleşme ile kararlaştırılan cayma akçesinin 2 katı olan 50.000,00 TL cezai şart bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile davalı arasında taşınmaz alım satımına ilişkin olarak " cayma akçesinin verilmesine dair akit " başlıklı sözleşmenin düzenlendiğini, davacı tarafından 25.000,00 TL kapora bedelinin davalıya ödendiğini, satışa diğer paydaşların razı olmadığını, taşınmazın üçüncü şahıslara satıldığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, bu nedenle takibe konu alacağın da davalıdan istenemeyeceğini, alınan kapora bedelinin senetle davacıya ödendiğini, hatta ödenen bonoların yeniden takibe konulduğunu, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.11.2015 tarihli ve 2013/385 E. 2015/365 K. sayılı kararıyla; tarafların aralarında serbest iradeleri ile imzaladıkları sözleşme ile bağlı oldukları, sözleşme uyarınca davalıya ödenen kapora bedelinin iki katı tutarında cayma akçesini, davalının satıştan vazgeçmesi halinde davacıya ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafından davalıya 25.000,00 TL kapora bedeli ödendiği, kapora bedelinin iki katının 50.000,00 TL olduğu, icra takibinin de bu cayma akçesinin tahsili amacıyla başlatıldığı, davacının cayma akçesi olarak davalıdan 50.000,00 TL talep edebileceği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının icra takip dosyasına itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.07.2019 tarihli ve 2019/3015 E. 2019/6029 K. sayılı ilamıyla; davaya konu taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin, resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme ile kararlaştırılan cezai şarta ilişkin hükümlerin de aynı şekilde geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme nedeniyle cezai şart talep edilemeyeceği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
B. Direnme ve Direnmeden Sonra Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Mahkemenin 28.02.2020 tarihli ve 2020/30 E. 2020/37 K. sayılı kararıyla; önceki karar gerekçelerinin yanında, davaya konu sözleşmenin haricî düzenlenen bir taşınmaz alım satım sözleşmesi olmadığı, karşılıklı edimler içeren bir ön sözleşme niteliği taşıdığı, sözleşmede düzenlenen hükmün de ceza koşulu (cezai şart) değil, bağlanma parası (pey akçesi) mahiyetinde olması nedeniyle sözleşmenin ve hükmün geçerli olduğu, aksinin düşünülmesinin edimini ifa etmeyen yönünden haksız zenginleşmeye sebebiyet vereceği, aynı zamanda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesindeki iyi niyet kuralları ile de bağdaşmayacağı gerekçesiyle; Mahkemenin 24.11.2015 tarihli 2013/385 E. 2015/365 K. sayılı kararında direnilmesine, davanın kabulü ile davalını icra takibine yaptığı itirazın iptali ile, takibin devamına, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.09.2022 tarihli ve 2020/3-551 E. 2022/1147 K. sayılı ilamıyla; ''... taraflar arasında yapılan sözleşme şekil şartına uyulmaksızın haricî olarak düzenlendiğinden geçersizdir. Her ne kadar direnme kararında anılan sözleşmenin bir ön sözleşme olduğu belirtilmiş ise de bu durum sonucu değiştirmeyecektir. Nitekim, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için dahi resmî şekil şartı zorunludur.
O hâlde, geçerli olmayan sözleşmede bulunan hükümlerin de geçersiz olacağı her türlü duraksamadan uzak olduğuna göre, uyuşmazlığa konu sözleşmede düzenlenen cayma akçesine dair hükümlerin geçersiz olduğunun ve davacının bu hükme dayanarak talepte bulunamayacağının kabulü gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını geri vermekle yükümlüdürler ki, davalının da aldığı bedeli senetle davacıya iade ettiği hususu taraflar arasında çekişme konusu değildir.
Hâl böyle olunca; direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmektedir...'' gerekçesiyle , direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Direnme sonrası Mahkeme Kararı
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan sözleşmenin şekil şartına uyulmaksızın haricî olarak düzenlendiğinden geçersiz olduğu, geçerli olmayan sözleşmede bulunan hükümlerin de geçersiz olacağı, dava konusu icra takibine konu "cayma akçesi" "alacaklarının, takibin dayanağı sözleşmenin şekil şartlarına uygun olmadan yapılmış olması nedeniyle geçersiz olacağı ve talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı kanun) 178 nci maddesi gereğince tanzim edilmiş bir cayma parası sözleşmesi olduğunu, davalının sözleşmede kararlaştırılan bedelin iki katını ödemekle yükümlü olduğunu, davacının dava konusu sözleşme gereği yüklendiği tüm edimleri yerine getirdiğini, davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, direnme kararının yerinde olduğunu, tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları sözleşme ile bağlı olduklarını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca kararlaştırılan cayma parasının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesi,
2. 6098 sayılı Kanun'un 217 nci maddesi,
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, taraflar arasında yapılan sözleşmenin şekil şartına uyulmaksızın haricî olarak düzenlendiğinden geçersiz olmasına, geçerli olmayan sözleşmede bulunan hükümlerin de geçersiz olacağı ilkesine, dava konusu icra takibine konu "cayma parası" alacağının takibin dayanağı sözleşmenin şekil şartlarına uygun olmadan yapılmış olması nedeniyle geçersiz olacağından talep edilemeyecek olmasına göre, davacı vekilinin temyiz sebeplerinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.