Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5111 E. 2024/4459 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız azil nedeniyle avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanan alacak miktarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Avukatlık ücret sözleşmesinde akdi vekâlet ücretinin davalılar tarafından davacı avukata peşin ödendiği ve nispi vekâlet ücretine ilişkin kısmın davaya iştirak niteliğinde olup 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olduğu gözetilerek, davacıların haksız azil nedeniyle hak ettikleri vekâlet ücretinin bilirkişi raporunda doğru hesaplandığı gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/131 E., 2023/2181 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/521 E., 2022/223 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen vekâlet ücreti alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, taraflar arasındaki bila tarihli avukatlık ücret sözleşmesini iş sahibi sıfatıyla imzalayan ve ..., ..., ... ve ... ile ... mirasçıları olan davalılar aleyhine açtıkları asıl davada; Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mah. 36 parselde kayıtlı taşınmazın 1951 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında tersimat hatası yapılması nedeniyle 10.400 m² eksik tescil edildiğini, davalılar tarafından 04.07.1991 ilâ 09.07.1991 tarihleri arasında avukat olan müvekkillerine verilen vekâletnamelere istinaden taşınmazın yüz ölçümündeki hatanın düzeltilmesi için öncelikle kadastro müdürlüğüne başvurulduğunu ancak yargı yoluyla düzeltme yapılabileceği gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerine adli yargıda dava açtıklarını, taşınmazın belediye tarafından imar planına tabi tutulması sebebiyle ayrıca imar planının iptali için idari yargıda da dava açtıklarını ancak davalıların 23.10.2012 ilâ 06.11.2012 tarihleri arasında noterde düzenlenen azilnameler ile müvekkillerini haksız olarak vekillikten azlettikleri gibi, aralarında düzenlenen (bila tarihli) avukatlık ücret sözleşmesi gereği ödenmesi gereken vekâlet ücretleri ile dava masraflarını da ödemediklerini, bunun üzerine davalılara noter kanalıyla 03.07.2014 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini ve ihtarnamenin en sonuncusuna 08.08.2014 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 13.429,00 TL vekâlet ücreti alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; birleşen davada ise aynı talepleri, asıl davada davalı olarak gösterilmeyen ... mirasçılarından ... ile ...Torunlar mirasçılarından ...'a yöneltmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl ve birleşen davada davalılar ... ve arkadaşları vekili; vekâlet ücreti sözleşmesinin kısmen geçersiz olduğunu, davacı avukatların gereken özeni ve dikkati göstermeyerek müvekkillerinin zarar görmesine neden olduğunu, idari yargıda dava açılması gerekirken adli yargıda dava açarak zaman kaybına sebebiyet verdiklerini, bu nedenle azlin haklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Asıl davada davalılar ... ve ... vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, yasa gereği alacağın belirlenebilir olması halinde kısmi davası açılmasının fazlaya ilişkin haklardan feragat anlamına geldiğini, bu sebeple fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına muvafakat etmediklerini, davacı avukatların gereken özeni ve dikkati göstermeyerek müvekkillerinin zarar görmesine neden olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların, davacıları vekillikten azletmesini gerektirecek haklı bir sebep bulunmadığı, haksız azil nedeniyle davacıların dava sonunda alabileceği avukatlık ücretini hak ettikleri ancak benimsenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, avukatlık hizmetinin verildiği davaların davalıların lehine sonuçlanmayıp taleplerini elde edemedikleri anlaşıldığından, avukatlık sözleşmesinin nispi ücrete ilişkin hükmünün geçersiz olduğu göz önüne alınarak belirlenen vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 4.401,77 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; müvekkillerinin davalılar tarafından azledildikten sonra görülmekte olan davalara yeni avukatlar tayin edildiğinden hak kazanımı sağlanamadığını, bu nedenle davaların sonucundan sorumlu tutulamayacaklarını, taşınmazlarda yapılan tersimat hatası nedeniyle imar planının iptali müvekkilleri tarafından sağlandığından iptal davasındaki dava değeri nazara alınarak alacaklarının belirlenmesi gerektiğini, azlin haksız olduğu kabul edilmesine rağmen davalıların henüz haklarını alamadıklarından söz edilerek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, haksız olarak azledilen avukatın vekâlet ücretinin tamamına hak kazanacağı, bu sebeple davalılar lehine olan karar sonrasında 10.400 m² alanın DOP ve KOP kesintisi yapıldıktan sonra kalan kısmı için aynı nitelikte yer tahsisi mümkün değilse bedelinin ödenmesi gerektiğinden, bu değerin tespiti ile emeklerinin gerçek karşılığı olan ve sözleşmeyle belirlenen ücrete hükmedilmesi gerektiğini, yapılan hesaplamanın adil olmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Asıl ve birleşen davada davalılar ... ve arkadaşları vekili; davacı avukatlar tarafından hukuki sürecin özenle yürütülmediğini, müvekkillerinin haklarına kavuşamadığını, yargılamanın 20 seneden fazla sürdüğünü, davaya konu vekâlet sözleşmesinde yer alan "dava konusu taşınmazların davacılar adına tesciline karar verildiği taktirde, tescil tarihindeki değerinin %15'ine tekabül eden miktarının ödeneceğine" dair kısmın sözleşmenin kurulduğu tarihteki Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesine aykırı olup davaya iştirak niteliğinde bulunduğundan geçersiz olduğunu, azlin haklı olması nedeniyle davacıların vekâlet ücretine hak kazanamadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukatların, davalılar ve murislerinin vekili sıfatıyla adli ve idari yargıda görülen dava dosyalarını takip ettikleri, ibraz edilen azilnamelere göre davalılar tarafından "...gördüğüm lüzum üzerine..." ifadeleri kullanılarak azledilmiş iseler de, azlin haklı olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olup vekâlet ücreti alacaklarının azil tarihi itibariyle tespit edildiği, avukatlık ücret sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanmasının yerinde olduğu, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine; davalılar aleyhine hükmedilen alacak miktarının 4.401,77 TL olup bu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf başvurusunda bulunan davalılar yönünden kesin olduğu ve bu davalıların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince istinaf kanun yoluna başvurma hakları bulunmadığı gerekçesiyle de bir kısım davalılar vekilinin istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (02.05.2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanun'un 76 ncı maddesi ile yapılan değişiklikten önceki) 164 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. 1136 sayılı Kanun'un 02.05.2001 tarihli değişiklikten önceki "Ücret Sözleşmesi" başlıklı 164 üncü maddesi; "(1) Ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gereklidir. (2) Şu kadar ki, üçüncü fıkra hükmü saklı kalmak üzere, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmi beşi aşmamak şartıyla, dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. (3) İkinci fıkraya göre yapılacak anlaşmalar, dava konusu olan mal, alacak veya hak gibi kıymetlerden bir kısmının aynen avukata ait olacağını ve böylece avukatın taraflardan biri imiş gibi dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığını kapsayamaz. Bu gibi ücret sözleşmeleri batıldır. (4) Avukatla iş sahibi arasında aksine yazılı sözleşme bulunmadıkça tarifeye dayanarak karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücreti avukata aittir." şeklindedir.

2. Anılan Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası ise "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." şeklinde düzenlenmiştir.

3. Yukarıda açıklanan kanun hükümleri doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan bila tarihli avukatlık ücret sözleşmesinde, akdi vekâlet ücretinin davalılar tarafından davacılara peşin olarak ödendiği açıkça yazılı olduğundan davacıların, davalılar vekili olarak tapu kaydının düzeltilmesi ve tescil istemiyle açmış oldukları davalar nedeniyle davalı taraftan tahsili gereken akdi vekâlet ücreti alacağının bulunmadığı, yine sözleşmede nispi vekâlet ücretine ilişkin kısmın hasılı davaya iştirak niteliğinde olup bu durumun 1136 sayılı Kanun'un sözleşme tarihi itibariyle geçerli olan 164 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aykırılık teşkil etmesi sebebiyle sözleşmenin nispi vekâlet ücretine ilişkin kısmının geçersiz olduğu, belirtilen hususlar gözetilerek denetime ve hüküm kurmaya elverişli şekilde düzenlenen bilirkişi raporunda da, davacıların haksız azil nedeniyle hak ettikleri vekâlet ücretinin doğru şekilde hesaplanmış olduğu anlaşılmakla; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.