"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/17 E., 2023/8 K.
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kablüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının murisi ... ile müvekkili arasında vefatından öncesine dayanan alacak-borç ilişkisi olduğunu, buna karşılık takip konusu bonoları verdiğini, ödemeden vefat ettiğini, alacağın tahsili amacı ile Antalya 14. İcra Müdürlüğünün 2010/19896 E. sayılı dosyası yapılan ilamsız takip başlattığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; bono olduğu belirtilen takip dayanağı belgelerin 20.08.1995 ile 22.04.1999 tarihli olduğu iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca imzanın murise ait olmadığını, faizin fahiş olduğunu, diğer mirasçılar için yaklaşık 4 yıl önce takip kesinleştiği halde bugüne kadar hiçbir haciz işlemi yapılmamasının muvazaalı dava olduğunu gösterdiğini ileri sürerek; davanın zamanaşımı ve esastan reddine ayrıca %40 tazminata kadar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.12.2011 tarihli ve 2010/495 E, 2011/387 K. Sayılı kararıyla; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 01.04.2013 tarihli ve 2012/13807 E., 2013/8141 K. sayılı ilamıyla, "Takibe dayanak yapılan bonolar, 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde icraya konulmadığından kambiyo senedi niteliğini yitirmiş olup; bu senet tek başına temel ilişkiyi ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemez. Ne var ki davacının imzasını taşıyan bu belge HUMK’nun 292.maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılır. Dava, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup henüz bu süre dolmamıştır. O halde, davacı alacaklı iddiasını diğer yan deliller ve şahit beyanlarıyla ispat etmek durumundadır. Mahkemece tarafların bu konuda gösterdikleri deliller toplanıp, tanıklar dinlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, ATK raporunda takibe konu senetlerdeki imzanın davalı murisi ...'e ait olduğunun belirtildiği, yine ATK raporunda ...'in senet tanzim tarihlerinde ehliyetli olduğunun bildirildiği, takibe dayanak yapılan senetlerin 3 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde icraya konulmadığından kambiyo senedi vasfını yitirdiği, tek başına temel ilişkiyi ispat açısından yeterli bir belge olarak kabul edilemeyeceğinden davacı tanıklarının dinlendiği, tanıkların ...'in davacıdan borç aldığına yönelik beyanlarına itibar edildiği, zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek yazılı delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı, takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, borçlu davalının itirazın kısmen iptali ile takibin 19.798,12 TL asıl alacak üzerinden devamına, bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, asıl alacak olan 19.798,12 TL'nin % 40'na tekabül eden 7.919,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; faiz başlangıcı yönünden senetteki vade tarihinin esas alınması gerekirken takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bonodaki vade tarihinin kesin vade olduğunu, davalı lehine reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davalının vekili bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bonodan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Kanun'un 117 nci maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nın 101/ son maddesi)
2.‘'Hâl böyle olunca, zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağına karar verilmesi gerekmiştir.'' (25.12.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/8 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı. )
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda kararın verilmiş olmasına ve 25.12.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/8 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağına yönelik kararı uyarınca, takip tarihinden önce davalı borçluyu temerrüde düşüren bir ihtar bulunmadığından, Mahkemece takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davalının karar esnasında vekille temsil edilmediği anlaşılmaktadır. O halde davalının vekili olmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 6. paragrafında yer alan "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, reddedilen 44.304,39TL üzerinden davalı lehine takdir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin çıkartılmasına ve hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.