"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/945 E., 2023/1128 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tunceli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2021/3 E., 2021/48 K.
Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile; İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılıp düzeltilen hükmün yerine geçmek üzere davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile polis lojmanları yönetim kurulu başkanlığı arasında ... Polis Lojmanları 2019/2020 kış dönemi için kömür alımı sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme hükümleri gereğince müvekkili şirket tarafından sözleşme konusu kömürün davalının belirlediği depo yerine teslim edildiğini, davalı tarafından davacı şirkete gönderilen 26/09/2019 tarihli yazıda keslim edilen kömürün sözleşmede belirtilen kalori ısıl değerini karşılamadığı belirtilerek anlaşma şartlarına uygun kömürün 1 hafta içerisinde teslim edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin kömürün analiz edilmesini talep ettiğini, net kalori değerinin 7388, orjinal kuru bazda net kalori değerinin 7665 olarak tespit edildiğini, teslim edilen kömürün sözleşme hükümlerine göre gerekli kalori ısıl değerine sahip olduğunu belirterek; davacı tarafından 2019-2020 Kış Dönemi için Kömür Alımı Sözleşmesi gereğince davalı tarafa teslim edilen kömürün sözleşmede belirtilen kalori ısıl değerini karşıladığı ile sözleşmeye uygun olduğunun tespitine, 2019-2020 Kış Dönemi için Kömür Alımı Sözleşmesini fesih ihbarının ve sözleşmeyi feshinin geçersizliğinin tespitine, her türlü talep ve dava haklarının saklı tutulmasına, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı temsilcisi; kömürün orjinal bazda alt ısıl değerinin 7021, kuru bazda alt ısıl değerinin 7306 kalori olduğunun raporlandığını, sözleşmenin 4.4 maddesinde belirtilmiş olan orjinal kuru bazda ısıl değerinin en az 7500 kalori olacağının belirtildiğini, davacının sözleşmeye uygun kömür teslim etmediğini, sözleşme hükümleri gereğince sözleşmeye uygun teslim edilmeyen kömürün iadesi aşamasında davacı tarafça taşınması gerekirken taşınmadığını, bu nedenle yönetim kurulunca kömürlerin iadesi için yapılan 2.100,00-TL taşıma giderinin de davacı tarafça karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 26.06.2020 tarih ve 2019/546 E. ve 2020/212 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 16.12.2020 tarih 2020/1552 E. ve 2020/1586 K. sayılı kararıyla; davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken hatalı hukuki nitelendirme ile davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılıp işin esasına ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, HMK'nın 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararının re'sen kaldırılmasına, dava dosyasının davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; satım sözleşmesinde ifa şekli, zamanı ve yöntemi usul ve yasaya uygun olarak belirlenmiş ve davacı tarafça davalıya verilen kömürlerin mahkeme tarafından gönderilip alınan analizde de (7389 kalori) da dahil olmak üzere tüm analiz sonuçlarında orjinal baz değerinin sözleşme ile belirlenen 7500 kalorinin altında kaldığı görüldüğünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili;mahkemece kömürün sözleşmede belirtilen orijinal baz değerini karşılamadığının gerekçe yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava açılmadan evvel Tunceli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan Laboratuar Analizi'ne göre teslim edilen Kömürün orijinal bazda net kalori değeri: 7388; orijinal kuru bazda net kalori değeri: 7665 olarak tespit edilmiş olduğunu, eş anlatımla teslim edilen kömür sözleşmede belirtilen orijinal kuru baz'da 7500 eşik değerini fazlasıyla karşıladığı gibi anılan eşik değerin üstünde kalori değerine sahip olduğunu, bilirkişi raporunda da kömürün mevzuatta belirtilen teknik kriterlere uygun olduğunun belirtildiğini, keşif sırasında bilirkişice alınan numune kömürler korunaksız olarak uzun süre yağmur gibi tabiat olaylarına maruz kaldıkları için kalori değerinde azalma meydana gelmiş olduğunun bilirkişi raporunda da belirtildiğini ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davada, davacı tarafından davalıya teslim edilen kömürlerin ısıl değerinin sözleşme şartlarına uygun olduğunun ve davalı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti isteminde bulunulmuş olup, davacının eda davası açmasının mümkün bulunmasına göre, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yarar HMK'nın 114/1-h maddesi uyarınca dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gertiği, ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK'nın 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esastan red kararı verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından davanın usulden reddine, ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararda davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesine rağmen davalı vekilinin kararı istinaf etmemiş olması nedeniyle yeniden kurulan hükümde de davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahkemece kömürün sözleşmede belirtilen orijinal baz değerini karşılamadığının gerekçe yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava açılmadan evvel Tunceli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan Laboratuar Analizi'ne göre teslim edilen Kömürün orijinal bazda net kalori değeri: 7388; orijinal kuru bazda net kalori değeri: 7665 olarak tespit edilmiş olduğunu, eş anlatımla teslim edilen kömür sözleşmede belirtilen orijinal kuru baz'da 7500 eşik değerini fazlasıyla karşıladığı gibi anılan eşik değerin üstünde kalori değerine sahip olduğunu, bilirkişi raporunda da kömürün mevzuatta belirtilen teknik kriterlere uygun olduğunun belirtildiğini, keşif sırasında bilirkişice alınan numune kömürler korunaksız olarak uzun süre yağmur gibi tabiat olaylarına maruz kaldıkları için kalori değerinde azalma meydana gelmiş olduğunun bilirkişi raporunda da belirtildiğini, uyuşmazlığın tespit davasına konu olabilecek bir uyuşmazlık olup eda davasına konu olmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinde feshin geçersizliğinin tespitinin talep edildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek kararın kaldırılıp farklı bir sebeple davanın reddine karar verilmesine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106/2 nci ve 107 nci maddeleri
2. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere, dava ( yargılama) şartları denir.
3. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da, açılmış sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, kural olarak davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114/1-h maddesi gereği davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartıdır. Dava açmakta hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır.
5. Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
6. Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
7. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
8. Bir hukuki ilişkinin varlığı, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir (6100 sayılı Kanun m. 106/II ).
9. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
10. Tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasında (kural olarak) hukuki yarar yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Bundan başka, eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasına da izin verilirse, dava sayısının iki misline çıkması tehlikesi vardır. Bu ise, yalnız mahkemelerin işlerini çoğaltmakla kalmayıp, aynı zamanda hak arayanlar için de zaman ve para kaybına sebep olur ve bu nedenle usul ekonomisi ilkesine aykırı düşer (Kuru, Baki, Medeni Usul Hukuku Cilt I, Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2020, s.403-405).
11. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." düzenlemesinin bulunduğu, bu fıkranın ise 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı Kanun'un 7 inci maddesi ile mülga hale geldiği açıktır.
12.Mülga 1086 sayılı HUMK ve 6100 sayılı HMK'da “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kavram davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla da, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Taraflarca kanun yoluna götürülmeyen hususlar kesinleşmiş olmakla, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılarak karar verilemez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında ileri sürelen temyiz sebeplerine göre yapılan incelemede; davalıya teslim edilen kömürlerin ısıl değerinin sözleşme şartlarına uygun olduğunun ve davalı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitinin talep olunduğu, ilgili talebin niteliği dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi nedeni ile davacının uğradığını iddia ettiği zararı davalıdan tahsili istemli eda davası açmasının mümkün olmasına rağmen tespit davası niteliğindeki işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz isteklerinin reddi ile; ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı vekilinin davalı aleyhine hüküm kurulmayan Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmadığından davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.