"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/247 E., 2023/222 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca; Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verilmesi halinde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar, 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinde öngörülen kesinlik sınırına tabidir.
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 160.874,33 TL, reddedilen ve temyize konu edilen miktar 169.038,27 TL olup ayrı ayrı karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı ve davalı vekillerinin temyiz dilekçelerinin (miktar itibariyle) REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz edildiği tarih itibariyle miktar yönünden temyizen incelenmesinin mümkün olup olmadığı; kesinlik sınırının tespitinde HMK’nın 341/2 nci maddesinin mi, HMK’nın 362/1-a maddesinin mi uygulanması gerektiği hususudur.
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2021 tarihli ve 2021/4-307 E., 2021/833 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi öncelikle istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
Bölge Adliye Mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341 inci maddesi;
“(1) İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.
İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2023 yılı için 17830 TL) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362 nci maddesinde;
“(1) Bölge Adliye Mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2023 yılı için 238.730 TL) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Bir Mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.
Kanunda İlk Derece Mahkemesince verilen kararların temyiz edilmesi hâlinde kesinlik sınırının tespitine dair açık bir hüküm bulunmamakta, bu konuda yasal boşluk bulunmaktadır. Ancak HMK’nın sistematiğine bakıldığında mahkemeye göre bir kesinlik sınırı belirlendiği görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince verilen kararların temyizi halinde istinaf kesinlik sınırının uygulanması halinde istinafa tanınan kesinlik miktarı İlk Derece Mahkemesine de tanınmış olacaktır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi kendi kesinlik sınırını aşarak toplu Mahkeme olan istinafın kesinlik sınırı kadar miktara kesin olarak karar verecek ve bu da kanun yolu denetimine tabi olmayacaktır. Davanın kısmen kabulü kısmen reddi halinde ise kesinlik sınırı rakamı iki katına çıkmaktadır. ( Örneğin 2023 yılı için davanın 238.730 TL yönünden kabul 238.730 TL yönünden reddi halinde bu karar iki taraf için de kesin olacaktır.) Bu durum hak arama hürriyetine da aykırılık teşkil edecektir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle karar tarihine göre İlk Derece Mahkemesinin kararının temyizinde HMK’nın 341/2 nci maddesindeki düzenlemenin dikkate alınması gerekli olduğu ve Yargıtay’ca inceleme yapılması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.