Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5389 E. 2024/3164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalı ile 3. kişiler arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesine dayanarak, davalıdan alacak talebinde bulunması üzerine, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin ortaklarının, adi ortaklık sözleşmesini şahsi sıfatlarıyla imzalamış olmaları ve davacı şirketin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/411 E., 2023/198 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili olan davacı şirketin 3. kişiler ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu inşaatı yapmak üzere davalı ile adi bir ortaklık kurduğunu, aralarındaki anlaşma gereği davalı tarafın kendisine isabet eden daire tapularını almasına rağmen ödemesi gereken inşaat maliyetinin tamamını ödemediğini beyan ederek, inşaat maliyetinin tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili olan davalının davacı tarafa borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ortaklara borcu olduğu kabul edilecek olsa dahi, bu borcun davacı şirkete değil, adi ortaklıkta yer alan ortaklara karşı doğmuş olacağını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Davanın açıldığı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 19.03.2014 tarihli ve 2013/431 E., 2014/87 K. sayılı kararıyla; davacı şirket tüzel kişiliğinin, adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olmadığı, sözleşmenin dava dışı şahıslar ile davalı arasında kurulduğu, bu nedenle davacı şirketin bu sözleşmeye dayanarak hak talep etmekte aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 26.05.2015 tarihli ve 2013/431 E., 2014/14203 E., 2015/9523 K. sayılı ilamıyla; adi ortaklık sözleşmesini imzalayan 3. kişiler ... ve ...'ın davacı şirketin yetkilisi olup olmadığı hususlarının Ticaret Sicil Müdürlüğünden sorulup, buna ilişkin belgelerin toplanmasından sonra, eğer dava dışı 3. kişilerin davacı şirketi temsil yetkilerinin bulunduğunun anlaşılması durumunda, işin esasına girilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, dava dışı 3. kişilerin davacı şirketi temsil yetkilerinin bulunmaması halinde şimdiki gibi aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Sonrasında Verilen Karar

1. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2015/942 E., 2022/533 K. sayılı kararıyla; davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

2. Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı şirketin ortakları ..., ..., davalı ve dava dışı ...'ın inşaat yapım işinde ortak olmak üzere 25.01.2011 tarihli protokol imzaladıkları, bu protokole dayalı olarak imzalanan ibranamenin ise davacı şirket adına ortakları olan ..., ..., ... İnşaat adına ... ve kendi şahsı adına davalının imzaladığı, davacı şirket üzerinden inşaatların yapılacağı ve sözleşmeyi imzalayan 3. kişilerin, davacı şirketin %50 oranında ortakları olduğu ve inşaatın davacı şirket üzerinden yürütülerek tamamlanacağının kararlaştırıldığı, taraflarca imzalanan 18.01.2013 tarihli davacı şirket yetkilileri ile davalı ve dava dışı ... İnşaat yetkili ... arasında imzalanan ibraname de ise protokole konu inşaatlara ilişkin imalatlarla ilgili davalının borcu olmadığı gibi, daire ve para alacağı da olmadığının belirtildiği, bilirkişi raporu ile davacı şirketin değil, davalının sermayeye ilişkin 71.053,75 TL alacağı olduğu tespit edilmiş olup, davalının davacı şirkete inşaat yapım işinden kaynaklı herhangi borcu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; ortaklık protokolünde sermaye bedelinin 605.832,00 TL olduğunu, davalı tarafın protokoldeki edimlerini yerine getirmediğini, elden ödeme iddiasının mesnetsiz olduğunu, dosyada yer alan ibranamenin hileli ve hukuka aykırı işlemler ile imzalandığını, müvekkilinin davalıyı ibra etmediğini, davalı tarafından haksız olarak başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, itirazın iptaline ilişkin davada red kararı verildiğini, dosyanın Yargıtay incelemesinde huzurdaki davanın neticesinin beklenmesi kararının verildiğini, 18.01.2013 tarihli protokolde imzası bulunan ...'ın şirketi temsilen imza atmadığını, bilirkişi kök ve ek raporlarının denetimi elverişli olmadıklarını ileri sürerek; kararın bozulmasına talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesine dayalı tasfiye alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 620 vd. maddeleri

3. Değerlendirme

1. Adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.(6098 sayılı Kanun md. 620/1) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba, katılım payı ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir. Bu nedenle, her olayda bu unsurların var olup olmadığının araştırılması gerekir.

2. 15.09.2010 tarihli Ortaklık Protokolüne göre; davalı ile ..., ... ve ...'ın eşit hisse sahibi olarak inşaat yapmak üzere anlaştıkları, buna göre inşaatın başlangıç tarihinin maliyeti için davalının önceden 750.000,00 TL nakit harcayacağı, diğer üç ortağın da 750.000,00 TL'şer harcayacağı, inşaat yapılırken yapılacak satışlardan sağlanacak gelirin inşaata harcanacağı, fazlalık gelirin eşit taksim edileceği hususunda mutabakata vardıkları anlaşılmaktadır.

3. Mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca getirtilen 19.08.2011 tarihli ve 7884 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde; protokolde imzası bulunan ... ve ...'ın ortakları oldukları davacı şirketi münferiden temsile yetkili bulundukları görülmekle birlikte, davacı şirket adına hareket iradelerinin bulunmadığı, 15.09.2010, 25.01.2011, 22.10.2011 tarihli Ortaklık Protokolü ve Sözleşmeleri davalı şirketi temsilen değil, adi ortaklıkta şahsi olarak payları bulunan ortak olarak imzaladıkları anlaşılmıştır.

4. Bu durumda Mahkemece; davacı şirketin adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olmadığı, bahsi geçen ortaklık protokolü ve sözleşmelerin davalı ile dava dışı üçüncü şahıslar arasında kurulduğu gözetilerek davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.