"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2013/1415 E., 2016/31 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve katılma yoluyla davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalıların davacı bankadan 06.01.2011 tarihli ve 10.000,00 TL tutarlı tüketici kredisi kullanan murisin mirasçıları olduğunu, taksitlerin ödenmemesi üzerine borcun muaccel hale geldiğini, kredi borçlusunun 26.09.2011 tarihinde vefatı nedeniyle davalı mirasçıları aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davanın süresinde açılmadığını, kredi borçlusunun 26.09.2011 tarihinde vefat ettiğini, bankanın hesap kat ihtarını vefat tarihinden sonra gönderdiğini, muris ile davacı banka arasında kredi sözleşmesi imzalanması sırasında hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini ve primlerin kredi borçlusundan tahsil edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, murisin 06.01.2011 tarihli, üç ayda bir ödemeli,12 taksitten oluşan 10.000,00 TL tutarında tüketici kredisi kullandığı, ilk üç taksidin ödendiği, vefat sonrası dördüncü ve beşinci taksitlerin ödenmemesi üzerine gönderilen hesap kat ihtarının muhatabın taşınması sebebi ile 17.04.2012 tarihinde iade olduğu, davacı banka tarafından davalılar aleyhine 8.465,41 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 10.205,27 TL alacağın faiziyle tahsili için icra takibi başlatıldığı, hesap kat ihtarı tebliğ edilmediğinden muacceliyet şartının gerçekleşmediği ve davalıların icra takip tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 4.117,46 TL asıl alacak, 270,99 TL işlemiş yasal faiz ve 11,68 TL BSMV olmak üzere toplam 4.400,13-TL üzerinden devamına, hüküm altına alınan alacağın %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; kredi borcunun takipten önce muaccel hale geldiğini, borçluların ihtarnamede belirtilen tüm borçtan sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, eksik hesaplama yapıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalılar vekili; kredinin teminatı olarak sigorta yapıldığını ancak sigorta şirketine başvurulmadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tüketici kredi sözleşmesi alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi
2.Dairemizin 11.05.2022 tarihli ve 2022/3223 E., 2022/4460 K. sayılı ilamı, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.02.2020 tarihli ve 2017/639 E., 2020/1772 K. sayılı ilamı
3. Değerlendirme
1.Dosya kapsamından davalıların murisinin, kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere hayat sigortası formunu doldurup imzalamak sureti ile sözleşme ile birlikte hayat sigortası yaptırdığı anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, kredi veren banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Muris, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi lehtar konumunda olan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. TMK'nın 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir.
2. Hal böyle olunca mahkemece; davacı kredi kuruluşu banka tarafından kredi borcunu ödemeyen yasal mirasçılara karşı açılan eldeki davanın, banka tarafından sigorta bedelinin elde edilmesi için başvurabilecek hukukî yollar tüketilmeden açıldığı, sigorta şirketine başvurmayan davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olup davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,
2. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.