Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5426 E. 2024/3902 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi kapsamında, imar değişikliği sonucu arsa payında ve ortak alanlarda meydana gelen yoğunlaşmadan kaynaklı zararın tazmini talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tadilat ruhsatının, taraflar arasında sözleşme imzalanmadan önce alınmış olması ve sözleşme hükümleri gözetilerek, davacının temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1565 E., 2023/1994 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/84 E., 2021/341 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin 12.10.2017 tarihinde noterde düzenlenen ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi ile davalı şirketten 425.000,00 TL bedelle konut satın aldığını, 05.05.2017 ve 12.10.2017 tarihlerinde olmak üzere toplam bedelin ödendiğini, 01.07.2016 tarihli imar planına göre projede 870 daire bulunmakta iken 17.07.2018 tarihinde yapılan imar değişikliği ile daire sayısının 987 'ye çıkartıldığını, bu şekilde imar planlarındaki yoğunlaştırmadan katılımcılar haberdar edilmediği gibi bu durumun gizlendiğini, 16.03.2018 tarihinde kat mülkiyetine geçiş ile tapunun devralındığını, üst katların daha ucuz bedelle satıldığının öğrenilmesi üzerine şüphelenen müvekkili tarafından yapılan araştırmada projenin yoğunlaştırıldığının öğrenildiğini, ortak alan ve arsa payındaki yoğunluğun artması nedeniyle müvekkilinin zararının oluştuğunu, elektrik, su ve doğalgaz gibi temel altyapıların geliştirilmediğini, teknik konularda da ihtiyacı karşılayacak değişiklerin yapılmadığı ileri sürerek, müvekkilinin uğradığı zarara karşılık olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın taşınmazın teslim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili şirketin sözleşmenin (6), (7), (13) ve (14) maddeleri kapsamında projede değişiklik yapma hakkı bulunduğunu, inşaat ruhsatı alındıktan sonra konut satışına başlanıldığını, sözleşmede arsa payının ne miktar olacağına dair bir taahhhüt bulunmadığını, yine sözleşmede yer alan özelliklerde dairenin davacıya teslim edildiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin projede her türlü değişikliği yapmak, yasal mevzuatın izin verdiği ölçüde de inşaat yapmaya yetkili olduğunu, kat sayısının sınırlamasına ilişkin bir taahhüt bulunmadığını, Büyükşehir Belediyesi tarafından emsal artışı veya imar planı değişikliğinin uygulanmak zorunda olduğunu, buna göre değişiklik yapıldığından kanuna aykırı bir işlem yapılmadığını, inşaat emsali kullanılarak 987 daireye ulaşıldığını, binanın ve konutların sayısının imar izni ile yapılmış olması, yapıların yasal izninin ve emsallerinin kanunla tanınmış hak olması karşısında davacının bir kaybı bulunmadığını, mimari proje ve imar değişikliğinden kaynaklı artışa davacının sözleşme ile izin verdiğini, bağımsız bölümlerin fiyatının belirlenmesinde müvekkilinin serbest olduğunu, kat sayısının artırılmasına dayanılan istemin açık ayıba ilişkin olduğunu, davacının tüm vasıfları içeren dairesini teslim alıp eksiksiz kullandığını, tapuda devrin 31.08.2018 tarihinde verildiğini, fiilen teslimin ise 06.09.2019 tarihinde sağlandığını, teslim tutanağı ile dairesini teslim aldığı halde davacının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, davacının en geç tapuda malik olduğu 16.03.2018 tarihinden beri binanın kat sayısını ve özelliklerini öğrendiğini, aradan iki yıla yakın süre geçtikten sonra tazminat isteminde bulunan davacının kötüniyetli olduğunu, uzun süre ses çıkarmadığından mevcut durumu kabul ettiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, cayma hakkı olduğu halde taşınmazı devralan davacının talebinin kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ilgili maddelerinde satıcının gerek genel planda ve gerekse konutların plan ve projelerinde hukuki teknik veya idari nedenlerle gerekli görülecek her türlü değişikliği yapmaya yetkili olduğu, bu durumda alıcının herhangi bir itiraz ve hak talebinde bulunmayacağı, satıcının konutun brüt alanında veya konumunda değişiklik olmamak kaydı ile gerekli tadilatları yapmakta serbest ve yetkili olduğu düzenlemelerinin yer aldığı, 06.09.2019 tarihli konut teslim tutanağında davacı tarafından konutun eksiksiz ve kusursuz teslim alındığı ve hiçbir hak iddiasında bulunulmayacağına dair ifadenin yer aldığı, konutun teslim alma tarihinde daire sayısının artmış olduğunun davacı tarafından tespit edilebilecek durumda olduğu, bu haliyle ayıbın açık ayıp mahiyetinde olduğu, davacının 28.12.2020 tarihinde e-posta yoluyla davalıdan konuyla ilgili bilgi talep ettiği, davacının tapudaki iktisap tarihinin ise 31.08.2018 olduğu, tapunun tesliminden sonra konuya ilişkin davacının kafasında sorular oluştuğu için konuyu araştırmaya başladığının kendi beyanı ile sabit olduğu, bu haliyle davacının satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren ayıbı farketmesine rağmen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinde öngörülen uygun süre içerisinde satıcıya bildirimde bulunmadığı, bu haliyle satılanı kabul etmiş sayılması gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalı tarafça yapılan değişikliklerin sosyal yaşam içinde olaylar geliştikçe müvekkilince anlaşıldığını, söz konusu değişikliğin tebliğ edilmediğini, projedeki yoğunlaştırmadan bahsedilmediğini, hatta bu durumun gizlendiğini, ilk olarak projeye giren ve projede 870 daire sahibi olacağı inancıyla ödemesini yapan kişinin projedeki daire sayının 987'ye çıkması nedeniyle ortak alan ve arsa payındaki yoğunluğun artması ile maddi anlamda zararının oluştuğunu, sözleşmede alıcılar tarafından verilen izin ve bu izne dayalı olarak yapılan tadilatın tarafların karşılıklı haklarını gözetmesi, hakkın kötüye kullanılması gibi sonuçları doğurmaması gerektiğini, sözleşmenin (13.) maddesinde "Proje Tadilat ve Malzeme Değişikliği" başlığı altında düzenlenen bu tadilat yetkisinin, imar değişikliğiyle ortaya çıkacak yeni dairelerin oluşturduğu yoğunlaşmaya izin/muvafakat verildiği anlamında olmadığını, müvekkilinin yoğunlaşma nedeniyle ortak alan kullanımının azalması, arsa payının küçüldüğü gözetilerek zararın tazmini gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtilerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi heyeti raporu kapsamına, tadilat ruhsatının taraflar arasındaki sözleşme tarihinden önce alınmış olmasına, sözleşmenin (13) ve (14.) maddelerindeki hükümlere göre, davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi kapsamında davalı şirketten taşınmaz satın alan davacının imar değişikliği sonucu arsa payında ve ortak alanda yoğunlaşmadan kaynaklı olarak uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 8, 10 ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, davalı tarafça tadilat ruhsatının davalı ile sözleşmenin imzalandığı tarihten önce alınmış olmasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.