"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; yapılan sözlü anlaşma gereğince, müvekkiline ait 7 ve 8 numaralı parsellerin davalıya bedelsiz olarak tapuda devredildiğini, karşılığında davalının müvekkiline ait olan 2 ve 9 numaralı parseller de de dahil olmak üzere 4 adet taşınmaz üzerine 4 adet villa yapıp satacağının ve satış bedelinin %60'nın müvekkiline %40'ının ise davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını, davalının bir adet villayı kendisine devredilen parsel üzerine yapıp bitirdiğini, bir adet villayı da müvekkiline ait taşınmaz üzerine kaba inşaat halinde bıraktığını, bu iki villanın inşaat masrafları olan 117.000,00 TL'yi müvekkilinin karşıladığını, davalının 9 numaralı parseldeki villa inşaatını tamamlamadığı gibi, 2 ve 8 numaralı parsellere ise hiç bir inşaat yapmadığını ileri sürerek; davalı adına kayıtlı tapuların iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere inşaat bedeli olarak ödenen 117.000,00 TL'nin ilk ödeme tarihi olan 05.02.2007 tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin inşaat işi ile ilgisinin bulunmadığını, davacının ise inşaat işi ile uğraşan şirketin müdürü olduğunu, müvekkilinin dava konusu iki parseli yatırım amaçlı olarak bedelini ödeyerek satın aldığını, arsalar üzerine villa yapıp satılacağını öğrenen davacının bitişik olan kendi arsası üzerine de yapılacak inşaatın birlikte yürütülmesi durumunda maliyetin düşeceğini müvekkiline söylediğini, bu amaçla davacının inşaat malzemeleri satan firmalarla bağlantı yapılmasına aracılık ettiğini, bu şekilde bağlantıların yapılarak 7 numaralı ve davacıya ait 9 numaralı parseller üzerinde inşaata başlandığını, davacının yaptığı ödemelerin kendisine ait 9 numaralı parsel inşaatına ilişkin olduğunu, davacının bu inşaat dışında bir ödemesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 18.06.2010 tarihli ve 2008/379 E., 2010/191 K. sayılı kararla; taraflar arasında ortaklık ilişkisinin olduğu, davacının yapılan sözleşme uyarınca 7 ve 8 numaralı parselleri davalıya devrettiği, davalının ise inşaatın yapım işine başladığı, davalı inşaat işinden anlamadığından daha önceden inşaat tecrübesi bulunan babasının villaların yapım işiyle uğraştığı, malzeme alımları ve bir kısım ödemelerin davalı adına babası tarafından yapıldığı, daha sonra yapılan anlaşmaya binaen 7 ve 9 numaralı parsellerde villa inşaatına başlanıldığı ve belli bir aşamaya getirildiği, 2 ve 8 numaralı parsellerde ise villanın taş bahçe duvarlarının yapıldığı, tanık beyanları ve tarafların birlikte hareket etmeleri, birlikte malzeme alımları ve dışarıya karşı ortak olduklarını beyan etmeleri hususları nazara alınarak 3768 ada 7 ve 8 numaralı parsellerin tapusunun iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporlarına göre bu parseller üzerinde kalan muhdesatların değeri ve davalının bu yöndeki katkısı ile diğer parseller üzerinde kalan muhdesatların değeri dikkate alındığında davacının 117.000,00 TL ödenmesi yönündeki talebinin kabul edilmediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile dava konusu 3768 ada 7 ve 8 parsel numaralı taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, 117.000,00 TL alacak talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.10.2013 tarihli ve 2012/18050 E., 2012/22738 K. sayılı ilamıyla; davacının ileri sürdüğü şekilde akdi ilişkinin varlığını yasal delillerle ispat etmekle yükümlü olduğu, Mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre davacının iddia ettiği şekilde bir sözleşmenin bulunduğunun kabul edildiği, oysa davalının açık muvafakatı bulunmadığından, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 288 inci maddesi gereğince miktar itibariyle olayda tanık dinlenemeyeceği, davacı taraflar arasındaki akdi ilişkiyi yasal delillerle ispat edememişse de, dava dilekçesinde “her türlü delil” demek suretiyle yemin deliline de dayandığından Mahkemece davacıya bu konuda karşı tarafa yemin yöneltme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, öte yandan davalı tarafından akdi ilişki inkar edilmekle beraber, inşaata birlikte başlandığı ve davacının da bazı imalatlar yaptığını kabul ettiği gözetilerek, adi ortaklığın davalıya yöneltilecek “yemin” delili sonucunda da ispat edilememesi halinde ise “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince davacının, binanın yapıldığı tarih itibariyle serbest piyasa fiyatlarına göre malzeme ve işçilik bedelleri dahil olmak üzere kendisi tarafından yapılan tüm yapım masrafların ödetilmesini talep edebileceğinin kabulü gerektiğini bahisle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.11.2020 tarihli ve 2013/739 E., 2020/563 K. sayılı kararla; davacının 7 ve 8 numaralı parsellerin bedelinin nakden ve peşinen alındığına dair 22.11.2006 tarihli resmi senedin aksini gösterir yazılı delil ibraz edemediği, davacının davalı ile aralarındaki adi ortaklık ilişkisini ispatlayamadığı da göz önüne alındığında bu parsellere yönelik tapu iptali ve tescil talebinin reddi gerektiği, 09.03.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun hükme esas almaya elverişli olduğu, davalının savunması da gözetildiğinde, davacının 2 ve 9 numaralı parseller üzerindeki imalatlardan kendisi tarafından yapılanların bedellerini istemekte haklı olduğu, anılan parsellere davacı tarafından yapılan imalatların toplam bedeli 74.114,88 TL olduğundan bu isteme yönelik davanın kabulü gerektiği, dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmemesi nedeniyle ve aralarındaki ilişki gereğince dava tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının tapu iptal ve tescil istemli davasının reddine, davacının bedele yönelik davasının kısmen kabulü ile 74.114,88 TL'nin dava tarihi olan 13.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 01.07.2021 tarihli ve 2021/3606 E. 2021/7749 K. sayılı ilamla; Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin ve hükme esas alınan rapora hangi gerekçe ile üstünlük tanındığı açıklanmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 13.06.2022 havale tarihli bilirkişi raporunda dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin değerlendirildiği ve bu raporun denetlenebilir olduğu, davalının savunması da gözetildiğinde, davacının 2 ve 9 numaralı parseller üzerindeki imalatlardan kendisi tarafından yapılanların bedellerini istemekte haklı olduğu, anılan parsellere davacı tarafından yapılan imalatların toplam bedelinin 88.943,60 TL olarak belirlendiği, dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle; davacının tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davacının bedele yönelik isteminin kısmen kabulü ile 88.943,60 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; taraflar arasında villa yapımına ilişkin sözlü anlaşma olduğunu, aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle davacının sermaye olarak kendi adına kayıtlı olan iki adet taşınmazını davalıya bu ortaklık uyarınca bedelsiz devrettiğini, davalının arsa bedellerini ödediğine dair delil sunmadığını, Mahkemenin tapu iptal tescil taleplerini reddetmesinin hatalı olduğunu, davacının arsa devri sonrasında başlanan inşaatlara da davalıya güvendiği için maddi destekte bulunduğunu, davacının hem iki arsayı davalıya bedelsiz devrettiğini hem de inşaatların bedelini ödediğini, davalının ise hiçbir bedel ödemediğini, davacının dava konusu inşaatlara yapmış olduğu harcamalara dair delillerin dosyada yer aldığını, davacının yaptığı toplam harcamanın 117.000,00 TL olduğunu, dava konusu taşınmazlar davalının kullanımında bulunduğunu, bu nedenle bilirkişinin belirttiği çevre duvarları, inşaat sahasında kalan malzemelerin de davalıda kaldığını, tarafların ortak olduklarının dosyadaki deliller ve tanık beyanları ile ispatlandığını, yargılama giderlerinin de hatalı hesaplandığını, davalı lehine hükmedilen karşı vekalet ücretinin davacı lehine takdir edilen vekalet ücretinin aşamayacağını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacının alacak isteminin tümden reddi gerekirken kısmen kabule karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının alacak talebini ispat edemediğini, davacının kendi adına kayıtlı 9 numaralı parsele yaptığı inşaat giderlerini davalıdan talep edemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun önceki raporlarla çelişkili olması nedeniyle hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça sunulan fatura, tutanak ve diğer belgelere itibar edilemeyeceğini, bu belgelerin her zaman düzenlemesinin mümkün olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tapu iptali ve tescil ile alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde ve yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında Mahkemece yeniden inceleme yapılmasına imkan bulunmadığı, davacının davalı ile varlığını iddia ettiği adi ortaklık ilişkisini dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler uyarınca ispat edemediği, davacının alacak istemi yönünden hükme esas alınan13.06.2022 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli ve önceki raporlar arasındaki çelişkileri giderir nitelikte olduğunun anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.