"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1591 E., 2023/1657 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/377 E., 2023/279 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalılar arasında akdedilen 20.11.2021 tarihli protokol başlıklı sözleşme ile Manisa ili, Turgutlu ilçesi, ... Köyünde tapuya kayıtlı maliki ... olan taşınmazların satışı konusunda anlaştıklarını, 23.11.2021 tarihli ek protokolde ise 20.11.2021 tarihli protokol ile iş bu protokolün hükümleri arasında aykırılık olması halinde ek protokol hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırıldığını, 7 adet taşınmazın ...'ın ortağı olduğu ... Dış Ticaret AŞ'ye devredildiğini, müvekkiline icra takibine kadar ödenen bedelin 16.500.000,00 TL olduğunu, satış bedelinden 19.500.000,00 TL'nin ödenmediğini, bu nedenle de 20.000.000,00 TL'lik cezai şart bedeline de hak kazanıldığını, bedellerin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2022/9920 E. sayılı takip dosyasına davalı tarafın haksız itiraz ettiğini belirterek itirazların şimdilik 12.000.000,00 TL (10.000.000 TL asıl alacak, 2.000.000 TL cezai şart) için iptalini, alacağın %20'si oranında inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; protokol ve ek protokol başlıklı sözleşmelerde müvekkillerinin taraf olmadığını, adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşmelerde tarafların ... A.Ş. ve ... olduğunu, müvekkillerinin protokol ve ek protokolleri vekil sıfatıyla imzaladıklarını, ...'in yalnızca taşınmazların maliki görünen ...'nin vekili olduğunu, bu nedenle de asilin haklarını kullanamayacağını, sözleşmenin koşullarını sağlamadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ...'ın sözleşmeyi ... A.Ş. yetkilisi olarak imzaladığı, ...'in ise sözleşmede imzası olan bir kişi olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; ... A.Ş. ve ... A.Ş. şirketlerinin tek ortağı ve temsilcisi/sahibi ... olduğunu, her iki halde de taşınmazları tek tasarruf sahibi olarak tüzel kişiliği olan şirketine aldığını, ...'in protokollerde taraf olmasa da taşınmazları diğer davalı ... şirketine satış yapan ve protokolde geçen satış bedelini de müvekkile ödemeyen kişi olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ...'in dava dışı taşınmaz maliki ...'nin vekili olarak hareket ettiği, dava konusu hakkın sahibi dava dışı asil ... olduğu, vekil olan davacının aktif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2023 tarihli ve 2022/377 E., 2023/279 K. sayılı kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin avukat tayin etmeye ve dava açmaya vekaleti olduğunu, sırf asilin ismi geçmediği için aktif husumet yokluğundan bahis etmenin mümkün olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; davanın aktif husumet yokluğundan reddi kararının yerinde olduğunu, ancak davanın "pasif husumet nedeniyle" de reddedilmesi gerektiğini, sözleşmenin taraflarının müvekkilleri olmadığını, vekil / temsilci sıfatıyla imzalamış kişiler olduğunu, vekaleten yapılan bir işin bütün hak ve borçlarının vekil olunana ait olduğunu
ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen 20.11.2021 tarihli protokol ve 23.11.2021 tarihli ek protokolden kaynaklanan alacak ve cezai şart talebinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesi,
2. 6100 sayılı Kanun'un "Dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Husumet konusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü ve 115 inci maddesinde yer alan dava şartı olduğundan davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtayca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden gözetilir.
2. Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
3. Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır. Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Bkz. Baki Kuru- Ramazan Arslan- Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Bkz. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
4. Diğer taraftan, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise, o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir. Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın Mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur.
5. Dava dosyasının incelenmesinde; davalı ...'ın sözleşmeyi ... A.Ş. yetkilisi olarak imzaladığı, ...'in ise sözleşmede imzası olan bir kişi olmadığı, 20.11.2021 ve 23.11.2021 tarihli protokollerde davalıların taraf sıfatının olmadığı ve pasif husumetinin bulunmadığı, ancak söz konusu protokollerin davacı ... tarafından imzalandığı, taşınmaz satışında satıcının malik olmasının gerekmediği, davacının aktif husumetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
6. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, davacının protokolleri imzaladığı, aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gözetilerek dava konusu protokollerin tarafları incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. Bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi