"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/640 E., 2023/1633 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/22 E., 2022/363 K.
Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı Kurumun aralarındaki sağlık hizmeti satın alma sözleşmesini gerekçe göstererek, davacının hak edişlerinden toplamda 380.000,00 TL’lik kesinti yapma yoluna gittiğini, hastalara verilen sağlık hizmetlerinin tamamının Sağlık Uygulama Tebliğine (SUT) ve diğer mevzuata uygun olduğunu, finansmanı kurumca karşılanmayan hizmetlere ilişkin alınan ücretin, ilave ücret olarak nitelendirilmesi ve bu gerekçe ile hakedişlerden kesinti yapılmasının hukuka uygun olmadığını, hasta ve hasta yakınlarından henüz tedavinin başında ücret onam formu (hasta bilgilendirme formu) alınarak tahsil edilen ücretlerin baştan kendilerine bildirilmekle SUT’a uygun hareket edildiğini, davalı Kurum tarafından yapılan incelemenin uzman hekimler tarafından gerçekleştirilmediğini, ilgili hastaların görülmediğini, gerçekleştirildiği konusunda şüphe olmayan işlemlerin bedellerinin Kurum tarafından ödenmesi gerektiğini, ilgili hasta dosyaları incelendiğinde davalı Kurum iddiasının aksine davacının işlemleri gerçekleştirdiğinin ortaya çıkacağını ileri sürerek; davalı Kurum tarafından 22.05.2012 tarihli yazı ile Özel Tepe Tıp Merkezi aleyhine tahakkuk ettirilen 380.000.00 TL hak ediş kesintisinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL'sinin haksız ve hukuka aykırı tahakkuk ettirildiğinin ve borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş, 12.04.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 380.221,19 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu ihtilafla ilgili olarak kurumlarınca tesis edilen işlemlerde mevzuat hükümlerine aykırılık arz eden bir husus bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlık konusu dönemde tedavileri yapılan sigortalı hastalar yönünden yapılan işlemler ile düzenlenen faturaların işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan SUT hükümlerine göre değerlendirmesi yapılarak kesinti yapılan işlemler yönünden gerekçesi açıklanmak suretiyle kesinti kayıtları irdelenmekle, dosyaya sunulan bilirkişi ikinci ek heyet raporuna itibar edilerek 318.454,79 TL cezai işlemin yerinde olmadığı, davalı Kurum tarafından tesis edilen ancak kesinti yapılmayan 61.766,40 TL kesinti işleminin gerekçesiz kaldığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalı Kurum tarafından tesis edilen işlemin iptali ile 318.454,79 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aynı işlemden kaynaklı olarak davacının 61.766,40 TL yönünden davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacı ... Tıp Merkezinde görevli Doç. Dr. ... yerine, yetkisiz ve ismi meçhul bir şahıs tarafından muayene yapıldığını ve adı geçen hekimin imza ve kaşesi kullanılarak reçete düzenlendiğini, ayrıca aynı tıp merkezinin acil polikliniğinde görevli Dr. ... yerine yetkisiz olarak Dr. ...'ün, adı geçenin imza ve kaşesini kullanarak çalıştığını, daha sonra aynı merkezde adına çalışma belgesi düzenlenen Dr. ...'ün yerine, ismi ... olan, başka bir şahsın nöbet tuttuğu ve adı geçenin imza ve kaşesinin kullanıldığı iddiaları üzerine, davacı Kurum tarafından yürütülen soruşturma neticesinde sözleşme hükümlerinin uygulandığını, muayene edilmediği halde davalı Kuruma fatura edildiği tespit edilen takipler ile ilgili 2009 yılı sözleşmesinin (5.1.1) hükmü gereğince, hastaların bir kısmına verilen hizmetlerin farklı hekim üzerinden kuruma fatura edilmesi sebebiyle 2009 yılı sözleşmesi (5.1.2.) maddesi hükmüne istinaden, kayıtlı olmayan hekimin yaptığı işlemlerin kayıtlı hekim üzerinden kuruma fatura edilmesi nedeniyle, 2009 yılı sözleşmesinin (3.1.9.1.) maddesi hükmü gereğince, toplamda 200.000,00 TL cezai işlem uygulandığını, 19.12.2018 tarihine kadar işleyen yasal faizi 118.454,79 TL olarak hesaplandığından, toplamda 318.454,79 TL borç girişi yapıldığını, eş söyleyişle 318.454,79 TL olarak belirtilen tutarın ikinci bir ceza dosyası olmayıp ana para ve faizin toplamı olduğunu, davacı vekilinin talep dilekçesinde davanın 380.221,19 TL olarak açıldığı belirtilmiş ise de, dilekçede yalnızca teftiş raporuna ait 200.000,00 TL'lik cezai işlemden bahsedildiğini, 380.221,19 TL toplam borçtan geriye kalan 61.766,40 TL tutarındaki kesinti ile ilgili herhangi bir bilgi/belge belirtilmediğini, açıklaması bulunmayan bu cezai işlemlerin dava konusu cezai işlemden ayrı işlemler olduğunu, bilirkişi heyetince sözleşme hükümleri görmezden gelinerek kanaate varıldığını, davalı tarafından uygulanan cezanın yerinde olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece görüşüne başvurulan acil tıp uzmanı, SGK uzmanı ve hesap bilirkişilerinin 23.04.2022 tarihli ek raporlarında; sağlık hizmeti sunulmadığı iddia edilen hastaların dosyaya sunulan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/475 E. sayılı dosyasında tanık olarak ifadelerine başvurulduğu, cezai işleme dayanak olan 2009 yılı sözleşmesinin (5.1.1.) maddesinde sağlık hizmeti sunulmadığı halde denildiğinden ve sağlık hizmetinin sunulmadığı ispat edilmediğinden 150.000,00 TL cezai işlemin yersiz olduğunu, sözleşmenin (5.1.2.) maddesine göre hastalara farklı hekim tarafından hizmet verildiği gerekçesiyle tesis edilmiş olan cezai işlemde; sözleşme maddesinde, faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği denildiğinden ve hastalara sağlık hizmeti verildiğinden dolayı hastaların gerçek olduğu, sağlık hizmeti verilmiş olduğundan gerçeğe aykırı faturalama olmadığı, ayrıca davalı Kurumun sigortalılarına verilmiş olan sağlık hizmetini karşılaması gerektiği, bu nedenle 50.000,00 TL cezai işlemin ve Dr. ... tarafından verilmiş olan sağlık hizmetinin davalı Kurumca da kabul edilmiş olması nedeniyle aynı kapsamda kabul edilerek cezai işlemin iptal edilmesi gerektiği, sonuç olarak; dosyaya sunulan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/475 E. sayılı dosyasından ceza davası dosyasında dava konusu edilen muayene ile ilgili olarak Dr. ... ile ilgili olarak Dr. ...'in kaşesini kullanarak nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan davada atılı suçu işledikleri sabit olmadığından beraatine karar verildiği, davalı Kurumca uygulanmış olan toplam 318.454,79 TL cezai işlemin yerinde olmadığı, 61.766,40 TL kesinti işleminin davalı Kurumca da bahsedildiği üzere kesintisi yapılmadığından gerekçesiz kaldığının tespit edildiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, özel sağlık hizmeti sunucularına sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi çerçevesinde uygulanan kesinti işleminden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 166 ve 281 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Davacı hakkında davalı kurum tarafından yapılmış birden fazla soruşturma ve uygulanmış cezai işlem olup, dava dilekçesinde dava konusu talep her ne kadar "380.221,19 TL'lik cezai işlem kesintisi" olarak gösterilmiş ise de; dava dilekçesi içeriğinden itiraz edilen işlemin 29.03.2011 tarihli soruşturma sonucuna göre 200.000,00 TL anapara ile 118.454,79 TL faiz olmak üzere toplam 318.454,79 TL kesintiye ilişkin olduğu, 61.766,40 TL talebe ilişkin ise, davalı Kurumun 29.04.2021 tarihli yazı cevabından ve ekindeki belgelerden, başkaca işlemlerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
2. 29.03.2011 tarihli soruşturma sonucunda davalı Kurumun şikayeti üzerine açılan ceza davası, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/475 E., 2017/194 K. sayılı dosyasında karara bağlanmış, dava konusu ceza işlem kararının dayanağını teşkil eden, davalı Kurum sigortalılarının, davacı özel sağlık kurumunda yapılan tedavilerine ilişkin olarak bir kısım sanıkların beraatlerine ve bir kısım sanıkların ise cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
3. Davaya konu cezai işlem, davacı özel sağlık kurumunda, gerçekte muayene edilmeyen kurum sigortalıları hakkında muayene edilmiş gibi tedavi evrakı düzenlenerek fatura edildiğine ve çalışma izin belgesi olmayan doktorların hasta muayene etmelerine rağmen gerçeğe aykırı evrak düzenlendiği iddiasına dayalı olup, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava dışı sigortalıların gerçekte muayene edilip edilmedikleri, çalışma izin belgesi olmayan doktor tarafından işlem yapılıp yapılmadığı yeterince ve gereğince, denetime elverişli olacak şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır.
4. Davaların birleştirilmesi ve ayrılmasına ilişkin hükümler, 6100 sayılı Kanunun 166 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, amacı usul ekonomisine hizmet etmek ve aynı konuda çelişkili kararlar verilmesini önlemektir. Anılan Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir." hükmü düzenlenmiş, birleştirmenin koşulu olan “bağlantı” da, aynı maddenin dördüncü fıkrasında; "Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması" olarak tanımlanmıştır.
5. Davacı tarafın, davalı Kurum tarafından uygulanan diğer cezai işlemlere ilişkin açtığı Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin kaldırma sonrası 23.03.2021 tarihli ve 2020/72 E., 2021/91 K. sayılı dava dosyasında; yukarıda bahsi geçen ceza dosyasındaki deliller de değerlendirilerek verilen karar, Dairemizin 24.09.2024 tarihli ve 2023/4360 E., 2024/2544 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Sözü edilen dava dosyası ile temyize konu edilen dava dosyasının, taraflarının ve dava konularının irtibatlı olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2020/72 E.,2021/91 K. sayılı dava dosyası ile görülen dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, aralarında bağlantı mevcut olduğundan gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
6. O halde İlk Derece Mahkemesince; davacının dava dilekçesindeki talebi açıklattırıldıktan sonra, temyize konu dava dosyasının yukarıda sözü edilen dava dosyası ile birleştirilmesi ve bundan sonra davacı hakkında uygulanan her bir cezai işlem yönünden denetime elverişli, davalı tarafın itirazlarını da karşılayacak şekilde bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi Kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.