Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5513 E. 2024/3572 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile ortaklık alacağı ve birleşen davada itirazın iptali talebi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tasfiye aşamaları usulünce tamamlanmadan ve gerçek kâr oranının tespiti için restoran işletmeciliğinde uzman bilirkişinin de bulunduğu bir heyet marifetiyle inceleme yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1040 E., 2023/1334 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/116 E., 2023/51 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen adi ortaklığın tasfiyesi, alacak ve itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 11.11.2015 tarihinde noterde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, tarafların eşit ortaklık hissesi ile "... Restoran Hizmetleri Adi Ortaklığı" kurarak vergi mükellefiyeti, gerekli ruhsat ve izinler alınarak işletmenin faaliyete geçirildiğini, boş ve içi tamamen yapısız halde kiralanan restoranın işletmeye hazır hale getirilmesi için imalat ve mobilya tefrişat masrafı yapıldığını, bunun için müvekkilinin evini satarak 50.000,00 TL nakit, bundan ayrı 30.000,00 TL kredi kullanarak söz konusu paranın ortaklığa getirildiğini, işletmede gelir elde edilmeye başlanılmasından sonra 17.03.2016 tarihinden itibaren sistematik olarak işletme ile müvekkilinin bağlantısının kesilerek ortaklığın davalı ile dava dışı kimseler tarafından idare edildiğini, bu şekilde müvekkilinin ortaklıktan doğan hak ve yetkilerini kullanması ve elde edilen işletme karından pay almasının engellendiğini ileri sürerek; taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin haklı nedenle fesih ve tasfiyesini, işletmenin mevcut durumunun, işletmede yer alan tüm demirbaşların değerinin, kiralananın mevcut durumu ile kiralandığı haliyle arasında gerçekleştirilmiş olan inşaat ve imalatın değerinin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle eldeki davaya delil teşkil etmek üzere tespit edilmesini, işletmeye yönetim kayyumu atanmasını, işletmenin çalışmaya başladığı tarihten tasfiye tarihine kadar elde edilen gerçek kardan müvekkilinin hissesine düşen bedelden şimdilik 5.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle, tasfiyenin sağlanması için tasfiye memuru atanması ve müvekkili tarafından ortaklık için yapılan giderler ve ortaklık gerçek karı üzerinden hesaplanacak katılım payının ödenmesi ve ticari işletmenin gerçek ekonomik değeri olan devir bedeli üzerindeki payı için şimdilik 5.000,00 TL 'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Kaldırma kararından sonra birleştirilmesine karar verilen davada davalı/birleşen davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında kurulan adi ortaklık sözleşmesi kapsamında yapılan tadilatlardan sonra işletmede faaliyete başlanıldığını, ancak davalının 2016 yılının 3. ayından sonra işletmeye gelmediğini ve işletme için yapılması gereken masraflara katkıda bulunmadığını, henüz kâr da edilmediğinden bu masrafların tümünün müvekkili tarafından kendi malvarlığından karşılandığını, davalının işletmeye gelmediği tarihten itibaren yapılan masrafların yarısını karşılaması gerektiği, bu nedenle aleyhine takip başlatılmış ise de takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı vekili; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının kendi isteği ile işletmeye gelmediğini, katkıda bulunmaması nedeniyle tüm masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, çekildiği iddia edilen kredinin işletme için kullanılmadığını, işletmenin kâr elde etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Birleşen davada davalı vekili; müvekkilinin işletmeye girmesine izin verilmemesi nedeniyle açılan adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalının kontrolüne ilişkin süreçte yapılan masraflardan sorumluluğu bulunmadığını, yapılan harcamaların adi ortaklıkla ilgili olduğunun davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, esasen müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğundan takas mahsup hakkının saklı tutulduğunu savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli ve 2016/326 E., 2018/409 K. sayılı kararıyla; iddia, savunma, taraflarca sunulan kanıtlar, tanık beyanları, kayyım ve tasfiye memurunun raporlarına göre, davanın kısmen kabulüne, tarafların ortağı olduğu adi şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye görevlisi olarak mali müşavir ...'nin atanmasına, karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2020 tarihli ve 2018/1946 E., 2020/233 K. sayılı kararıyla; tasfiye aşamalarının uygulanmadığı, tasfiye bilançosunun tam olarak belirlenmediği, tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile Mahkeme kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Kaldırma kararından sonra Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.2020 tarihli ve 2019/76 Esas 2020/372 Karar sayılı dava dosyasının, eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının anılan şirkette, davacıyı devre dışı bırakarak hakim ortak durumuna geçip işletmeyi fiilen tek başına işlettiği anlaşıldığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 639/7 maddesi uyarınca davaya konu adi şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, taraf vekilleri müvekkillerinin ortaklık için ortaklığa avans verdiklerini, sermayeden ayrı olarak gider ve katılım payı ödediklerini ileri sürseler de bu iddialarını maddi delillerle ve ortaklığa ait yasal defter ve kayıtlar ile ispatlayamadıkları, tasfiye kapanış bilançosunun pasifinde gösterilen 141.717,75 TL vergi ve SGK prim borçları ile kira borçlarının ödenmesinden bilanço aktifinde ortaklardan alacaklar hesabında kayıtlı borçlu ortak davalı ...'in 129.557,05 TL'sinden; borçlu ortak davacı ...'nin ise 12.160,70 TL'sinden sorumlu olduğu; her ne kadar birleşen dosyada davacı taraf ortaklığa masraf yaptığını belirterek bu masrafı talep etmiş ise de, davacının anılan şirkette, davalıyı devre dışı bırakarak hakim ortak durumuna geçip işletmeyi fiilen tek başına işlettiği ve işletmeden elde edilen geliri de davalıya vermediğinden yapılan bu masrafı talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, davacının dava dilekçesinde belirttiği maddi tazminat taleplerinin reddine, adi ortaklığın 141.717,75 TL borcundan 129.557,05 TL'sinden davalının; 12.160,70 TL'sinden davacının sorumlu tutulmasına; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Asıl davada davacı vekili; davalının kayıt dışı bıraktığı gerçek kârın hesaplanması gerektiğini, davanın sadece tasfiyeye ilişkin olmadığını, diğer talepler bakımından bir hüküm kurulmadığını, zararların ve ortaklığın oluşturulmasına dair katkıların müvekkiline ödenmediğini, dosyaya daha önce sunulan kayyum raporlarında davalı tarafça tutulan defterlerdeki kayıtların gerçeği yansıtmadığının belirtildiğini, sadece dosyadaki belgeler dikkate alınmasının doğru olmadığını, keşif ve bilirkişi incelemesi talebi bulunduğunu, restoran işletmeciliğinde uzman bir bilirkişinin de bulunduğu heyetten emsal işyerlerine ilişkin cirolar da incelenmek suretiyle rapor alınması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı vekili; tasfiye memuru tarafından düzenlenen raporda müvekkili tarafından açılan davaya ilişkin bilgi bulunmadığını, rapordaki tespitlerin yasal dayanağının bulunmadığını, tefrik talepleri bulunduğunu ancak dikkate alınmadığını, 31.12.2018 fesih tarihi alınarak bu tarihten sonra tahakkuk eden vergi, SGK prim borcu ve kira borçlarının müvekkili üzerinde bırakıldığını, müvekkilinin dava konusu işletmeyi kendi adına işletmediğinden bu borçlardan şahsen de sorumlu olacağının düşünülemeyeceğini, tanıkların işletme için 50.000,00 TL sermaye verdiği beyanı dikkate alınmadan sözleşmedeki 10.000,00 TL'nin esas alınmasının doğru olmadığını, işletme için satın alınan demirbaşların ortaklığa ait olduğunu ancak müvekkiline ait borç hanesine eklendiğini, demirbaşların satılması ve borçlara tahsis edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun bulunduğu gerekçesiyle, başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile alacak; birleşen davada itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 627, 639 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında 11.11.2015 tarihli ve 20 yıl süreli "... Restoran Hizmetleri" adi ortaklığı kurulduğu, sermayenin 20.000,00 TL olduğu ve ortakların paylarının esas olduğu, sözleşmenin (6.) maddesinde, ortaklığı idareye ve ortaklığı temsil ve ilzam etmeye ortakların müştereken yetkili oldukları, (7.) maddesinde, ortaklığın safi kârının yapılmış her türlü masraflar çıkarıldıktan sonra geri kalan miktar olduğu, kâr ve zararın ortakların hisseleri oranında olacağı, (8.) maddesinde, hesap döneminin ilk yıl için başlangıç tarihinden aynı yılın Aralık ayının 31 inci günün sonuna kadar, sonraki yıllarda da takvim yılının esas alınacağı, (9.) maddesinde, demirbaşlardan ortakların ortaklığa koymuş oldukları sermaye nispetinde sorumlu ve pay sahibi olacakları, kararlaştırılmıştır.

3. Somut olayda; "Lalande" isimli restoranın 2015 yılı Aralık ayında faaliyete başladığı, davacı ...'nin ise 2016 yılı Mart ayından bu yana ortaklıktan doğan haklarını kullanmasının fiilen engellendiği, işletmenin işleyişine müdahale etmesine izin verilmemesi nedeniyle adi ortaklık ilişkisinin haklı nedenle fesih ve tasfiyesinin talep edildiği, 27.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda; işletmenin faaliyete geçirilmesine yönelik tadilat masrafının 20.800,00 TL, işletmede bulunan taşınır malzemelerin bedeli ise 80.470,00 TL hesaplanmış olup buna göre tasfiyeye konu olacak malvarlığı unsuru kesinleşmiştir. 31.03.2021 tarihli tasfiye memuru raporunda; ortaklığa ait menkul mallar ve demirbaşlara dava dışı kiraya veren tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle haciz konularak davalı ...'e yediemin olarak teslim edildiği, kayıtlı değerler üzerinden işletmenin, yönetici ve hakim ortağı konumunda bulunan ve işletmeyi davacı ortağın ayrılmasından sonra kendi hesabına işletmesi nedeniyle amortisman değerleri düşülerek bu demirbaşlar adi ortaklığın aktifinden çıkarılarak davalı ortaktan alacaklar hesabına aktarıldığı belirtilmiş ise de, davalının tasfiyenin demirbaşların kendisine bırakılması suretiyle yapılmasına muvafakati bulunmadığı anlaşılmakla, bu demirbaşlarında tasfiye hesabına dahil edilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Yargılama sırasında kayyum tarafından düzenlenen raporlarda, davalı ... tarafından sunulan gelir gider tablosunun, işletmeye ilişkin gözlemler ve giderlere göre gerçeğe uygun görülmediği, zira işletmenin aylarca her gün zarar ettiği beyan edilen işletmeye devam edilmesinin ve uzun süredir işletmenin finanse edildiğinin bildirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunun belirtildiği, kaldırma kararından sonra dosyaya tasfiye memuru tarafından sunulan raporda; işletmeye ait defterler esas alınarak işletmenin işletildiği sürece kar elde etmediği değerlendirmesinde bulunulmuş ise de, davalı ... tarafından tek taraflı olarak tutulan ticari defterlerin gerçek kazancın tespiti noktasında yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince, gerçek kâr oranının tespit edilmesi için restoran işletmeciliği hususunda uzman kişinin de bulunduğu tasfiye memurları heyetinden ortaklık konusu işletmenin çalışma şekli, iş kapasitesi, bulunduğu yer vs. gibi kazanca etki edecek diğer bütün hususlar saptandıktan sonra bunların dosyadaki delillerle değerlendirilmesi ve böylece gerçek kazancın neden ibaret olabileceği ortaya çıkarılması gerekirken, tasfiye aşamaları usulünce tamamlanmadan karar verilmiş olması da usul ve kanuna aykırıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,

3. Aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının taraflar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.