"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/98 E., 2021/458 K.
Taraflar arasındaki müspet zararın tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin murislerinden kalan ........, ili, ........ilçesi, .......... mevkiinde kain ..... Mah. 15. Sok. No: 90 adresinde bulunan dava konusu taşınmazda 2918 Sayılı imar affı uyarınca hak sahibi olduklarını, bu bölgenin kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edildiğini, müvekkillerinin de davalı ... ile 02.10.2006 tarihli Tapu Tahsis Belgeli Tesis Sözleşmesi imzaladıklarını, 400 m2 yerin belediyeye devrildiğini, söz konusu sözleşme ile davalı tarafından 100 m2 lik daire verilmesi karşılığında tapu tahsis belgeli taşınmazı davalıya devrettikleri gibi 72 taksit ile 28.211,77 TL ödemeyi üstlendiklerini ve 20.10.2006 - 05.12.2008 tarihleri arası 26 taksit karşılığı 9.933,34 TL'yi ödediklerini, ancak Ankara 13. İdare Mahkemesinin 13.05.2009 tarihli kararı ile kentsel dönüşüm projesinin iptal edilmesi üzerine taksit ödemesini durdurduklarını, idare mahkemesi kararından sonra davalının sözleşmeyi ifa olanağının ve/veya müvekkilleri açısından faydasının kalmadığını, bunun üzerine müvekkilleri tarafından kıymet takdir raporunda tespit edilen 14.362,30 TL'den bakiye 12.674,07 TL alacağın da tazminine karar verilmesi isteğiyle dava açıldığını, Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.04.2013 tarihli ve 2012/463 E., 2013/162 K. sayılı kararı ile enkaz bedelinin mahsup edilmesi nedeniyle bakiye 12.674 TL alacağın tahsiline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesince de onandığını beyan ederek; ifa yerine geçen bakiye müspet zararın belirlenmesini ve şimdilik 1.000 TL zararın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında kalan ve Dikmen Vadisi 4. ve 5. etaplarda yer alan taşınmazların kamulaştırılması ve projenin uygulanmasına ilişkin esasların Belediye Meclisinin 17.02.2006 tarih ve 483 sayılı kararı ile belirlendiğini, bu kapsamda davacılar ile 02.10.2006 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede hak sahibine enkaz bedeli ödeneceğinin açıkça belirtildiğini ve taraflar arasında mutabakat sağlandığını, ancak davacıların yapı bedelinin ödenmesi için dava açtıklarını, davacılara enkaz bedeli değil de yapı bedeli ödenmesine hükmedildiğini, bunun üzerine 22.01.2014 tarihinde Belediye Uzlaşma Komisyonunca sözleşmeye aykırı bir durumun ortaya çıkması, enkaz bedeli ödenmesi gerekirken tesis bedelinin ödenmesi nedeniyle belediye ile davacılar arasında imzalanan 2006 tarihli sözleşmenin feshine karar verildiğini, davacıların 26.02.2014 tarihli dilekçesi ile sözleşmesinin yenilenmesini talep ettiklerini, tesis bedelinin iadesi halinde sözleşmenin yenileneceğinin davacı tarafa bildirildiğini, sözleşme feshedilmemiş gibi müspet zararın istenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.06.2015 tarihli ve 2014/179 E., 2015/261 K. sayılı kararı ile; davalı idarenin davacının tapu tahsis belgesine hukuki kıymet tanıyarak ve 02.10.2006 tarihli tapu tahsis belgeli tesis sözleşmesi imzalayarak davacının 400 m² lik arsasına karşılık 100 m² lik bir adet daire vermeyi taahhüt ettiği, davacının evini yıkıp, Kentsel Dönüşüm çalışmalarına başladığını, davacıların tapu tahsisli taşınmazdan istifadelerinin imkansız hale geldiği, davalı taahhüdünü yerine getirmekten vazgeçtiğinden davacıların da ödeyeceği bedelin bir kısmı dışında borcunu yerine getirdiklerinden kamulaştırmasız el atma hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalının davacının arsasına fiilen ve hukuken el attığı, arsanın belediye çalışmaları sonucu kullanılamaz hale geldiği, sözleşmenin feshinden sonra davalının tek taraflı kararı ile hayatiyet kazandırılması mümkün olmadığından ve davacı başka yerden imar arsası almak istemediğinden 16.05.1956 günlü ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararına göre bedelinin ödenmesine karar verilmesi gerektiği, davacının borcunun alacağından mahsubu sonucu 1.191.992,92 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak, davanın kabulüne, 1.000 TL vaad edilen daire bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 07.03.2019 tarihli ve 2017/4778 E., 2019/3032 K. sayılı ilamı ile; Mahkemece, davalı taahhüdünü yerine getirmekten vazgeçtiğinden ve davacı ödeyeceği bedelin bir kısmı dışında borcunu yerine getirdiğinden kamulaştırmasız el atma hükümlerinin uygulanması gerektiği, 1.210.800 TL kamulaştırma bedelinden 18.807,08 TL arsa tahsis borcunun mahsubu ile davacıların 1.191.992,92 TL alacaklı olduğu gerekçesi ile ve taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiği, ancak davacıların talebinin ifa yerine geçen müspet zararlarının tazminine ilişkin olduğu 6100 sayılı HMK’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, Mahkemece, davacının talebine uygun olarak değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/463 E., 2013/162 K. sayılı kararı ile davacıların enkaz bedelini aldıkları, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği, davacılar vekilinin davalı idareye başvurarak iptal edilen sözleşmenin yeniden yürürlük kazanması için gerekli işlemlerin yapılması hususunda başvuruda bulunduğu, ayrıca davacı asillerin de 01.12.2020 tarihli taahhütname ile davalı belediyeye başvurarak sözleşmenin kaldığı yerden devam edilmesini talep ettiği, bu hali ile taraflar arasındaki önceki sözleşme hükümlerinin ayakta olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ayakta olmadığından müspet zarar talep edilemeyeceği, davacıların akdi feshedilen taraf olarak 6098 sayılı Kanunun 125 inci maddesi gereği menfi zararını talep edebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 11.05.2023 tarihli ve 2022/3641 Esasi 2023/1426 Karar sayılı kararıyla, somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında imzalanan 02.10.2006 tarihli sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu'nun 123 ve devamı maddelerinde düzenlenen karşılıklı borç yükleyen sözleşme olduğu, sözleşme uyarınca davacıların taşınmazlarını davalı ... devrettikleri ve belirlenen taksitlerin bir kısmını ödemek suretiyle üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiklerinin sabit olduğu, davalı ... tarafından her ne kadar sözleşmenin feshedildiği, mevcut bir sözleşmenin bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; sözleşmelerin devamının sağlanmak istenmesi ve özellikle idarenin beyanlarda bulunarak hak sahiplerinde güven oluşturması ve bu kapsamda davacıların taahhütname imzalamasının sağlanmasının kamuya güven ilkesine aykırılık oluşturmakta olup üstelik tek taraflı şartlar içeren taahhütnamenin de geçersiz olduğu, bu durumda davacıların Türk Borçlar Kanunu'nun 125/1 maddesi gereği borcun ifasını veya ifa yerine geçecek müsbet zararını isteyebileceği, o halde, sözleşmenin ayakta olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün davacılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; idare ile davacılar arasında imzalanan sözleşmenin 1.maddesinin B fıkrasında; ''Dikmen Vadisi son etap kentsel dönüşüm projesi imar planı ve buna dayalı kamulaştırma işlemleri ile ilgili olarak ya da bedel artırımı davası için yargı yoluna gidilmeyecektir.'' hükmünün bulunduğunu, ancak davacılar tarafından açılan dava sonucu tesis bedelinin ödenmesine karar verildiğini, yapılan sözleşme kapsamında konut taahhüdü aynı zamanda arsa tahsisini de içerdiğinden tesis bedeli ödemesi yapılan davacılar ile belediye arasında yapılan 2006 tarihli sözleşme iptal edilerek, sözleşme gereği ödenen bedellerin iadesine karar verildiğini, sözleşmenin iptali kararı davacılara tebliğ edilmiş olup, davacılar ile idare arasında herhangi bir sözleşme ya da uzlaşma olmadığını, sonrasında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.03.2020 tarihli ve 340 sayılı kararı ve uygulama esaslarının belirlendiği 13.10.2020 tarihli 1393 sayılı kararları doğrultusunda idare aleyhine tekrar dava açılmaması kaydıyla sözleşmenin kaldığı yerden devam etmesine karar verildiğini ve bu karar doğrultusunda davacıların tebligat ile davet edildiğini, ancak davacıların başvuru yapmadıklarını, taraflar arasında mevcut durumda herhangi bir sözleşme bulunmadığından yürürlükte bulunmayan bir sözleşme için bedel ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek; Dairece verilen bozma kararından dönülerek kararın onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kentsel dönüşüm projesine ilişkin imar planının iptal edilmesi nedeniyle hak sahibinin sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararının tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.2981 Sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi
2. 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 1 inci maddesi
3.5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73 üncü maddesi.
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 106, 112, 125 nci maddeleri.
5.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.01.2022 tarihli 2019/(13)3-42 E., 2022/42 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, davalı Belediyece sözleşmelerin devamının sağlanmak istenmesi ve özellikle idarenin beyanlarda bulunarak hak sahiplerinde güven oluşturması ve bu kapsamda davacıların özellikle ''açmış oldukları davanın aleyhlerine sonuçlandığı'' inancıyla ve bu ibareyle taahhütname imzalamalarının sağlanmasının kamuya güven ilkesine aykırılık oluşturduğu ve tek taraflı şartlar içeren taahhütnamenin geçersiz olduğu, taraflar arasında imzalanan 02.10.2006 tarihli sözleşmenin ayakta olduğu ve bu sözleşme gereği davacıların 6098 sayılı Kanun'un 125/1 inci maddesi gereği ifa yerine geçecek müsbet zararı talep edebilecekleri anlaşılmakla davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.