Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5680 E. 2024/4110 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi kapsamında, Kurum tarafından uygulanan cezai şart ve yersiz ödeme bedellerine ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozma kararına uygun olarak, tanık beyanları ve bilirkişi raporuna dayanılarak cezai şart ve yersiz ödemelerin davalıya bildirim tarihinden itibaren temerrüde düştüğü değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/278 E., 2022/732 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVAI

Davacı vekili; müvekkili Kurum ile davalı şirket arasında sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi imzalandığını, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişince düzenlenen 24.03.2009 ve 22.04.2009 tarihli soruşturma raporlarında; Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan bazı doktorlar tarafından, davacı şirketin de aralarında bulunduğu sağlık kuruluşlarına yönlendirdikleri hastalara yapmış oldukları işlemleri, bu sağlık kuruluşlarının Kurum ile sözleşmeli doktorları yapmış gibi belge düzenleyerek ya da düzenlenmesini sağlayarak Kurumdan haksız kazanç sağlanmasına yol açtıklarının tespit edildiğini, söz konusu raporun Kuruma iletilmesi üzerine Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 02.04.2010 tarihli soruşturma raporunda da aynı hususların tespit edilmesi üzerine davalı hakkında hizmet satın alım sözleşmesinin (3.1.9.1.) maddesi uyarınca 70.000,00 TL cezai şart uygulanmasına karar verildiğini, ceza şart miktarı ile yersiz ödenen 41.579,11 TL tedavi gideri toplamı 111.579,11 TL'yi ödemesi için davalı şirkete 07.06.2011 tarihli yazıyla bildirimde bulunulduğunu ancak davalı şirketin cezai işleme itiraz ettiğini ve ödeme yapmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 111.579,11 TL Kurum alacağının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müfettiş raporlarının gerçeği yansıtmadığını, raporlarda adı geçen ve kamu hastanelerinde görev yapan doktorların kendi özel hastalarını, müvekkili şirkete ait hastanede özel olarak muayene, teşhis ve tedavi etmelerinin her zaman mümkün olup bunun meslek hakları olduğunu, mevzuatta bu hakkı engelleyen bir hüküm de bulunmadığını, ayrıca ileri tetkik gerektiren bir durum varsa ve kendi hastanelerinde bu imkan mevcut değilse hastayı Kurum ile sözleşmeli özel hastanelere sevk etmek zorunda olduklarını, kamu doktorlarının müvekkili hastaneye sevk ettikleri hastaların anjiyo, stent, pil ve benzeri işlemlerini sözleşmeli doktorlarının yaptığını, sevk eden doktorların bu işlemleri yapmasının söz konusu olmadığını, doktorlar hakkında yapılan suç duyurusu sonucunda da savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, müvekkili şirketin Kurum ile yaptığı sözleşmeye tamamen uygun davrandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.09.2015 tarihli ve 2011/483 E. 2015/278 K. sayılı kararıyla; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/3333 soruşturma sayılı dosyasında şüpheli doktorlar hakkında üzerilerine atılı suçtan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, sözleşmeye aykırılık olarak iddia edilen anlaşmalı olmayan hekimin hizmet sunucusu hekim adı ile hizmet verdiğinin soruşturmada da somut olarak tespit edilmediği ve açılmış bir ceza davası bulunmadığı, müfettiş raporundaki iddiaların soyut karşılaştırmaya dayalı bir tespit olduğu ve Kurum tarafından ödenen bedelin hasta için yapılmış bir hizmet bedeli olduğundan Kurum zararı olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.05.2019 tarihli ve 2016/14988 E. 2019/5918 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece davacı Kurum tarafından yapılan soruşturma kapsamında ifadeleri alınan hastaların tanık olarak dinlenmediği ve bu itibarla eksik inceleme ile karar verildiğinin anlaşıldığı, o halde tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanarak müfettiş raporları eklerinde yer alan sigortalıların ve doktorların ifadelerini içeren belgeler de incelenip makul miktarda tanık dinlenerek uzman bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınması ve Protokolün (3.1.9.1.) maddesine aykırı davranılıp davranılmadığının, bu haliyle cezai işlemin doğru olup olmadığının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün davacı yararına bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı Kurum tarafından yapılan soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen sigortalıların beyanlarında, davalıya ait özel hastanede kendilerine/yakınlarına uygulanan anjiyo, stent ve sair tıbbi işlemlerin soruşturma raporlarında adı geçen ve kamu hastanesinde görevli olan doktorlar tarafından yapıldığını ifade ettikleri, bu itibarla kamu hastanelerinde görev yapan bazı doktorların davalı şirkete ait özel hastaneye yönlendirdikleri hastalara yapmış oldukları tıbbi işlemleri, davalı hastanenin Kurum ile sözleşmeli doktorları yapmış gibi belge düzenleyerek veya düzenlenmesini sağlayarak Kurumdan haksız kazanç sağlanmasına yol açtıkları, uzman bilirkişi heyetinden alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup yapılan hesaplamanın da yerinde olduğu, cezai işlemin davalı şirkete 07.06.2011 tarihinde iadeli taahhütlü yazıyla bildirildiği ve davalının bu tarih itibariyle temerrüde düşmüş olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 41.579,11 TL fatura alacağı ile 70.000,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 111.579,11 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; hükmedilecek alacağa taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmelerine rağmen, temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, sözleşmede alacağın tahsilinden önce sağlık hizmeti sunucusunu temerrüde düşürme şartı bulunmadığını, bilirkişi raporunda da alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini ileri sürerek; kararın faiz başlangıç tarihi yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, dava konusu olaya ilişkin Kurum tarafından savcılığa yapılan suç duyurusunun takipsizlik kararıyla sonuçlandığını, sözleşmeye aykırılık olarak iddia edilen anlaşmalı olmayan hekimin hizmet sunucusu hekim adı ile hizmet verdiğinin savcılık soruşturmasında da somut olarak tespit edilmediğini, müfettiş raporundaki iddiaların soyut karşılaştırmaya dayalı bir tespit olduğu ve Kurum tarafından ödenen bedelin hasta için yapılmış bir hizmet bedeli olduğundan Kurum zararı olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilince sunulan anjiyo protokol defteri ve anjiyo servis kayıtlarının incelenmediğini ve bilirkişilerce de bu kayıtlarla ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, müfettiş raporlarında adı geçen doktorların tanık olarak dinlenmediğini, davanın ihbar edilmesi üzerine bu doktorlardan ikisinin ihbar olunan sıfatıyla verdikleri dilekçelerin de dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi,

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.

3. Değerlendirme

Mahkemece bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, Kurum tarafından yapılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan sigortalı hastaların tanık olarak dinlendikten sonra aldırılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı Kurum tarafından uygulanan cezai şart ile yersiz ödeme bedelinin 07.06.2011 tarihinde iadeli taahhütlü yazıyla bildirilmesi üzerine davalı şirketin temerrüde düşmüş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.