"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/409 E., 2023/406 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/28 E., 2021/507 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ile davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ...'in sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisinin Ankara İli Çankaya İlçesi Dikmen Mevkiinde kain ve Yukarı Dikmen Mahallesinde bulunan yapı nedeniyle 2981 sayılı İmar Affı Kanun'u uyarınca hak sahibi olduğunu, bu bölgenin Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etapları Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı olarak ilan edildiğini, müvekkillerinin davalı ... ile 24.08.2006 tarihli tapu tahsis belgeli tesis sözleşmesi başlıklı konut sözleşmesi aktedilerek 100 m² konut verilmesi karşılığında taşınmazı davalı Belediyeye devrettiklerini, ancak konutun teslim edilmediğini, sözleşmenin akdedilmesinden itibaren 13 yıl geçmesi nedeniyle taahhüt edilen evin teslim edilmesinin artık bir önemi ve faydasının kalmadığını ileri sürerek; ifa yerine geçmek üzere şimdilik 30.000,00 TL alacağın davalı belediyeden yasal faizi ile birlikte tazminini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile taleplerini 850.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; imar planlarının yapılan itirazlar sonucunda iptal edildiğini, yeni imar planlarının hazırlanma süreçlerinin de idari sebeplere bağlı olarak iş programında aksamalara sebep olduğunu, İdarenin herhangi bir kusuru bulunmadığını, bazı hak sahipleri tarafından açılan davalar ve yargı kararları nedeniyle kesintiye uğrayan süreçten sonra Belediye Meclisince tesis edilen karar ile hak sahipleri ile mülk sahipleri arasında akdedilen konut sözleşmelerinin aynen devamına karar verildiğini, tebligat yapılan davacılar tarafından taksitlerin ödemelerine devam edildiğini ve herhangi bir itirazda bildirilmediğinden sözleşmenin geçerli olduğu hususunda zımni irade beyanında bulunulduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmede konutun ne zaman davacılara teslim edileceğine dair bir teslim süresi belirlenmediği, keşif tarihi itibariyle davacıların tapu tahsisli arsasının üzerindeki gecekondu ve çevredeki tüm gecekonduların yıkıldığı, yolların bozulduğu, kadastro parsel arsasının davacı tarafından kullanılabilecek durumda olmadığı, alanda da kentsel dönüşüm projesi kapsamında herhangi inşaat çalışmasının yapılmadığı, sözleşmedeki tüm edimlerini ifa eden davacıların, sözleşmeden dönerek ifa yerine geçen dava tarihindeki daire bedelini davalı Belediyeden talep edebileceği, sözleşme konusu dairenin dava tarihi itibariyle serbest piyasadaki rayiç değerinin 850.000,00 TL olabileceği, buna göre davacıların miras payı oranında davalı Belediyeden dava tarihi itibariyle talep edebileceği daire bedelinin ... için 212.500,00 TL, ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 159,375,00 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 850.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak miras hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacıların 400 m² tapu tahsis hakkını 100 m² 1 adet konut karşılığında davalıya teslim ettiği, fark bedelin de ödendiği, davacıların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdikleri, davalı Belediyenin sözleşme tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede proje kapsamında davacılara teslim etmeyi taahhüt ettiği 100 m²'lik daireyi teslim edemediği, davacıların, ifanın imkansız olduğu dava tarihi itibariyle ifa yerine geçen müspet zararını talep etme hakkı mevcut olduğu, uyuşmazlık dava konusu sözleşmenin uygulanması aşamasında meydana gelen muarazadan kaynaklandığından davada kamu hukukundan kaynaklanan ve idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmetin söz konusu olmaması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığa özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerektiği, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun somut olayın özelliklerine uygun ve denetime elverişli bulunduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; Mahkemenin emsal kararları da dikkate alarak 16.01.2020 tarihi itibariyle TÜİK Yİ-ÜFE endeksinin uygulanması ile değer tespiti gerekirken, hatalı bilirkişi raporundaki düşük değere itibar edilerek karar verildiğini, proje kapsamında teslimi taahhüt edilen davaya konu 100 m² dairenin Mayıs 2013 tarihi itibariyle değerinin 475.000,00 TL olduğunu gösteren ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararların güçlü delil olduğunu, TÜİKYİ-ÜFE endeksinin uygulanması suretiyle değer tespitinin yapılması halinde belirlenecek değerin en az 1.030.000,00 TL olması gerektiğini, hükmedilen miktarın güncel konut piyasa rayiçleriyle bağdaşmadığını, aynı konumdaki kişiler açısından eşitsizlik yarattığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğunu, projenin Mahkemece iptal edildiğini, idarenin kusuru olmadığını, davacıların müspet zararını talep edilme koşullarının oluşmadığını, bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın emsal kararlar dikkate alındığında fahiş olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kentsel dönüşüm projesi kapsamında taraflar arasında imzalanan 10.08.2006 tarihli sözleşmenin ifa olanağının ve faydasının kalmaması sebebi ile ifa yerine geçen müspet zararın tazminini istemine ilişkindir.
Davaya konu sözleşmenin tarafların özgür iradesiyle düzenlendiği, davacıların özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme uyarınca talepte bulunduğu, davacıların bu talebinin kişisel hakka dayandığı, bu nedenle uyuşmazlıkta idari yargı değil adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2015 gün 2014/13-1500 E., 2015/1519 K. numaralı kararı).
Somut olayda, davalı Belediyenin sözleşme tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede daireyi teslim edemediği, bu durumda davacıların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi kapsamında seçimlik haklardan yararlanabileceği; somut olayda davalının imar planının iptali nedeniyle edimini ifa edememesinden doğan zararın, davacılara teslim edilmesi gereken konutun rayiç bedeli kadar olduğu, dava tarihi itibariyle taşınmazın rayiç bedelinin bilirkişi tarafından usulüne uygun olarak belirlendiği anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.