"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1850 E., 2023/1603 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silopi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/113 E., 2023/363 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 1976 yılında Türkiye'den ayrıldığını ve o tarihten beri yurt dışında yaşadığını, müvekkilinin amcası ... ile tanışan davalının Şırnak, İdil İlçesinde kendilerine miras kalan taşınmazların bulunduğunu, bunları 2.500.000,00 USD'ye sattığını ve parayı yarı yarıya paylaşacaklarını söyleyerek müvekkilini ve amcasını Türkiye'ye çağırdığını, bunun üzerine davalı ile Ankara'da buluşarak bir otele gittiklerini, davalının taşınmazların satışı için bazı belgelerin imzalanması gerektiğini söylediğini, ancak müvekkili ile amcasının öncelikle paralarını istemesi üzerine taraflar arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğünü, otel çalışanlarının da bulunduğu sırada davalının müvekkiline bardak fırlatarak yaraladığını, boğazına sarılarak ölüm tehditlerinde bulunduğunu, çalışanların müdahalesi üzerine tarafların sakinleştiğini, davalının bu kez paranın hazır olduğunu, bu arazileri kimsenin bilmediğini ve belgelere imza atmadıkları takdirde Devlete kalacağını söyleyerek müvekkilini ve amcasını ikna etmeye çalıştığını, her ikisine de üstünü başka bir kağıtla kapatarak sadece alt tarafı açık birkaç belge imzalattığını, ayrıca devir işlemleri için kendilerinden vekâletname aldığını ve paraları alıp geleceğini söyleyerek otelden ayrıldığını, ancak iki gün otelde beklemelerine rağmen gelmediğini ve telefonla aradıklarında para vermeyeceğini söylediğini, aldatıldıklarını anlamaları üzerine müvekkili ve amcasının davalıyı vekâletten azlettiğini, imzalatılan belgenin bono olduğunu da davalının başlattığı icra takibiyle öğrendiklerini, müvekkilinin rızası hilafına, kandırılarak ve tehdit yoluyla alınan senedin davalı tarafından üstü doldurularak takibe konulduğunu, ancak 500.000,00 TL bedelli bu bonodan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek; icra takibinin iptalini ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; takibe ve davaya konu senedin kambiyo senedi olduğunu, davacının senede karşı senetle ispat kuralı gereği borçlu olmadığını gösterir yazılı bir belge sunmadığını, müvekkilinin arsa bedeli olarak davacıya 500.000,00 TL ödeme yaptığını, buna karşılık davacıdan aynı miktarda bir bono aldığını, ayrıca arsa satış işlemleri için davacı tarafından müvekkiline bir vekâletname verildiğini, vekâletten azledilmesi üzerine dolandırıldığını anlayan müvekkilinin dava konusu bonoyu icra takibine koyduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli olarak bu davayı açtığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı hakkında senedin yağması suçlaması ile açılan ceza davası sonucunda, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla tehdit ve yaralama suçunu işlediği gerekçesiyle davalının mahkumiyetine karar verildiği ve kararın derecattan geçerek kesinleştiği, akabinde davalının ceza davasında aleyhine tanıklık eden otel çalışanları hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda bulunduğunu, açılan ceza davası sonunda ise sanıkların yalancı tanıklık suçunu işlediği sabit olmadığından beraatlerine karar verildiği, davalının ilerleyen aşamalarda senedin bedelsiz olmayıp davacıya ve dava dışı amcasına elden verdiği 1.000.000,00 TL'ye karşılık teminat olarak aldığını savunmuş ise de, takibe ve davaya konu senet üzerinde teminat olarak alındığına dair bir ibare bulunmadığını, Ceza Mahkemesince davalı hakkında nitelikli yağma suçundan hüküm kurulmamış ise de senedin düzenlenme tarihi ile olay tarihinin aynı olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 38 inci maddesi uyarınca korkutma eyleminin bu tarihte gerçekleşmiş olduğu, davalının tehdit ve yaralama eylemlerini davaya konu bonoyu almak için gerçekleştirdiği ve davacının da bu eylemler karşısında rızası hilafına bonoyu keşide ettiği, senedin bedelsiz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının icra takibine konu bono nedeniyle davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; tarafların Ankara'da bir araya gelerek dosyaya sunulan miras payı devir sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşme uyarınca davacı ve amcasının İdil sınırları içerisinde kendilerine miras yoluyla intikal eden taşınmaz hisselerini bedelini almak suretiyle müvekkiline sattıklarını, devir işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla da müvekkiline vekaletname verdiklerini, bu işlemlerin zaman alabileceğinden müvekkilinin ödediği bedele karşılık teminat olarak davacı ve dava dışı amcasından 500.000,00 TL bedelli birer bono aldığını, evrak üzerinde teminat senedi olduğuna ilişkin bir ibare yer almasa da devir sözleşmesinin içeriğinden teminat senedi olduklarının anlaşıldığını, müvekkilinin devir işlemlerini gerçekleştirmek için İdil'e gittiğini, bu arada dava dışı otel sahibi ...'un miras hisselerini çok ucuza sattıklarını söylemesi üzerine davacı ve amcasının müvekkilini azlettiklerini, aynı tarihte dava dışı bu kişiye aynı yetkileri içeren bir vekâletname verdiklerini, bunun üzerine de müvekkili tarafından davacı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, müvekkili aleyhinde senedin yağması suçundan açılan dava sonucunda ise yaralama ve tehdit suçlarından mahkumiyetine karar verildiğini, ancak bu kararın hukuk hakiminin senedi iptal etmesi için yeterli olmadığını, zira ceza mahkemesince senedin yağması suçundan ceza verilmediğini, davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hukuk hakiminin ceza mahkemesince belirlenen maddi olgular ile bağlı olması ve davalının davacıya karşı tehdit ve basit yaralama suçlarını işlemesi nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 150 nci maddesi delaletiyle cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, takip ve dava konusu bononun tehdit ve cebir kullanılmak suretiyle davacının iradesi dışı düzenlendiğinin anlaşıldığı, söz konusu bononun hukuki alacağın tahsili amacıyla düzenlenmiş olması sebebiyle ceza hukuku açısından nitelikli yağma suçunun maddi unsurları oluşmasına rağmen daha az cezayı gerektiren halin varlığı nedeniyle davalı hakkında tehdit ve yaralama suçundan hüküm kurulduğu ve bu haliyle irade fesadı sonucu düzenlenmiş olduğundan baştan itibaren geçersiz olduğunun kabulü gerektiği, irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olan bonoya dayalı olarak davalının talepte bulunmasının mümkün olmadığı, ancak davacıdan alacaklı ise alacağını bonoya dayalı olmaksızın ileri sürebileceği, davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi,
2. 6098 sayılı Kanun'un 74 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen Mahkeme kararında belirtilen gerekçelere ve özellikle hukuk hakiminin ceza mahkemesince belirlenen maddi olgular ve mahkumiyet kararıyla bağlı olması, davalının ise aleyhinde açılan ceza davası sonucunda, takibe ve davaya konu bononun hukuki alacağın tahsili amacıyla düzenlenmiş olması sebebiyle, davacıya karşı nitelikli yağma suçunu değil tehdit ve basit yaralama suçlarını işlediği gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun'un 150 nci maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi ve kararın derecattan geçerek kesinleşmesi karşısında, söz konusu bononun tehdit ve cebir kullanılmak suretiyle davacının iradesi dışında düzenlenmiş olduğu, buna göre takibe ve davaya konu bononun irade bozukluğu nedeniyle baştan itibaren geçersiz olup davalının geçersiz bonoya dayalı olarak davacıdan talepte bulunmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.