Logo

3. Hukuk Dairesi2023/592 E. 2023/2575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalıya havale yoluyla gönderdiği paranın ödünç para olduğu iddiasıyla açtığı alacak davasında, davalının yemininde paranın ödünç değil, vekalet ilişkisi kapsamında olduğunu beyan etmesi üzerine ispat yükünün kime ait olduğu ve davanın reddinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının yemininde, havale yoluyla gönderilen parayı aldığını kabul etmekle birlikte, bunun ödünç para değil, aralarındaki vekalet ilişkisi nedeniyle kendi parası olduğunu iddia etmesi vasıflı ikrar niteliğinde olduğundan ve havalenin mevcut bir borcun ifası karinesine dayanarak ispat yükünün davacı tarafta olması gerektiği gözetilerek, davacının iddiasını ispatlayamaması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1486 E., 2022/1381 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ :... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI :2014/460 E., 2022/419 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Kasım 2010 tarihinden itibaren her ay 1.500 Euro olmak toplam 46.500 Euro, 23.04.2012 tarihinde 3.050 Euro, 03.06.2013 tarihinde 8.800 Euro'yu üvey annesi olan davalının banka hesabına borç olarak gönderdiğini ancak davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek; toplam 58.350 Euro'nun fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL karşılığının dava tarihi itibariyle yabancı paraya uygulanan faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının banka havalesi yoluyla davalıya gönderdiği paraların havale açıklamasıyla gönderildiği, havalenin mevcut bir borcun ödemesine ilişkin karine oluşturması nedeniyle ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacı tanıklarının dinlendiği, davacının dayandığı delillerin iddiasını ispata elverişli olmaması nedeniyle yemin deliline başvurulduğu, davalı yemininde davacının iddiasını inkar ettiği, davacı ile aralarında vekalet ilişkisi olduğu ve davacının banka hesabına davalının yatırdığı paraların vekalet borcunun gereği olarak davalının Türkiye’deki banka hesabına gönderildiği, bu durumda havalenin mevcut bir borcun ödenmesine ilişkin olduğuna dair karinenin eldeki davada geçerliliğini koruduğu, aksinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalı yeminli anlatımları ile ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, dava konusu uyuşmazlıkla alakalı beyanlarında kendi muvazaasına dayanarak hak elde etmeye çalıştığını, davalının muvazaasına dayanamayacağı ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının yemin beyanındaki savunmalarının vasıflı ikrar niteliğinde olup gönderilen paranın ödünç sözleşmesi kapsamında olduğunu davacının ispat etmesi gerekmesine göre, davanın reddi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, davalı kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 386 ncı maddesine göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi , ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir."

2. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddelerinde düzenlenen " havale" bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersinin (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2003 tarihli ve 2003/3-118 E., 2003/158 K. sayılı ilamı).

3. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) ‘‘İspat yükü " başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.

4. 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinde, taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır.

5. İkrar, davanın temelini oluşturan bir somut vakıa iddiasının doğru olduğunun, o vakıayı ispat yükünü taşımayan (karşı) tarafça kabul edilmesi olarak tanımlayabiliriz.

6. İkrar, vakıa iddiasının doğru olduğunun karşı tarafça tamamen kabul edilmesi şeklinde olursa basit ikrar; sadece maddi vakıanın kabul edilip bu vakıanın hukuki sebebinin farklı olduğuna ilişkin ise vasıflı ikrar (veya gerekçeli inkar); vakıa iddiasını tam olarak kabul edilmesine rağmen, bu vakıadan iddiada bulunan taraf lehine hukuki sonuç doğmasını engelleyecek nitelikte yeni bir vakıa iddiasında bulunulması (eklenmesi) şeklinde olursa bileşik ikrar olarak adlandırılır (..., Medeni Usul Hukuku, On İki ... Yayıncılık: ..., 2017, s. 1640 - 1641).

7. Bileşik ikrar; ikrara konu olan vakıa ile ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır.

8. Bağlantılı bileşik ikrarda; ikrar edenin ikrarına eklediği vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında doğal bir bağlantı vardır; ikrara eklenen vakıa, ikrar olunan vakıanın doğal bir sonucudur.

9. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır.

10. Yemin ile iddianın sonucu, yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakılmış olur ve yemin altında söylenen sözler bölünemez. Gerçekten de yemin edecek olan kimse, ikrarda olduğu gibi, yemin edeceği hususa bazı ilaveler yapacak tarzda yemin edebilir. Bu takdirde yemin yine bütün olarak ele alınmak gerekir (Hukuk Genel Kurulunun 01.04.1964 tarihli ve 146/253, 16.03.2012 tarihli ve 2011/3-861 E., 2012/158 K. ile 21.03.2017 tarihli ve 2017/3-1002 E., 2018/494 K. sayılı ilamları).

3. Değerlendirme

1. Davacı, davalıya banka havalesi yoluyla borç para gönderdiğini ancak davalının borcunu ödemediğini ileri sürmüş, delil olarak banka kayıtları, tanık ve yemin delilini göstermiştir. Davalı usulüne uygun olarak eda ettiği yemininde; " Davacının iddiası doğru değildir, bana borç verdiği iddiası doğru değildir ... herhangi bir borcum yoktur, banka hesabıma bir takım paralar gönderildiği doğrudur fakat bu paralar bizim paramızdır, eşimin parasıdır, davacı ... a herhangi bir borcum yoktur, eşimin ... da araba alım satımı üzerine şirketi vardı, ... vergi dairesinin kuralları gereği eşim şirketi kendi üzerine yapamıyordu bu nedenle kızı olan davacı ... adına olmasını teklif etti o da eşiyle görüşüp kabul etti yani şirket muvazaalı şekilde davacı ... adına yapıldı, fakat gerçekte şirket bizim şirketimizdi kazançların tamamını biz alıyorduk, vergi dairesinin kuralları gereği banka hesabını da kendi adımıza açamadık davacı ... adına açmıştık ... da bize bu banka hesabını istediğimiz gibi kullanacağımız şekilde bize vekaletname verdi, Türkiye'deki bahsettiğiniz banka benim hesabımdır, sormuş olduğunuz toplam tutar doğrudur fakat bunun 8.800 EURO sunu ben Türkiyeye izne geldiğimde kendim yatırmıştım, o dönem eşim araba satmıştı onun parasını kredi borcu ödensin diye bankaya kendim yatırdım bunun dışındaki diğer paralar yukarıda açıkladığım şekilde bizim araba alım satım işletmemizden gelen paralardır, Benim 4 çocuğum var, o dönem 780 EURO çocuk parası alıyordum 1500 EURO ya tamamlamak için 700 küsür EURO yu da alıp ... şubesindeki hesaba 1500 EURO olarak yatırıyordum kredi borcunu ödemek amacıyla yatırıyordum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davacı temyizinde, davalının yeminli anlatımı ile ispat yükünün yer değiştirdiğini, davalının savunmasını ispat edemediğini, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de; davalının yeminli anlatımından davacının ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunduğu, kaldı ki yemin altında söylenen sözlerin bölünemeyeceği, buna göre ispat yükünün halen davacıda olduğu, davaya konu parayı "havale" açıklaması ile gönderen davacının sunduğu deliller ile davasını ispat edemediği anlaşılmakla; davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.