"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1633 E., 2024/45 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/238 E., 2021/213 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında, davalının kamu kurumları veya özel tüzel kişiler nezdinde zırhlı araç giydirilmesi, giydirilen araçların ihale alıcısına teslimi, standart araçların satın alımı gibi hususlarda taraflar arasında sözleşme kurulması imkanının sağlanması, kurulmasına aracılık etmesi yönünde sözlü anlaşma bulunduğunu, anlaşma çerçevesinde satış bedelinin %5'inin davalı tarafça, müvekkiline simsarlık hizmet bedeli olarak ödeneceğini, müvekkilinin davalı adına bir çok kurum nezdinde görüşmeler yaptığı, ihalelere girip sözleşmeler imzaladığını, davalının ürünlerini satmasını sağlamış olduğunu ancak davalının simsarlık ücretini ödemediğini ileri sürerek, şimdilik Türk parası bedelli işler için 100.000,00 TL, dolar bazlı bedelli işler için 10.000,00 USD karşılığı 57.700,00 TL olmak üzere toplam 157.700,00 TL bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, davacının müvekkili şirket ile arasındaki hukuki ilişkiyi ispata elverişli hiçbir belge ibraz etmediğini, simsarlık sözleşmesinin kurulabilmesi için belirli koşulların bulunması gerektiğini, taraflar arasında herhangi bir ücret kararlaştırılmamış olmakla birlikte, davacının ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın iddiasında aracılık faaliyetini üstlendiğini, simsarlık sözleşmesi akdedildiğini iddia ettiği ve davacı ile aralarında herhangi bir vekalet akdinin mevcut olmadığını da belirttiğini, davacı tarafça, var olduğu iddia olunan simsarlık sözleşmesinin yazılı delillerle ispatlanamadığını, davacı tarafça ayrıca ve açıkça yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021
tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının noter nezdinde düzenlenen vekaletnameler, kendi ikrarı ve kendisi tarafından davalı adına yapılan işlemlerin vekaletname içeriğinde sayılan işlemler olması karşısında, hukuki ilişkinin vekalet değil simsarlık sözleşmesine dayandığı ve bu işlemler nedeniyle simsarlık ücreti alacağının doğduğuna yönelik iddiasının dayanaksız olduğu, yazılı deliller ve noter belgesinin aksi ile sözleşme bedellerinin %5'i oranında simsarlık ücreti alacağı olduğunu tanık delili ile ispat edemeyeceği, davacı tarafından vekalet sözleşmesinde ücret ödenmesinin kararlaştırıldığına ve bu ücretin ödenmediğine yönelik bir iddiasının da bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesince ihtilafın vekalet ilişkisinden kaynaklandığı sonucuna varılmasının hatalı olduğu, dosya hakkında eksik inceleme ile karar verildiği, İstinaf incelemesinde taraflar arasında vekalet sözleşmesi kurulduğu hükmüne yer verilmiş ise de; simsarlık teriminin vatandaşlar tarafından sıkça duyulan bir sözcük olmadığından müvekkilinin kullandığı bir terimin tüm alacak haklarına halel getirmeyeceğini, simsarlık sözleşmelerinin hangilerinin yazılı şekil şartına tabii olduğunun Kanunda tadadi olarak sayılmış olduğundan hakimin bu konuda takdir yetkisi bulunmadığı, gerek tanık ifadeleri ile gerek ilgili Kurum yazıları ile müvekkilin davalı ile üçüncü kişilerin sözleşme akdetmesine aracılık ettiği hususunun ilk derece Mahkemesi kararının gerekçesinin aksine ispatlandığını, yapılan sözleşmelerin bedelleri ve sayısı dikkate alındığında müvekkilin hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin sırf davalının yararına bu işlemleri sözde vekaleten yürütmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Davalı tarafın ürettiği araçları müvekkilin hem alıcıyı hem araçları giydiren üçüncü firmayı bir araya getirip anlaştırması sayesinde satabildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye; özellikle kanunda aksi öngörülmedikçe sözleşmelerin sözlü yapılabileceği ancak somut olayda, davacı tarafından taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözlü simsarlık sözleşmesinin davalı tarafça inkar edildiği, bu durumda sözleşme ilişkisi kurulması hukuki işlem niteliğinde olduğundan, dava konusu alacağa konu simsarlık sözleşmenin kurulduğunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 200. maddesi uyarınca yazılı delille ispatının zorunlu olduğu, davacı tarafça bildirilen delillerle ispat edilemediği ve yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.