"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1604 E., 2023/2463 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/383 E., 2020/63 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle: kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, müvekkili ...'in eşi ve diğer müvekkillerinin annesi müteveffa Remziye'nin hamileliğinin son haftalarında yüksek ateş ve öksürük şikayeti ile Kızıltepe Devlet Hastanesine gittiğini ve 17 ila 20 Ocak 2013 tarihleri arasında yatarak tedavi gördüğünü ve kendi rızası ile taburcu olarak ayrıldığını, aynı gün şikayetleri hakkında bilgi sahibi olan davalı doktora göründüğünü, doğum için daha zaman olmasına ve ateş ile öksürüğünün olduğunu bildirmesine rağmen doktorun 21.01.2013 günü sezeryan ile doğumu gerçekleştirdiğini, Remziye’nin doğumdan sonraki gün solunum sıkıntısının arttığını ve nefes alamaz hale geldiğini, bunun üzerine ambulans uçakla Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Sağlık, Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığını, 17 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 16.02.2013 tarihinde vefat ettiğini, ölüm sebebinin kayıtlara ARDS, H1N1 enfeksiyonu ve sezaryen sonrası solunum sıkıntısı olarak geçtiğini, davalının müteveffanın ateş ve öksürük şikayetini ve yatarak tedavisinde çok miktarda ilaç ve serum aldığını bildiğini, davalı Hastanede yapılan tetkiklerde hastalığının tanısının konamadığını, hastane tetkiklerinin yanlış olduğunu, davalı doktorun bu şikayetleri basite aldığını, gerekli tetkikleri yaptırmadan riskli doğum yaptırdığını ve ölüme sebebiyet verdiğini, müvekkili Ayşenur’un annesini hiç göremediğini, diğer çocuklarının da en büyüğünün 8 yaşında olup anne şefkatinden mahrum kaldıklarını ileri sürerek müvekkillerinin her biri için 25.000,00 TL manevi tazminat ile 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, 21.01.2013 tarihinde gebelikte sancı, uterin sertleşme şikayeti ile başvuran hastanın yapılan muayenesinde doğumun başladığının anlaşılması üzerine sezaryane karar verildiğini, bu sırada hastada operasyona engel teşkil eden ateş, öksürük, genel durum bozukluğu ve benzeri belirti ve bozukluk saptanmadığını, yapılan hemogram tetkikinde beyaz küre ve HGB'nin normal çıktığını, anastezist tarafından hastanın en düşük risk düzeyinde kabul edildiğini, planlanan operasyonlarda komplikasyon gelişmediğini, postop takiplerinde vital bulguların normal seyrettiğini, olağan sınırların dışında değerlendirilecek ateş genel durum bozukluğu öksürük, balgam gibi durumların görülmediğini, 22.01.2013 tarihinde yapılan ölçümde ateşinin 36,3 nabızının 80 TA: 100/60 tespat edildiğini, anne ve bebeğin genel durumunun iyi olması üzerine taburcu kararı verildiğini, hastanın taburcu edildiği tarih ile vefat tarihi arasında tıbbi yönden uzunca bir süre bulunduğunu ve bu hali ile hastanın vefatı ile sezaryan arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; aldırılan bilirkişi raporları ve ATK raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı hekimin uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, sağlık hizmetinin yürütülmesinde davalı idarenin organizasyon hatası tespit edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla alınan bilirkişi heyet raporu ile Adli Tıp Kurumu raporlarında davalılara herhangi bir kusur atfedilmediği, sezaryen ve narkozun riskleri konusunda müteveffa ve yakınlarının aydınlatılmadığı iddiasının dilekçeler aşamasında ileri sürülmeyip sonradan ileri sürülmesinin iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan heyette davaya ilişkin alanda ilgili branştan yalnız bir uzman bulunmasının yetersiz olduğunu, öte yandan raporlarda doğum ile müteveffanın vücudunda bulunan hastalığın tetiklenip tetiklenmediği, doğumun yapıldığı tarih itibari ile doğum öncesinde enfeksiyon durumunun ne olduğu, doğum tarihi itibari ile doğumun gerçekleştirilmesinin anne ve çocuk sağlığı yönünden zorunlu olup olmadığı ve ölüm vakası ile hastanın doğum tarihinde sezaryene alınmasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı konularında yeterli bir açıklamanın da bulunmadığını, mütefeffanın enfeksiyon, ateş ve soğuk algınlığı tanısı varken gebeliğinin 36. haftasında sezaryene alınmasını gerektiren acil bir durumunun olmadığını, normal doğum yapılabilecekken sezaryen doğumla anestezi almak zorunda bırakıldığı için vefat ettiğini, komplikasyonlar konusunda bilgilendirilmediğini, riskler konusunda bilgilendirilmiş olmaları halinde daha kapsamlı bir hastanede doğumun gerçekleştirilmesini tercih edeceklerini belirterek kararı temyiz etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vekilin özen borcuna aykırılığından doğan maddi manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Adli tıp uzmanı, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve kadın hastalıkları uzmanı öğretim üyelerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden ve Adli Tıp Kurumunun 1. İhtisas Kurulu ile 3. Üst Kurulundan alınan raporlar ile, H1N1 İnfluenza (domuz gribi) enfeksiyonunun gebelikte ve doğum sonrası dönemde ölümcül olabileceği, ancak acil sezaryen endikasyonunun varlığı halinde H1N1 tanısı bilinse bile operasyonun uygun koşullar sağlanarak gerçekleştirilmesi gerektiği, davacı ...'in eşi diğer davacıların annesi olan müteveffanın ölümüne neden olan H1N1 enfeksiyonunun tanısının sezaryen doğumdan sonra konulduğu, doğumdan önce üst solunum enfeksiyonu, ateş etyolojisi ve şiddetli fetal taşikardi tanıları ile 17.01.2023 ila 20.01.2023 tarihleri arasında Devlet Hastanesinde yatarak tedavi gördüğü ve rızayla taburcu olduğu, mütevefanın 21.01.2023 tarihinde davalı doktor tarafından yapılan sezaryen operasyonunda önceki doğumunun sezaryen olması ve doğumun başladığını gösteren belirtilerin bulunması nedeniyle acil sezaryen endikasyonunun bulunduğu, davalı hastanede yatışı süresinde enfeksiyon lehine klinik bulgu tanımlanmadığı, devlet hastanesinden taburcu olduğu gün yapılan ölçümlerinde ateş nabız ve tansiyonun normal olduğu, davalı hastanede yatışı süresinde enfeksiyon lehine klinik bulgu tanımlanmadığı, doğumdan sonra taburcu olduğu gün ateşinin normal olduğu tespiti ile yapılan uygulamaların tıp kurallarına uygun olduğu kanaatine varıldığı, rızanın alınmadığına ilişkin iddianın, iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına tabi olduğu anlaşılmakla davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesin kararının onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.