Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1365 E. 2025/1042 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı üniversitenin, davalı Kurum tarafından yapılan kesintilerden kaynaklanan faiz alacağına ilişkin davasından kanun gereği feragat etmesi nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kanunun emredici hükmü gereği davasından feragat etmiş olması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 312. maddesinin birinci fıkrasının amaca uygun sınırlandırma yöntemiyle uygulanmaması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1809 E., 2023/2187 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/42 E., 2023/187 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 27,16 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362. maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacı vekili; davalı Kurum tarafından 2014 dönemine ait tanıya dayalı işlemler sonrası yapılan muayeneler kapsamında müvekkilinin hak edişlerinden 264.162,44 TL ana para ve 49.680,88 TL faiz olmak üzere toplam 313.848,32 TL kesinti yapıldığını, işlemin taraflar arasındaki protokol ve SUT hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek; kesinti işleminin iptali ile 313.848,32 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 27.01.2023 tarihli feragat dilekçesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na (5510 sayılı Kanun) eklenen Geçici 90. maddesi gereği ana para kesintisine ilişkin olarak kanunen ve zorunlu olarak ana para bakımından davadan feragat ettiklerini, ancak 49.680,88 TL faiz kesintisi bakımından taleplerini devam ettirdiklerini belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; kesinti işleminin mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davasının ana para yönünden feragat nedeniyle reddi gerektiği, faiz talebi yönünden ise; faizin mevcudiyetinin asıl alacağa bağlı olduğu, asıl alacaktan feragat edildiği için faiz istenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; asıl alacak yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, faiz yönünden davanın reddine, 46.938,06 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı Üniversitenin faiz kesintisi yönünden davadan feragat etmemesi nedeniyle bu hususta alınan bilirkişi raporları değerlendirmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporlarında incelemeye konu dönem için 403,50 TL'nin davalı Kurum tarafından mükerrer olarak kesildiğinin, ancak yapılan diğer kesintilerin taraflar arasındaki protokol ve mevzuata uygun olduğunun tespit edildiği, haksız olarak kesinti yapılan 403,50 TL'ye 15.04.2015-13.01.2016 döneminde işlemiş yasal faizin 27,16 TL olduğu, haksız olarak kesinti yapılan faiz alacağının 27,16 TL olarak belirlendiği, yasal faiz kesintisine ilişkin talebin 27,16 TL bakımından kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle; hükmün düzeltilerek davacının asıl alacak yönünden davasının feragat nedeniyle reddine, feragat edilmeyen faiz kesintisine ilişkin alacağın tahsiline yönelik davanın kısmen kabulü ile 27,16 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faiz kesintisine yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine, 46.934,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava konusu 264.162,44 TL anapara kesintisine karşı feragatin kanunun açık düzenlemesi gereği yapıldığını, feragat nedeniyle müvekkili aleyhine avukatlık ücreti takdir edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, sadece 27,16 TL faiz adı altında yapılan kesinti miktarına ilişkin olarak davanın kabulüne karar verildiğini, 49.680,88 TL faiz kesintisi yapıldığını, müvekkili açısından bu miktarın asıl alacak niteliğinde olduğunu, 49.680,88 TL kesinti miktarına ilişkin olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davadan feragat edilmesiyle sona ermiştir.

1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin haricinde kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 312. maddesinde; feragat veya kabul beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği, ancak davalının davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş olması halinde, yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyeceği belirtilmiştir.

5510 sayılı Kanuna 22.12.2022 tarihli ve 7429 sayılı Kanun ile eklenen geçici 90. maddeyle götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi imzalamış kamu üniversitesi sağlık hizmeti sunucularınca sözleşme öncesinde incelenen fatura dönemine ait oluşan kesinti tutarlarına karşı açılan davalardan kesinleşmemiş olanlarının tamamından maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ay içinde içerisinde feragat edileceği öngörülmüştür. Madde gerekçesinde, SGK'nın sağlık hizmeti sunucularının cari dönemde finansal ihtiyaçlarını sağlayan kurum olmaktan çıkartılmasının amaçlandığı belirtilmiştir.

6100 sayılı Kanunun 307. maddesinde talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçme olarak tanımlandığına göre feragat, doğası gereği iradi bir işlemdir. Somut olayda ise, tarafların her ikisi de kamu kurumu olup, kanun hükmü gereği davadan feragat edilmiştir. Bahse konu 5510 sayılı Kanunun geçici 90. maddesi emredici nitelikte olduğundan, davacı davadan feragat etmek zorundadır.

5510 sayılı Kanunda, ayrıca yargılama giderleri ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Buna göre, genel hüküm niteliğinde olan 6100 sayılı Kanunun feragat halinde yargılama giderlerinin kime yükletileceğine ilişkin yukarıda belirtilen 312. maddesinin birinci fıkrasının, somut olayda uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmelidir.

Bu noktada, örtülü kanun boşluğunun açıklanması gerekir: Örtülü (gizli veya istisnai) boşluk, kanunun çok geniş kapsamlı, gerekli istisnalara yer vermemiş olan kelime anlamının, kanunun amacı ve negatif eşitlik ilkesi (eşit olmayana eşit şekilde davranmama) esas alındığında bir sınırlandırmayı gerektirmesi durumunda ortaya çıkan boşluktur. Örtülü boşluk durumunda, kanunda somut olaya uygulanması mümkün bir kuralın açıkça düzenlenmiş olduğu görülmektedir, ancak kanunun amacı ve ruhu esas alındığında, düzenleme somut olaya uygun değildir. Çünkü kanun, söz konusu olayların değerlendirmesinde önem taşıyan bazı özellikleri dikkate almamıştır. Kanunun lafzı çok geniş olup, tüm daraltıcı yorum çabalarına rağmen, somut olayın istisnai özelliklerine uymamakta, adalete aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Bu durumda boşluk görünürde bir kanun hükmü olmasına rağmen, kanunun amacı ve negatif eşitlik ilkesi esas alındığında düzenlenmesi gereken bir nokta olarak ortaya çıkan, bir sınırlama eksikliğinden doğan boşluktur. İlk bakışta bir düzenleme varmış gibi görünmesinden dolayı bu boşluk örtülüdür (gizlidir) (Prof. Dr. Çiğdem Kırca, "Örtülü (gizli) Boşluk ve Bu Boşluğun Doldurulması Yöntemi Olarak Amaca Uygun Sınırlama (Teleologische Reduktion)", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 50, 2001, Sayı 1, s. 96, dip not 36'da yer alan yazarlar).

6100 sayılı Kanunun feragat halinde yargılama giderlerinin davacıya yükletileceğine ilişkin 312. maddesinin birinci fıkrasının lafzıyla hareket edilerek, Kanun hükmü gereğince yapılan feragatler hakkında da uygulanması; negatif eşitlik ilkesine yani eşit olmayana eşit davranmama kuralına aykırı olup, hükmün amacıyla uyuşmayacağından; bu konuda kanunda örtülü boşluk olduğunun kabulü gerekir.

Şu halde; davacı, kanunun emredici hükmü gereği davasından feragat etmiş olduğundan, 6100 sayılı Kanunun 312. maddesinin birinci fıkrasının amaca uygun sınırlandırma yöntemi ile olaya uygulanmaması gerektiği sonucuna varılması ve bu sebeple davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanunun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (II-5) bendinde yer alan "-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince ret edilen kısım üzerinden hesap ve takdir edilen 46.934,96 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresi çıkartılarak yerine "- Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına," ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.