Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1373 E. 2025/978 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıdan satın alınan tıbbi malzemeler nedeniyle imzalanan taahhütname gereğince davacı idarenin belirlediği rayiç bedeller üzerinden hesaplanan fiyat farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı idarenin, davalıya verdiği taahhütname ile kendisine tanınan rayiç bedel belirleme yetkisini kullanırken, belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgelerini ve dayanaklarını sunamaması, fatura tarihleri itibariyle belirlenen fiyatların rayice uygun olmadığını ve zarar ettiğini kanıtlayamaması ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun da bu durumu teyit etmesi gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/1151 E., 2022/983 K.

Mahkeme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece kararın onanmasına dair verilen kararın davacı vekili tarafından düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili; SSK'ya bağlı hastanelerin ve kurum dışı bazı sağlık tesislerinin ihtiyacı olan iyileştirici nitelikteki bir kısım tıbbi sarf malzemelerinin davalı şirketten temin edildiğini, davalıdan alınan 13.11.1998 tarihli taahhütnamede, Kurum ünitelerine fatura edilen malzeme birim fiyatları ile ileride yapılacak protokol fiyatları arasında Kurum aleyhine fiyat farkı oluşması durumunda aradaki döviz bazındaki farkın gruplandırma listesine göre; protokol akdedilmemesi durumunda ise ünitelere fatura edilen birim fiyatları ile Kurumca tespit edilecek rayiç bedel arasında Kurum aleyhine fiyat farkı oluşması durumunda, aradaki döviz bazındaki farkın tahsilatın yapılacağı günkü kur karşılığı olarak defaten ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davalıdan alınan malzemelerle ilgili olarak SSK Rayiç Bedel Tespit Komisyonunca, Kurum aleyhine 1.703,734 USD, 5.159,42 USD, 2.108,00 USD, 9.309,53 TL ve 2.108,00 USD fiyat farkı tespit edildiğini ileri sürerek, ihtara rağmen davalı tarafından ödemeyen bu bedellerin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili; taraflar arasındaki taahhütname uyarınca kurumca belirlenecek rayiç bedele itiraz haklarının mevcut olduğunu, kurumun tek taraflı olarak rayiç fiyat belirlemesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki taahhütnamenin geçersiz olduğunu, davacı Kurumun hiçbir ihtirazî kayıt ileri sürmeksizin fatura bedellerini ödediğini, rayiç bedelin nasıl belirlendiğinin açıklanmadığını, uygulamanın iyi niyete aykırı ve dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.11.2007 tarihli kararıyla; asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 05.11.2007 tarihli kararının süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.06.2008 tarihli kararıyla; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20. maddeleri uyarınca, davalı satıcının, fiyat belirleme hakkını alıcı davacıya bıraktığına ve tanıdığına dair verdiği 13.11.1998 tarihli taahhütnamenin geçerli ve davalıyı bağlayıcı olduğu, ancak tek taraflı olarak fiyat belirleme hakkı tanınan tarafın bu hakkını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine uygun olarak, hak ve nesafet ölçüleri içinde objektif iyiniyet kurallarına bağlı olarak ve keyfilikten kaçınarak kullanması gerektiği, davacı kendisine tanınan fiyat belirleme hakkına istinaden belirlediği fiyatlara göre davalıya fazla ödeme yapıldığını bildirerek, fiyat farkı alacağını istediğine ve davalı da buna karşı çıktığına göre, davacının ne şekilde fiyat belirlediği ve alacak çıkardığı hususlarının araştırılması gerektiği; bu durumda Mahkemece, öncelikle davacıdan belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgeleri ile varsa dayanaklarının istenilerek, faturada belirtilen tarihler itibariyle belirlenen fiyatların uygun olup olmadığının, fiyat belirlerken davacının hak ve nesafet kuralları içinde, keyfilikten uzak objektif iyiniyet kurallarına uygun davranıp davranmadığının ve davalıdan ne miktar alacak talebinde bulunabileceğinin uzman bilirkişiler aracılığıyla araştırılarak, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli ve gerekçeli raporla belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

Bozmaya uyan Mahkemenin 23.02.2012 tarihli kararıyla; davacı kurumun rayiç bedel tespitindeki yöntem hususunda tek taraflı feshettiği önceki protokol fiyatlarından, kendisinin belirlediği oranda indirim yapmak suretiyle ulaştığı malzeme fiyatını rayiç bedel olarak kabul etmesinin ve buna bağlı olarak talep edilen fiyat farkı alacağının hukuki dayanağının bulunmadığı, bu itibarla davacının, tek taraflı fiyat belirleme yetkisini Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine uygun biçimde, hak ve nesafet kuralları içinde ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olarak kullanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 20.06.2012 tarihli ilamla; hükmün onanmasına karar verilmiş, davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 19.11.2012 tarihli ilamla; Mahkemece, 11.06.2008 tarihli bozma kararına uyularak bilirkişilerden iki kez rapor alınmış ise de, bu raporlarda, bozma kararında belirtildiği şekilde bir inceleme yapılmadığı, sadece davacının fiyat belirleme yetkisini Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine uygun şekilde kullanmadığının belirtildiği, bu durumda Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, bozma kararında belirtilen şekilde inceleme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekirken, Dairece sehven onanmasına karar verildiği gerekçesiyle, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne ve Dairenin 20.06.2012 tarihli onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin 06.02.2014 tarihli kararıyla; önceki kararda direnilerek, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 27.06.2018 tarihli ilamla; uyma kararı ile taraflar için kazanılmış hak doğduğundan, Yerel Mahkemenin uyulan bozma kararında belirtilen yönde araştırma yapmakla mükellef olduğu, ne var ki bozma sonrası yapılan inceleme çerçevesinde alınan ve hükme dayanak kılınan bilirkişi raporlarının, bu yönde bir incelemeyi içermediği, yalnızca davacının rayiç belirleme usulünün dayanaksız ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu hususu üzerinde durulduğunun anlaşıldığı, bu hâlde yapılan incelemenin uyulan bozma kararının gereğini yerine getirdiğinin kabul edilemeyeceği, sonuç itibariyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtildiği gibi davacı idareye, ne şekilde fiyat belirlendiğini ve alacak çıkarıldığını açıklaması, belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgelerini ve varsa dayanaklarını sunması için süre verildiği, ancak davacının bu hususta bir açıklama yapamadığı ve belirlediği fiyatlarla ilgili belge sunamadığı, davacının fatura tarihleri itibariyle belirlenen fiyatların rayice uygun olmadığını ve zarar ettiğini, taahhütname hükümleri çerçevesinde isteyebileceği alacağının bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

Mahkemenin 30.11.2022 tarihli kararının süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairece, Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ve bilimsel verilere uygun şekilde düzenlenmiş olup, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı gerekçesiyle, kararın onanmasına karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda sundukları delil ve evrakların değerlendirilmediğini, davalının verdiği taahhütname ile fiyat belirleme hakkını müvekkili Bakanlığa verdiğini, taraflar için geçerli ve bağlayıcı taahhütnamenin imzalandığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere rayiç belirleme usulü müvekkili lehine kazanılmış hak olarak tescil edildiğinden, rayiç belirleme usulünün dayanaksız ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu hususlarının ihtilaf kapsamı dışında olduğunu, bilirkişi heyetinin taahhütname hükümleri çerçevesinde istenebilecek alacağın mevcut olup olmadığını incelemesi gerektiğini, fahiş fiyat farkı karşısında, müvekkili İdarenin hak ve nesafet ölçüleri içinde, objektif iyiniyet kurallarına bağlı ve keyfilikten kaçınarak davrandığını ifade ederek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davalıdan satın alınan tıbbi malzemeler nedeniyle imzalanan taahhütname gereğince doğan fiyat farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve bilimsel verilere uygun şekilde düzenlendiğinin anlaşılmasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.