"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/297 E., 2022/366 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı ... Tekstil San. Tic. ve Paz. A.Ş.'nin vergi borçları nedeniyle hakkında 6183 sayılı Kanun'a göre takibe geçildiğini, belirtilen şirket ile ticari ilişkisi bulunan davalı şirket tarafından, anılan Kanun'un 79 uncu maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine yasal süresinde itiraz edildiğini, dava dışı vergi borçlusu şirketin haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden sonra 2013 yılı Temmuz ayında davalı şirkete 346.338,00 TL tutarında mal ve hizmet satışı yaptığının tespit edildiğini, haciz bildirisinin tebliğinden sonra düzenlenen faturaya ilişkin ödemenin alacaklı dava dışı ....A.Ş.'ye değil vergi dairesine yapılması gerekirken, davalı şirketin haciz ihbarnamesi tebliğinden sonra düzenlenen fatura nedeniyle vergi dairesine ödeme yapmadığı gibi fatura ve alacak hakkında da bir bildirimde bulunmadığını belirterek, haciz ihbarnamesinde belirtilen 196.604,50 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava dışı şirket ile müvekkili arasında kira sözleşmesi bulunduğunu, kira borcuna karşılık kira sözleşmesinin yapıldığı 13.01.2007 tarihinde 120 adet bononun dava dışı vergi borçlusu şirkete verildiğini, söz konusu 346.338,00 TL tutarındaki faturanın 2013 yılı kira bedeline ilişkin olarak dava dışı şirket tarafından müvekkili şirket adına düzenlendiğini ancak bu fatura nedeniyle dava dışı şirkete yeni bir ödeme yapılmadığını, kira borcu daha önceki tarihte ödendiğinden dava dışı şirketin davalı şirketten bir alacağı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 24.12.2015 tarihli ve 2014/195 E., 2015/1008 K. sayılı kararla; davalının kurum borçlusuna borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.01.2021 tarihli ve 2020/1514 E., 2021/161 K. sayılı kararıyla; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz kaldığını, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle, davalı şirket ile birlikte dava dışı vergi borçlusu ....A.Ş.'nin ticari defter ve kayıtlarının, kira sözleşmesinin akdedildiği tarih olan 13.01.2007 tarihinden başlayarak 2013 yılını da kapsayacak şekilde her iki şirketin kayıtları karşılaştırılmak suretiyle incelenmesi, davalı şirketin ödediğini iddia ettiği kira bedellerinin ne zaman ve ne miktarda vergi borçlusu şirkete ödediğinin tespiti ile davacının davalıya gönderdiği haciz ihbarnamesinin tebliği tarihinden sonra davalı şirket tarafından, dava dışı vergi borçlusu şirkete herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun belirlenmesi, daha sonra dosyadaki tüm bilgi, belge ve deliller birlikte değerlendirilerek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda ispat yükü davacıda olmasına rağmen davalının yapmış olduğu savunma ile ispat yükünü üzerine aldığı, ticari defterlerin imha edilmesi sebebiyle bozma ilamında belirtilen hususlarda defter incelemesi yapılamadığı, davalının kira ilişkisine dair savunmada bulunduğu, buna göre defter kayıtlarının istenmesinin her zaman mümkün olduğu ve bu ihtimale binaen saklanması gerektiği, devam eden dava olmasına rağmen defterlerin imha edilmiş olması ispat yükünü yer değiştirmeyeceğinden savunmaya konu hususların defter kayıtları ile ispat edilebileceğini bilen davalının belgeyi sunamamasının kendi ihmalinden kaynaklandığı, davalının ispat yükünü üzerine almasına rağmen ispat şartını gerçekleştirmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 196.604,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 13.12.2023 tarihli ve 2023/1817 E., 2023/3688 K. sayılı kararıyla; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde görülmediği belirtilerek, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı Kanun'un 35 inci maddesindeki "6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir." hükmü gereğince davacı idare yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının beşinci bendinde yer alan "19.660,45 TL" rakamının çıkartılarak yerine "5.100,00 TL" rakamının yazılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; davacı idarenin, 6183 sayılı Kanun'da belirlenen haciz ihbarına yapılan itirazın aksini ispat etmek için dava açmadığını, haciz ihbarı ve 16.05.2023 tarihli itirazdan çok sonra dava dışı borçlu şirket tarafından müvekkili adına düzenlenen 31.07.2013 tarihinde düzenlenen bir faturaya dayalı dava açıldığını, dava konusu edilen faturaya istinaden haciz ihbarının da gönderilmediğini, zorunlu dava şartının oluşmadığını, öncelikle davacı idarenin beyanı gibi haciz ihbarında mal ve hizmet alımı yönünden bu faturaya dair itirazın söz konusu olmadığının kabul edilmesi halinde davacının bu davayı açmadan, resen ödeme emri düzenlenmesi ve haciz işlemi tatbik etmesinin mümkün olduğunu, bu durumda da bu davayı açmakta hukuki yararının olmayacağının kabul edilmesi gerektiğini, davacı idarenin, Yerel Mahkeme kararı sonrasında müvekkili davalı şirket aleyhine resen ödeme emri de düzenlediğini, bu fatura sebebi ile müvekkilinin dava dışı borçlu şirkete borcu olduğu, bu borcun vergi dairesine ödenmesi gerektiği düşünülmesi halinde, bu dava yerine, şimdi yapıldığı gibi ödeme emrinin düzenlenmesinin gerektiğinin, 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesine göre usule uygun açılan bir dava olmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, fatura nedeniyle işbu davanın açıldığını, faturanın ödenip ödenmediği, borçlu şirketin müvekkilinden gerçekten alacağı olup olmadığı tespit edilmeden dava açıldığını, bu fatura bedelinin müvekkili şirket tarafından dava dışı borçlu şirkete daha önce ödendiğinin ilk bilirkişi raporu ile sabit olduğunu ifade ederek, karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un 79 uncu maddesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6'ncı maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" 190'ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalının ispat yükünü üzerine almasına rağmen ispat şartını gerçekleştiremediğinin anlaşılmış olmasına göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.