Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1469 E. 2024/2033 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazların satış vaadi sözleşmesiyle devri sonrasında, taşınmazların Hazine adına orman kadastrosuyla tespit edilmesi üzerine alıcıların sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak ödedikleri bedelin iadesini talep etmeleri.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadeye karar verirken, taşınmaz satış bedellerinin ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücünün hesaplanmasında, paranın sözleşme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar ulaştığı değeri her yıl için ayrı ayrı hesaplayıp ortalamasını almaması ve eski paradan yeni paraya çevrim işlemini yapmaması, bozma ilamında belirtilen usule aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın tazminat talebi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından adli yardım ve duruşma istemli temyiz edilmekle; davalının adli yardım talebinin kabulü ile kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Av. Halil Istıl ile davalı mirasçıları vekili Av. ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacılardan Ahmet ile diğer davacı ...'nin murisi olan Makbule Bölükbaşı'nın davalı ile aralarında harici olarak iki adet gayrimenkul zilyetlik devri ve satış sözleşmesi yaptıklarını, buna göre davalının zilyetliğindeki Antalya İli Kumluca İlçesi Çavuşköy Köybük mevki doğusu 1804 - 1805 - 1806 parsel, batısı 2045 parsel, güneyi 2045 parsel ve kuzeyi 1810 ve 1696 parsel olan 22.958 metrekarelik arazinin 1/2'sine tekabül eden 11.479 metrekarelik kısmının güney tarafında kalan kısmını ... ve ...'na zilyetliği ile birlikte sattığını, bu kısmın 4.000 metrekaresini Makbule Bölükbaşı'na geriye kalan 7.479 metrekaresini ...'e vermeyi davalının kabul ve taahhüt ettiğini, davalının satış bedelini nakten aldığını, yine sözleşmeye dayanarak aynı yer Mezgittepe mevki 8.000 metrekarelik gayrimenkulün krokide gösterilen ve tapuda 104 ada 9 ve 28 parsellere tekabül eden 2.000 metrekarelik kısmı ...'na geriye kalan 4.000 metrekarelik kısmı ...'e bedeli karşılığında davalının sattığını, parasını peşin aldığını, davacıların zilyetliği ellerinde bulundurduklarını, ancak ifa imkanı olmadığından ferağ işlemini yaptıramadıklarını, bedel ödenmesi taleplerinin de davalıca kabul görmediğini ileri sürerek; satış vaadi sözleşmesine konu yerlerin davacılar adına tescilini, tescilin mümkün olmaması halinde dava tarihi itibariyle taşınmazların bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 25.10.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 17.946.595,98 TL'ye çıkartmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; sözleşmenin imzalandığı 10.10.1984 tarihinden itibaren 30 yıl gibi bir süre geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca yapılan sözleşmenin adi bir sözleşme olduğunu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin şartlarını taşımadığını, dava konusu yerlerin orman arazisi olarak tespit edildiğini, kaldı ki sözleşmede sözü edilen paranın davalıya ödenmediğini, bu nedenle davacı tarafın bir hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 08.01.2015 tarihli ve 2013/16 E., 2015/9 K. sayılı kararla; krokiler ve tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, 104 ada 9 ve 28 parsel sayılı taşınmazların Orman vasfıyla Hazine adına tescilli olduğu, yine dava dilekçesi A bendinde belirtilen taşınmazın 2045 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, bu parselin de davacı adına tespit görmediği anlaşılmakla davacıların tapu iptal ve tescil talebinin husumet yokluğundan reddine, harici satım sözleşmesinden kaynaklı satın alan tarafın tapu iptal tescil talebinin karşılanmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak ancak verdiği paranın denkleştirici adalet ilkesine göre iadesini isteyebileceği, ancak davacı tarafın ısrarla mahrum kaldıkları yer bakımından taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenecek bedelini istediği, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılmadığı gerekçesiyle, taşınmaz bedelinin dava tarihi itibariyle istemine yönelik talebin de esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 07.10.2021 tarihli ve 2021/5037 E., 2021/9730 K. sayılı ilamıyla; "...Dosyanın incelenmesinde; 14.03.1972 ve 10.10.1984 tarihli belgelerle tapusuz taşınmazların davalı tarafından davacılara satıldığı, dosya kapsamındaki tapu kayıtlarına, fen bilirkişisi raporlarına ve Kadastro Müdürlüğü'nün cevabi yazılarına göre; 10.10.1984 tarihli sözleşmeye konu taşınmazların 104 ada 9 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar olarak Orman vasfıyla Hazine adına kayıtlı olduğu, 14.03.1972 tarihli sözleşmeye konu taşınmazın ise 2045 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı ve bu taşınmazın da yine Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki satış sözleşmeleri, taşınmazların bulunduğu bölgedeki kadastro tespitinden önce yapılmış olsa da dava konusu taşınmazların Hazine adına tespit görmesi nedeniyle, diğer bir anlatımla özel mülkiyete konu teşkil edilememesi neticesinde yapılan satışların geçerliliğinden söz edilemez.

Dava konusu taşınmazların, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup kazandırıcı zamanaşımıyla kazanılamayacağı tespit edilmiştir. Bu durumda davacılar; devletin hüküm ve tasarrufunda olan özel mülkiyete konu olamayacak taşınmazlar için davalıya verdikleri bedeli çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca ancak sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilirler.

Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.

Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.

O halde mahkemece; dava konusu taşınmazlar için davacılar tarafından davalıya ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ifanın imkansız hale geldiği tarihteki ulaşacağı alım gücünün, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi ve bu suretle tespit edilen bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı kapsamda 1984 tarihli sözleşmede belirtilen bedel olan 30.000.000 TL'nin, dava konusu 104 ada 9 ve 28 parsel sayılı taşınmazların ifasının imkansız hale geldiği tarihteki (9 parsel yönünden 12.08.1998, 28 parsel yönünden 30.04.1998), 1972 yılındaki sözleşmede belirtilen değer olan 300.000.000 TL'nin dava konusu 2045 parsel sayılı taşınmazın ifasının imkansız hale geldiği (11.12.2007) tarihteki ulaşacağı alım gücünün hesaplanması yönünde alınan bilirkişi doğrultusunda davacı tarafın ıslahla talep edilen miktar yönünden davalıya ödediği miktarı denkleştirici adalet ilkesine göre davalı taraftan talep etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle; asli talep olan tapu iptal ve tescil talebinin reddine, terditli bedel talebi yönünden davanın kabulü ile davacı ... yönünden; 11.694.590,49 TL'nin 9.850,96 TL'sine dava tarihinden bakiyesi 11.684.739,53 TL'ye ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçıları Halil Hakan, Mürüvet, Volkan ve Aslıhan'a muris Ahmet'in veraset ilamındaki miras hisseleri oranında verilmesine, davacı Makbule yönünden; 6.252.005,49 TL'nin 5.149,04 TL'sine dava tarihinden bakiyesi 6.249,856,45 TL'ye ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı Makbule mirasçısı Ayşe mirasçıları ... ve ...'a muris Ayşe'nin veraset ilamındaki miras hisseleri oranında verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; bozma üzerine yapılan yargılamada denkleştirici adalet ilkesine uyulduğu belirtilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 14.03.1972 tarihli satış senedinde yer alan 300.000.000 TL'nin ve 10.10.1984 tarihli satış senedinde yer alan 30.000.000 TL'nin ifanın imkansız hale geldiği tarihlerdeki değeri hesaplanırken altı sıfır atılmadığını, yapılan hata nedeniyle denkleştirici adalet ilkesinin amacı olan kaybın geri verilmesi ve gerçek bir eski hale getirme durumundan uzaklaşıldığını, yapılan hesaplama hatasının kâr elde edilmesine neden olduğunu, yine raporda değerleme yapılırken en az 5 veri esas alınması gerekirken USD, altın, memur maaş kat sayısı, asgari ücret olmak üzere 4 verinin esas alındığını, kaldı ki 24 Ocak kararlarından (1980) önce döviz bulundurulmasının meşru görülmediğini, ayrıca hesaplamada USD kurunun da yanlış alındığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafın zilyetliklerine yönelik çelişkili beyanlarının giderilmediğini, zilyetliğin kabulü halinde zilyetliğin men'ine kadar taşınmazdan yararlanma karşılığı elde edilen menfaatin de hesaplamada dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan kararın uyulan bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesinin artık mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1984 tarihli sözleşmedeki ödenen bedel yönünden yapılan hesaplanmada isabetsizlik yok ise de; 1972 tarihli sözleşmedeki ödenen 300.000.000 TL'nin (sıfır atılmadan önce ki eski paranın) ifanın imkansızlaştığı tarihte ulaştığı değer bugünkü TL dönüşüm karşılığı dikkate alınmadan döviz kuru, altın, memur maaş katsayısı ve asgari ücret kriterleri esas alınarak 17.833.661,00 TL olarak tespit edilmiştir.

3.Hal böyle olunca, Mahkemece; sözleşme tarihinde ödenen 300.000.000 TL'den 6 sıfır atıldıktan sonra çeşitli ekonomik etkenler (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 5 etken) tek tek uygulanarak, ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir yıl için ayrı ayrı hesaplanıp sonra bunların ortalaması alınmak suretiyle belirlenmek üzere bilirkişiden her iki sözleşme için yeniden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hatalı hazırlanmış olan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı taraf vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliginden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,25.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.