"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/12 E., 2023/386 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının avukat olduğunu, davalının bünyesinde Hukuk Müşavirliği Yönetmeliğine tabi sözleşmeli avukat olarak 1997-2008 yılları arasında çalıştığını, Hukuk Müşavirliği Yönetmeliğinin 31. maddesine göre, görevi sırasında sonuçlanan ancak tahsil edilmeyen dosyaların sonradan tahsili halinde 5 yıllık süre içinde hissesine düşen bedelin ödeneceğini, 5 yıllık süre geçtiğinde bu hakkın düşeceğini, çalıştığı dönem içinde sonuçlandırdığı dava ve icra takip dosyalarından doğan ve görevinden ayrıldığı 15.08.2008 tarihinden sonra dava dışı borçlulardan tahsil edilen ve davalı şirkette biriken vekalet ücretinden 2009-2013 yılları arasında yıllık olarak hissesine düşen toplam 39.030,12 TL vekalet ücretinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, vekalet ücreti alacaklarının her yıl periyodik olarak 657 sayılı Kanun hükümlerine göre limit dahilinde tamamen ödendiğini, 2009 yılından sonra da vekalet ücreti alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.10.2014 tarihli kararıyla; Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2013/6700 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile 39.030,12-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 21.10.2014 tarihli kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 13.04.2016 tarihli ve 2015/11062 E. 2016/10365 K. sayılı kararla "...Mahkemece, HMK'nun 26. maddesindeki, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.” hükmüne aykırı olarak Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş. Denizli Şubesi'nin 2005-2008 yıllarına ait hesap hareketleri incelenerek ve dosyada mevcut hükme esas alınan bilirkişi raporu ile zamanaşımı itirazı da dikkate alınarak takip tarihi olan 18.02.2013 tarihinden önceki 5 yıllık süre yönünden 2008 yılı şubat ayı ve aktin sona erdiği 15.08.2008 tarihleri arasında kalan zaman dilimi içerisinde 39.176,22-TL vekalet ücreti ödenmesi gerekirken ödenmediğinden bahisle icra takibinde talep edilen 39.030,12-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemenin 05.12.2019 tarihli kararıyla; davanın reddine karar verilmiş, kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 19.01.2021 tarihli ilamla;davacı avukatın 14.03.1997 tarihinden 15.08.2008 tarihine kadar davalı kurumda çalıştığı, 15.08.2008 tarihinde görevinden ayrıldığı, talebinin çalıştığı dönemde açıp kesin olarak sonuçlandırdığı dava ve icra takiplerinden dolayı tahsil edilen vekalet ücretlerinden hissesine düşen miktarın ödenmesine yönelik olduğu anlaşılmasına rağmen, mahkemece, davacının görevinden ayrıldıktan sonraki döneme ilişkin vekalet ücreti talebi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, davacının 1997 ila 2008 yılları arasında açıp kesin olarak sonuçlandırdığı dava ve icra takiplerinden dolayı tahsil edilen vekalet ücreti bulunup bulunmadığı, davacıya çalıştığı dönemde yapılan ödeme olup olmadığı araştırılıp, varsa tahsil edilen vekalet ücreti ve davacıya yapılan ödemelere dair bilgi ve belgeler celp edilip, TEDAŞ Hukuk Müşavirliği Yönetmeliğinin 31. maddesi hükmü de gözetilerek gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2013/6700 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile 39.030,12-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili; ayrılış tarihe kadar olan vekalet ücretlerinin davacıya ödendiğini, 2009 ile 2013 yılları arasında çalışmadığından vekalet ücreti alacağı olmadığını, davacının bizzat sonuçlandırdığı icra takibi ve dava dosyaları belirlenmeden eksik araştırma ile hüküm verildiğini, net ücrete hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık,vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve TEDAŞ Hukuk Müşavirliği Yönetmeliğinin 31. Maddesine uygun olduğu, temerrüdün icra takibi ile oluştuğu ve alacağın yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.