Logo

3. Hukuk Dairesi2024/2101 E. 2025/438 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olup olmadığı, fesih ve tasfiye koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve davalıya ödenmesi gereken miktar uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere uygun olduğu, bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı ve bozma ilamıyla kesinleşen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının reddinin gerektiği gözetilerek davalının karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/156 E., 2023/42 K.

Mahkeme kararının davalı-birleşen davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına dair verilen kararın düzeltilmesi, davalı-birleşen davacı tarafından talep edilmekle; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı ... vekili; müteahhit olan müvekkilinin ... Kentsel Gelişim Yapı Kooperatifi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, sözleşme gereği ...’te yapı inşa edeceğini, müteahhitlik payını devretmek veya ortak almanın yasaklanması sebebiyle davalı ile resmiyette görünmemek kaydıyla 25.08.2008 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi akdettiklerini, bu sözleşme çerçevesinde ortaklığa koyacağı sermayeye teminat olarak adına kayıtlı bulunan Çekmeköy Maya Vera’daki 148 Ada 6 parsel üzerinde bulunan bağımsız bölümün ½ hissesini davalıya devrettiğini, aralarında yaptıkları protokolde ihaleyle alınan iş bitiminde ve aralarında alacak borç ilişkisi kalmadığında davalının kendisine teminat amacıyla devredilen taşınmazın ½ hissesini iade edeceğinin belirlendiğini, davalının ortaklığa bu süreçte 340.020,00 TL ödediğini, 210.500,00 TL'nin ise davalıya geri ödendiğini, ortaklık devam ederken teminat amacıyla devraldığı taşınmazın ½ hissesine dayanarak ortaklığın giderilmesi davası açan davalının sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürerek; adi ortaklığın feshini, davalıya 129.520,00 TL’nin ödenmesi karşılığında teminat amacıyla devredilen taşınmazın 1/2'sinin müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen davada ise davacı ... vekili; davalı ...'nin kabulü de dikkate alınarak, müvekkiline 229.520,00 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı ... vekili; davacının kooperatiften aldığı ihale nedeniyle kendisinden borç para istediğini, kendisinin 25.08.2008 tarihli sözleşmeye istinaden davacıya ait dairenin ½ hissesini satın alıp davacıya 350.000,00 Dolar ödediğini, borç ödenince dairenin ½ hissesinin tekrar davacıya iadesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olmayıp sonuca katılmalı karz akdi olduğunu, zarara katılma zorunluluğu bulunmadığını, Mahkemece adi ortaklık oluştuğu kanaatine varılması halinde ise feshi gerektirecek bir husus bulunmadığından fesih talebinin reddini, davacıya verilen 229.520,00 TL ile dairenin ½ hissesi olarak davacıya ödenen 350.000,00 Doların alacağı olarak kabulünü istemiştir.

2. Birleşen davada davalı ... vekili; davanın derdest olduğunu, birleştirme talep ettiği asıl davada davacıya 129.520,00 TL borcu olduğunu kabul ettiğini, bunun dışındaki 100.000,00 TL yönünden de davayı kabul ettiği dikkate alınarak hüküm kurulmasını istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 24.12.2010 tarihli ve 2009/506 E., 2010/605 K. sayılı kararla; taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu, davalının teminat amacıyla devraldığı taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açmasının davacıya sözleşmeyi fesih etme hakkını vermeyeceği, birleşen davada ise hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.03.2012 tarihli ve 2011/8435 E., 2012/6079 K. sayılı ilamıyla; "...Taraflar arasında düzenlenen 25.08.2008 tarihli sözleşmede, tarafların inşaat yapımından doğan şirket kârının paylaşımı sistemiyle ortak oldukları, davacı ...’nin, davalı ...’ın şirkete koyduğu paralara karşılık evin %50 hissesini koyduğu sermaye karşılığında ...’a devrettiği, ihaleyle alınan iş teslimi sona erdiğinde ve taraflar arasında kâr paylaşımı gerçekleştikten ve aralarında herhangi bir alacak borç ilişkisi kalmadığında eve ait %50 hissesinin tekrar ...’ye iade edileceği kararlaştırılmış olup, bu sözleşme uyarınca taraflar arasında kurulan ilişkinin adi ortaklık olduğu ve davacıya ait evin yarı hissesinin ise davalının verdiği paranın teminatı olarak davalıya devredildiği anlaşılmaktadır. Adi ortaklık ilişkisi devam ederken davalı ...’ın 08.09.2009 tarihinde Ümraniye 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/689 E. sayılı davasını açarak ve ...’yi hasım göstererek daire hakkında ortaklığın giderilmesini istediği de sabittir. Dava konusu olayda davalı ...’ın kendisine teminat olarak verilen dairenin hissesi nedeniyle izale-i şuyuu davası açması taraflar arasında güvensizlik yarattığı gibi, bu durum adi ortaklık sözleşmesine de aykırıdır. Bu itibarla davacı ...’nin adi ortaklık sözleşmesinin feshini istemesi haklı nedene dayalıdır. Taraflar arasındaki ortaklık, davalının dış ilişkide ortak olarak görünmediği bir iç ortaklık tarzında oluşmuştur. Bu nedenle tarafların birbirlerine karşı adi ortaklıktan doğan sorumlulukları ve talep hakları mevcut olup, davacı bu davada, davalının adi ortaklık sözleşmesine aykırı davrandığını ileri sürerek sözleşmenin feshini talep ettiğine göre bu talebinin ortaklığın feshiyle birlikte tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir. ... Sözleşmede, tarafların şirket kârının paylaşımı sistemiyle ortak oldukları, davalı ...’ın koyduğu sermaye karşılığında evin %50 hissesini devir aldığı, tüm giderlerden sonra net kârın taraflar arasında eşit olarak paylaşılacağı kararlaştırıldığına göre tasfiyenin de bu hükümler nazara alınarak BK’nun 538 ve devamı hükümlerine göre ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemece verilen 02.04.2019 tarihli ve 2013/26 E., 2019/160 K. sayılı kararla; asıl davanın kabulüne, taraflar arasında 25.08.2008 tarihinde kurulan adi ortaklığın feshine, dava konusu 148 Ada 6 Parsel sayılı taşınmazda 150/6826 Arsa Paylı Tip 46-R-6 Zemin Kat 34 No'lu Bağımsız Bölümde davalı ... adına kayıtlı olan ½ payın iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, Mahkeme kararı kesinleştiğinde Anadolu Adalet Sarayı Vakıfbank şubeye bloke ettirilen 229.520,00TL'nin davalı ...'a ödenmesine, birleşen davanın hukuki menfaat yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

2. Dairemizin 06.11.2019 tarihli ve 2019/5122 E., 2019/8859 K. sayılı ilamıyla; davacı / birleşen davada davalının katılma yolu ile temyiz istemi süre yönünden reddedildikten sonra,, "...2-)Davalı- birleşen dava davacısının temyiz isteminin incelenmesinde ise;

Bozma ilamı ile taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu hususu tartışmasız hale gelmiştir. Bozma ilamında, dava konusu olayda, taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunması halinde sözleşmedeki hükümlere göre, böyle bir hüküm bulunmaması halinde ise BK'nın 539.maddesindeki sıra takip edilerek tasfiyenin yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki 25.08.2008 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde; tüm giderlerden sonra net karın ortaklar arasında eşit paylaştırılacağı, inşaata ait faturalı giderler ile önceden bildirilerek ortaklardan ...'ın onayı ile fatura edilmeyen giderlerin alınacak toplam hakedişlerden düşüleceği ve net karın o şekilde hesaplanacağı, ayrıca şirkete ait SSK haricindeki tüm vergilerden ortaklardan ...'nin sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan mali müşavir ve hukukçu bilirkişilerden alınan raporda, ortaklığa konu kooperatiften asıl dava davacısının 1.077.676,88 TL hak ediş elde ettiği, asıl dava davacısının ticari defterleri incelendiğinde ortaklığa konu inşaatla ilgili olan harcamaların 1.384.674,32 TL olduğu, bu masraflardan sözleşme hükümlerine aykırı olarak eklenen ortaklığa ait olmayan masraf kalemlerinin çıkarılması ile asıl dava davacısının ticari defterlerine göre 1.292.401,02 TL giderin tespit edildiğini, bu durumda ortaklığın 214.724,14 TL zarar ettiği, asıl dava davacısının ortaklık süreci boyunca davalıya ödediği bedelin 107.000,00 TL olduğunu, davalıya ödenecek kar olmadığını, bu nedenle davalıya ödenmesi gereken tutarın 229.520,00 TL olduğunun belirtildiği, davalının ise, raporda esas alınan harcama kalemlerinin faturalandırılan ve faturalandırılmayan şeklinde ayrıma tabi tutulmadığı gibi ortaklığa konu harcama yapılıp yapılmadığının da belirlenemediği hususlarında rapora itiraz edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece itiraza uğrayan rapor esas alınarak karar verilmiş ise de bozma ilamında belirtilen şekilde tasfiyenin TBK'nın 620 nci ve devamı maddelerine göre yapılmadığı anlaşılmıştır.

( ...) Bütün bu açıklamalar ışığında Mahkemece, adi ortaklığın gerçekleştirdiği işe yönelik harcama yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla ortaklığa konu inşaatın ihale evraklarının dosyaya getirilerek asıl dava davacısı tarafından dosyaya sunulan harcama kalemleri ile karşılaştırılıp adi ortaklık kapsamında yürütülen inşaat yapım işi kapsamındaki harcamaların denetime elverişli şekilde tespit edilmek suretiyle uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekmektedir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığından tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 642 ve devamı maddelerindeki tasfiye hükümleri gereğince gerçekleştirilen tasfiye işlemleri sonucunda düzenlenen rapor esas alınarak; asıl davanın kabulü ile taraflar arasında 25.08.2008 tarihli sözleşme ile kurulan adi ortaklığın feshine, dava konusu 148 Ada 6 Parsel sayılı taşınmazda zemin kat 34 No'lu bağımsız bölümün davalı ... adına kayıtlı ½ payın iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, Mahkeme kararı kesinleştiğinde adına bloke ettirilen 229.520,00 TL'nin davalı ...'a ödenmesine, birleşen dava hakkında verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.

V. TEMYİZ

Dairenin 08.02.2024 tarihli ve 2023/2612 E., 2024/528 K. sayılı kararıyla, bozma gerekleri yerine getirilmek suretiyle alınan denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılarak karar verildiği ve ayrıca bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, ancak birleşen davada verilen kararın kesinleştiği belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen, birleşen dava yönünden yargılama giderlerine ilişkin yeniden hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçeyle kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı- birleşen davacı vekili; delillerin değerlendirilmediğini, adi ortaklık hükümlerine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora itirazlarının incelenmediğini, masraf listesindeki birçok kalemin işe ilişkin olduğunun ispat edilmediğini, bunların tasfiyeye dahil edilmemesi gerektiğini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, birleşen davada tespit istemine ilişkindir. istemine ilişkindir.

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, bozma ilamı doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığının ve bozma ilamıyla kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerektiğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı birleşen davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı bakiye karar düzeltme harcı ile para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.