"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
SAYISI : 2023/2 E., 2023/2 K.
Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; taraf şirketlerin kurduğu adi ortaklıkların üstlendikleri işleri tamamlayıp idareye teslim ettiklerini, projelerin ihale makamı tarafından kesin kabul, kesin hesap ve kesin ödeme gibi işlemlerinin yapılmamış olması nedeniyle ortaklar arasında çıkan uyuşmazlık neticesinde ortakların aralarındaki adi ortaklık ilişkisini tasfiye etmeye karar verdiklerini ve bu çerçevede hisselerin davacıya devrini, devrin şartlarını, ödeme takvimini, uyuşmazlık çözüm yöntemini de ihtiva eden sözleşmeler yaptıklarını, sözleşmelerde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların esasına Türk hukukunun tatbik edileceğine ilişkin hukuk seçimi kaydı ve uyuşmazlık çözüm usulü olarak tahkime gidileceğine ilişkin tahkim kaydı bulunduğunu, tarafların hakem sayısını 3 olarak belirlediklerini, taraflar arasındaki akdi ilişkide sorunlar yaşanmaya başlandığı aşamada davalının teminat bonolarının kendisine teslim edilmesini talep ettiğini, davacı tarafından 21.12.2017 keşide tarihli 436.660 Euro tutarlı ve 21.12.2017 keşide tarihli 263.340 Euro tutarlı bonoların kambiyo vasfını taşımadıklarının, bu itibarla açık sözleşme hükümlerine göre ödeme tarihlerinin 31.12.2024 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesi talepli dava açıldığını ancak davalının tahkim ilk itirazı ileri sürmesi üzerine, davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinde olup kesinleşmediğini, taraflar arasındaki tahkim şartında uyuşmazlığın 3 hakemle çözülmesi kararlaştırıldığı halde, davalının sözleşmelerde yer alan tahkim şartına istinaden 23.03.2022 tarihinde tahkim talebinde bulunduğunu, neticesinde tek hakem tarafından verilen kararın 06.03.2023 tarihinde taraflara tebliğ edildiğini, yargılama kapsamında taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ile tarafların üstlendikleri edimler, temerrüte ilişkin konular ve tarafların birlikte hissedarı oldukları sermaye şirketinin hisse devirlerine ilişkin hususların incelendiğini, davacı şirketin sözleşmede yer alan taksitlerin ödenmesini temin etmek amacıyla yediemine, sonrasında ise yediemin tarafından davalıya teslim edilen emre yazılı bonoların teminat vasfı olup olmadığının hakem tarafından tetkik edilerek bu konuda bir karar verilmesini talep ettiğini, ancak hakemin bu konudaki argümanlarına ilişkin ayrıntılı hiçbir değerlendirmede bulunmadığı gibi, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemelerinin içtihatlarına başvurmadan sadece taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine atıfta bulunarak senetlerin teminat senedi olmadığını herhangi bir gerekçe göstermeden kısaca belirttiğini, hakem ve hakem kurulunun istemin tamamı hakkında karar vermesine ilişkin emredici kuralı ihlal ettiğini, bu nedenle kararın iptali gerektiğini, halen davalı elinde bulunan bonoların kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra emrine konu edilebilme riski olduğundan hakem kararının kesinleşmesi ve tenfizi kabil hale gelmesinin ardından davacının senetlerde yazan meblağı mükerrer şekilde ödemek zorunda kalabileceğini, tahkim yargılaması esnasında ileri sürdüğü iddiaların müzakere edilmeden ve etraflıca değerlendirilmeden gerekçesiz bir şekilde göz ardı edilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu, ayrıca bu durumun Anayasa'nın özel teşebbüslerin korunmasına ilişkin hükmünü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ve dolayısıyla kamu düzeninin ihlali durumunu ortaya çıkaracağını ileri sürerek; milletlerarası tahkim yargılaması neticesinde verilen 06.03.2023 tarihli usule, kanuna ve kamu düzenine aykırı hakem kararının icrasının durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Merkezinin kuralları uyarınca ve tarafların da talebi ile tarafların tahkim başvurularının tek dosya altında birleştirildiğini, her iki yanın da tahkime başvurmuş olduğunu, tek hakem mahkemesince yargılama yapıldığını, tarafların kendi yargılama giderlerini ödemesi gerektiğini, yargılama masraflarını ödemeyen davacı tarafça, davasındaki talepleri hakkında karar verilmediği iddiası ile hakem kararının iptalini talep etmekteyse de karar metinde açıkça görüleceği üzere davalı adına açılan davanın ne gerekçe ile kabul edildiği belirtildiği gibi davacının davasının ne gerekçe ile red edildiğinin de izah edildiğini, davacı/borçlunun kambiyo senetleri hakkındaki ileri sürdüğü iddialarının hakem yargısında tartışılmış olup, bu davada yeniden tartışma konusu yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca davacı yanın iddialarının aksine, dava konusu yapılmaya çalışılan kambiyo senedi hakkında; davacının bu senedin teminat senedi olduğu, vadesinin dolmadığı ve sebebe bağlı olması nedeni ile kambiyo senetlerinin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu edilemeyeceği iddialarının tamamının tahkim yargısından önce reddedildiğini, davacının iddia ettiği üzere taleplerinin değerlendirilmemesi ya da gerekçesiz inkar edilmesinin söz konusu olmadığını, hakem kararının gerekçelendirildiğini, davacının iddiasının aksine hakem tarafından yargılama boyunca taraflara eşit davranıldığını, bu kapsamda; davacının da talebi ile belirlenen usul kuralları uyarınca davalı adına dava dilekçesi sunulduğunu, davacı vekilince ise davalının davasına cevap ve davacı için dava dilekçesi sunulmasını takiben davalı tarafından sadece davacının davasına cevabı içeren dilekçe sunulduğunu, kısaca tarafların her iki dava için birer dava ve cevap dilekçesi hakkı olduğunu, bununla birlikte taraflarca gerek duruşma öncesi konferansında gerekse duruşma esnasında bir ek talep/savunma ya da dilekçe verilmesinin gündeme getirilmediğini, davacının mükerrer tahsilat riski ihtimali uyarınca hakem kararının iptalinin gerektiğini iddia etmesinin de hukuken muteber olmadığını, hakem kararında kamu düzenine, Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hakem kararının incelenmesinde tarafların da talebi ile tahkim başvurularının tek dosya altında birleştirildiği, davalı-davacı konumunda bulunan davacı şirketin cevap dilekçesinde "Comsa'nın iddialarına karşı talep ve karşı taleplerimiz" başlığı altında "sözleşmelerin gözden geçirilmesi ve uyarlanması konusunda talep ve karşı talepler" başlığı ile iddiaları ve savunmalarının açıklandığı, tahkim yargılama süreci, davalının ayrıca cevap dilekçesi sunma talebi veya bu yönde yapılmış itirazının olmadığı gibi, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15 inci maddesinin (f) bendi uyarınca; iddia edilen hususun kararın esasına etkili olması koşulunun somut olay yönünden gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, davacının tüm talepleri hakkında tek hakem tarafından karar verilmiş olmakla bu iptal sebebinin de yerinde olmadığı, tahkim ilk itirazı esasa ilişkin bir itiraz olmadığından tahkim itirazı ile red edilmiş olan menfi tespit davasının kesinleşmesinin senetlerin kambiyo senedi mi yoksa teminat senedi mi olduğu hususunu etkilemesi sözkonusu olamayacağına göre bu yöne ilişkin iptal sebeplerinin de yerinde görülmediği, hakem kararının kamu düzenine aykırı olup olmadığının denetlenmesinin, esasa ilişkin hakemlerin doğru karar verip vermediğinin denetlenmesi anlamına gelmeyeceği, kamu düzenine aykırılık tespit edilmediği, tahkim şartının geçerli olduğu, hakemin tüm talepler hakkında karar verdiği, böylece tek hakem kararının iptalini gerektiren bir yön bulunmadığı, kararın icrasının bu davanın açılması ile kendiliğinden durduğu gerekçesiyle; davanın reddine, tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; tahkim yargılamasında tarafların eşitliği ilkesi gözetilmeden yargılamanın tamamlandığını, tarafların beyan ve savunma haklarını eşit şekilde kullanamadıklarını, bu hakkın ve ilkenin ihlali sonuca etkili olmasa dahi hakem kararlarının iptalini gerektirecek nitelikte olduğunu, hakem tarafından senetlerin niteliğine ilişkin gerekçede herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, hem hakem kararına hem de iptal talebini reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararına bakıldığında bonoların niteliğinin tartışıldığı iddia edilen bölümlerin hiç birisinde Türk hukuku bakımından teminat senedinde aranan şartlara değinilmediğini, bonoların kambiyo senedi vasıflarının devam ettiğinin gerekçelendirilemediğini, hakem kararının kesinleşmesi ve icraya kabil hale gelmesinin ardından anılan bonolara ilişkin, etraflı bir müzakere ve değerlendirmede bulunulmaması ve bu konuda herhangi bir karar verilmemesi nedeniyle davacının bonolarda yazan meblağı mükerrer şekilde ödemek zorunda kalabileceğini, bu durumda aktiflerinde gerçekleşecek azalma bir yana, mükerrer yapılacak ödemenin istirdatı için yapılacak masrafların da pasiflerini artıracağını, bu nedenle temel bir hak olan mülkiyet hakkının ve dolayısıyla kamu düzeninin ihlal edileceğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kamu düzeni bakımından bilirkişi incelemesi de yaptırmaksızın eksik inceleme ile karar verdiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Tahkim dosyasının incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere taraflara tahkim yargılaması süresince eşit olarak iddia, savunma ve itirazlarını ileri sürme imkanı tanındığı, istemin tamamı hakkında karar verilmiş olduğu, yargılamanın yasada öngörülen usul kurallarına uygun olarak yürütüldüğü, kamu düzenine aykırılığın söz konusu olmadığı, uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve yorumunun hakeme ait olduğu, iptal davasında hakem kararının yerinde olup olmadığı veya hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.