"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/1111 E., 2023/1071 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dosyanın görevsizlik kararını veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma talebinin kararın niteliği itibariyle reddine, temyiz incelemesinin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davaya konu 11.02.2015 tarihli iş akdi gereği ... Ltd. Şti. üzerinden 10.02.2015- 30.04.2015 tarihleri arasında yapılacak ihracat sermayesine katılım oranında davalı ile müvekkili arasında kâr ortaklığı kurulduğunu, kâr ortaklığı çerçevesinde 19.000,00 USD'yi nakit olarak davalıya elden verdiğini, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi ödediği parayı da vermediğini, kendisini sürekli oyaladığını, sözleşmenin 3 üncü maddesi uyarınca % 6 kâr payını da eklemek suretiyle alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin davacıdan aldığı 19.000,00 USD tutarındaki ödünç paraya karşılık davacının müvekkilinden yüklü miktarda faizi de içeren senet ya da bono imzalamasını istediğini, kabul etmediğini, bunun üzerine davacının "ihracat kâr ortaklığı" şeklinde bir terim uydurarak, Türk Ceza Kanunu'nun 271 inci maddesindeki düzenlemeyi dolanıp esasında suç olmasına rağmen faiziyle müvekkiline borç para verdiğini belirtir şekilde takibe konu sözleşmeyi düzenlediğini, sözleşme her ne ad altında düzenlenirse düzenlensin ikrazatçılık yapmanın suç olduğunu, kaldı ki sözleşmenin de geçersiz olduğunu, davacının sözleşme üzerinde sonradan değişiklik yaptığını, davacıdan alınan borcun bir kısmının banka kanalıyla bir kısmının elden tanıklar huzurunda ödendiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Davanın açıldığı Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.09.2020 tarihli ve 2019/731 E., 2020/391 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş mahiyetinde olduğu gerekçesiyle; mahkemenin görevsizliğine, dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2021 tarihli ve 2020/877 E., 2021/629 K. sayılı kararıyla; dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu, davacı tarafından dava açılmadan evvel arabulucuya başvurulduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi davacının bu yönde bir iddiasının da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.11.2021 tarihli ve 2021/2409 E., 2021/3036 K. sayılı kararıyla; davanın başlangıçta asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, asliye hukuk mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurunun dava şartı olarak düzenlenmediği, görevsizlik kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderildiği, 14.12.2021 tarihli tensip tutanağı ile arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı vekiline bir haftalık kesin süre verildiği, tensip tutanağının davacı vekiline 21.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ara karar gereği arabuluculuk son tutanağının davacı vekilince 25.12.2020 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğu, eş söyleyişle ara karar tarihinden sonraki bir tarihte sunulduğu, bu durumda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A ve 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesinin ikinci bendinin son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılamayacağından, dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.07.2023 tarihli ve 2022/7202 E., 2023/2172 K. sayılı ilamıyla; uyuşmazlığın taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı, tarafların tacir olduğuna dair bir bilgiye dosya içerisinde rastlanmadığı, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin 6102 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulmadığı, İlk Derece Mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtayın kesin kararı üzerine gereğinin takdir ve ifası için dava dosyasının görevsizlik kararı veren Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; bozma ilamının taraflara tebliği ile yeni duruşma gününün belirlenip yargılama yapılarak tahkikata geçilmesi, bozma ilamına karşı tarafların diyeceklerinin sorulması, uyma/uymama konusunda karar verilmesi ve bundan sonra esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, duruşma açılmaksızın dosya üzerinden hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığını, Yargıtay ilamı bozma hükmü içermesine rağmen "Yargıtay'ın kesin kararı üzerine" gerekçesiyle dosya üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın sonunda kesin hüküm olduğu belirtilmiş ise de bunun hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklıktan kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 20, 27 ve 372 vd. maddeleri.
2. 270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36 ncı maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 372 vd. Maddeleri uyarınca, Yargıtayın bozma ilamı ve akabinde duruşma günü mahkeme yazı işleri müdürü tarafından taraflara tebliğ edilip, taraflar dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verilir.
2. Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. İlk derece mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen Dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
3. Dairemizin 17.07.2023 tarihli 2022/7202 E., 2023/2172 K. sayılı bozma ilamı ile uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
4. İlk Derece Mahkemesince; bozma ilamı doğrultusunda dava dosyasının görevsizlik kararı veren asliye hukuk mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş ise de, kamu düzenini ilgilendiren hususa ilişkin olduğundan kararın kesin olduğu kabul edilmeyerek temyiz incelemesi yapılmıştır.
5. Dairemizin bozma ilamı üzerine, bozma ilamının taraflara tebliğ edilip tarafların duruşmada dinlenildikten sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi durumunda görevsizlik kararı verilmesi, Mahkeme kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda direnme kararının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekirken, 6100 sayılı Kanun'da belirtilen usul işlemleri yerine getirilmeksizin tarafların hukuki dinlenilme ve savunma hakkına aykırı olacak şekilde kesin olarak dosya üzerinden dosyanın görevsizlik kararı veren Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.