Logo

3. Hukuk Dairesi2024/288 E. 2024/3616 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre davalıya ait işyerinin davacıya, davacıya ait yazlığın satılıp yerine alınan yeni bir yazlığın da davalıya devredilmesi konusunda yaşanan uyuşmazlık nedeniyle davacının işyeri veya bedelinin tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ödenen yazlık bedelinin dava tarihindeki alım gücünün bozma kararına uygun olarak hesaplandığı, davacının diğer taleplerinin bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleştiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/102 E., 2023/599 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının müvekkilinin kız kardeşi olduğunu, yaptıkları anlaşmada davalıya ait işyerinin müvekkiline verilmesi, müvekkiline ait yazlığın satılarak deniz gören bir yazlık alımı yapılarak davalıya teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, anlaşma gereğince müvekkiline ait yazlığını satıp üzerine bedel ekleyerek aldığı yazlığı davalıya teslim edip taahhüdünü yerine getirdiğini, karşı edimin yerine getirilmesi amacıyla ilgili kurumlara gidildiğinde taşınmazın sit alanında bulunması nedeniyle kat mülkiyetine geçişinin yapılamadığının öğrenildiğini, bu nedenle tapudaki devrin sorunlar çözüldükten sonra yapılacağı hususunda anlaşıldığını, işyerini 10 yıl süre ile fiillen, 10 yıl süre ile de kiraya vererek malik sıfatı ile kullandığını, satmak istediği zaman davalı tarafından tapunun devri için gerekli işlemlerin yapılmadığını ve temel ilişkinin inkar edildiğini ileri sürerek; davaya konu işyerinin tapusunun iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde işyerinin rayiç değerinin tespiti ile bu bedelin davalıdan tahsilini, bu da olmadığı takdirde kendisi tarafından davalıya teslim edilen yazlığın tapusunun iptali ile adına tescilini, ya da davalının isteği halinde yazlığın rayiç bedelinin tespiti ile bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 22.05.2014 tarihli dava dilekçesine ek olarak sunduğu dilekçede ise, davalı adına tescil edilen yazlığın değerinin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi olan 18.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; zamanaşımının dolduğunu, yazlığın 29.04.1991 tarihinde müvekkili tarafından satın alındığını ve işyerine ihtiyacı olması nedeniyle kardeşi olan davacının kullanmasına müsaade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.09.2015 tarihli ve 2014/376 E., 2015/965 K. sayılı kararıyla; davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 29.03.2018 tarihli ve 2016/11473 E. 2018/3811 K. sayılı ilamıyla; "...Somut olayda, Mahkeme kararının gerekçesinde, dinlenen bir kısım taraf tanıklarından yazlığın davacı tarafından satın alındığı hususunda olumlu kanaat oluştuğu da belirtilerek davanın zamanaşımına uğradığına ilişkin olarak oluşturulan gerekçenin hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması kuralına aykırı olduğu..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozma ilamına uyan Mahkemenin 16.01.2020 tarihli ve 2018/447 E., 2020/12 K. sayılı kararıyla; davacının satış iddiasını tanık beyanları ile ispat ettiği davalının adına alınan taşınmazın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca belirlenen değerinin davacıya ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 6.430,04 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 20.09.2021 tarihli ve 2020/6836 E. 2021/8631 K. sayılı ilamla; davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, davacının dava konusu taşınmaz için ödediği bedel olarak 29.04.1991 tarihinde tapuda bildirilen 4.000.000,00 TL’lik satış bedelinin değerlendirmeye esas alınması doğru ise de; bu bedelin denkleştirici adalet sistemine göre dava tarihindeki güncellenmiş değerinin tespiti yönünden alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, 16.10.2019 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde, hesaplamada sadece enflasyon, altın, USD ve asgari ücretin değerlendirmeye alındığı, buna göre Mahkemece; Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre davacının ödediği satış bedelinin, "ifanın imkansız hale geldiği dava tarihinde" ulaştığı alım gücünün enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs. gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınarak uzman bilirkişi vasıtasıyla hesaplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında davalıya alınan taşınmaz için ödenen bedele yönelik bir beyan ve anlaşma olmadığı, ancak davalı adına kayıtlı taşınmazın davacı tarafından bedeli ödenmek sureti ile üçüncü kişi Hasan'dan satın alınmasına ilişkin resmi senette satış bedelinin 4.000.000,00 ETL olarak belirtildiği, davacı tarafından senetteki miktara ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, ödenen 4.000.000,00 ETL'nin denkleştirici adalet kuralı gereğince dava tarihinde ulaşacağı alım gücünün bozma ilamı sonrasında alınan raporla belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 7.732,88 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen davalının işyerini devretmediğini, taşınmaz satışlarında harca esas bedel ile gerçek değer arasında fark olduğunun dikkate alınmadığını, taşınmazın değerinin 65.184,39 TL olarak belirlendiğini, ancak bu bedele hükmedilebileceğini, denkleştirici adalete göre belirlenen miktarın yetersiz kaldığını, ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki anlaşmaya göre taşınmaz devri yapılmamasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bozma ilamında belirtilen ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınarak bedelin belirlendiği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.