Logo

3. Hukuk Dairesi2024/427 E. 2024/1833 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici taşınmaz satış sözleşmesine dayalı alacak davasında, davalıya yemin teklifinin tebliğinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yemin davetiyesinin tebliğ edildiği iddia edilen komşunun isminin tebliğ mazbatasında yer almaması nedeniyle tebligat işleminin usulsüz olduğu ve davalının yemine davet edildiğinden bahsedilemeyeceği gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı asıl tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, davalının annesi olan dava dışı ...'nın tüm işlerini yürüttüğünü, dava dışı ...'nın davaya konu taşınmazdaki hisselerinin davacıya satışı hususunda davalı ile anlaşmaya vardığını, anlaşma uyarınca davacının taşınmaz satış bedeli olarak davalıya 55.000,00 TL ödediğini, bu hususta davalının aynı tarihte 07.02.2003 tarihli belgeyi imzalayıp davacıya verdiğini, davalının Mahkeme huzurunda verdiği beyanında imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, işbu anlaşmaya istinaden davalının annesi ... tarafından taşınmazın satışını gerçekleştirmek üzere noterde düzenlenen özel vekaletname ile davalının vekil tayin edildiğini, vekaletname ile tapuda ferağ vermeye, satış bedelini almaya yetkili kılındığını, taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle satış sürecinin geciktiğini, davacının 12.08.2004 tarihinde aynı taşınmazda hissedar olan 3. kişiye annesinin hissesini satıp devir ve ferağını yaptığını ancak davalının annesi tarafından aleyhine tapu iptal ve tescil istemiyle açılan davada taşınmazın dava dışı 3. kişi adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davalının sebepsiz zenginleştiğini, zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 06.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 142.025,07 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı asıl; iddiaya konu 07.02.2003 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak belgenin dava konusu ile bir ilgisinin bulunmadığını, dosyaya sunduğu 10.11.2006 tarihli protokol uyarınca birbirlerini ibra edip, karşılıklı olarak açtıkları veya açacakları tüm davalardan feragat edeceklerini taahhüt ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.07.2015 tarihli ve 2014/51 E., 2015/352 K. sayılı kararıyla; davacının eldeki davayı açarken davalının imzası bulunan "...'tan elden 55.000.000.000 (elli beş milyar TL) aldım." ifadelerinin yazılı olduğu 07.02.2003 tarihli belgeye dayandığı, söz konusu paranın davalıya verildiği gün, davalının annesi dava dışı ... tarafından da hissedarı olduğu taşınmazdaki diğer hissedarların paylarının tapuda devralındığı, ardından 17.02.2003 tarihli noterde düzenleme şeklindeki vekaletname ile davacının vekil tayin edildiği, işbu vekaletnameye istinaden davacının vekalete konu taşınmazı dava dışı üçüncü kişiye satıp tapuda devrettiği, olayların kronolojik akışı dikkate alındığında, davacı tarafından 55.000,00 TL'nin taşınmazdaki diğer hissedarların paylarının davacı adına satın alınması için davalıya verildiğinin anlaşıldığı, ancak açılan tapu iptal ve tescil davasında taşınmaz tapusunun iptal edilerek davalının annesi ...'nın adına kayıt ve tesciline karar verildiği, böylece davacının ödediği 55.000,00 TL karşılığında davalının sebepsiz zenginleştiği, davalının aksini ispat edemediği, 55.000,00 TL'ye ödeme tarihinden dava tarihine kadar işleyecek faiz bedelinin 87.025,07 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 55.000,00 TL asıl alacak ile 87.025,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.025,07 TL'nin asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davalı taraf temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 08.05.2017 tarihli ve 2015/17594 E. - 2017/6660 K. sayılı ilamla; "...Mahkemece her ne kadar;ispat yükü yanlış yorumlanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı tarafça davaya konu edilen 07.02.2003 tarihli belgenin davacı ile aralarındaki başka bir ilişki için tanzim edildiği belirtilmekle somut olayda vasıflı ikrarın bulunduğu ve ispat yükünün de davacı tarafta olduğu kuşkusuzdur.

Davacının davasına dayanak yaptığı 07.02.2003 tarihli ''belgedir'' başlıklı belge ise nitelik itibariyle yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu durumda ise davacı iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilecektir. Dosyanın incelenmesinde ise, davacı vekili 20.06.2014 tarihli celsedeki beyanında tanıklarının dinlenmesi yönündeki talebinden vazgeçmiş olmakla, davacının artık tanık dinletemeyeceği de sabittir.

Ancak, davanın HUMK döneminde açıldığı ve davacının dilekçesinde ''sair deliller '' demek suretiyle yemin deliline de dayandığı anlaşıldığından, davacıya, iddiasını ispat için, karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden ispat yükü yanlış yorumlanmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 20.03.2019 tarihli ve 2018/230 E., 2019/81 K. sayılı kararıyla; davacının davalıya yemin teklifinde bulunduğu, yemin metni ile davetiyenin davalıya tebliğ edildiği, davalı her ne kadar tebligatın usulüne uygun yapılmadığını beyan etmiş ise de, 19.03.2019 tarihli beyan dilekçesinden anlaşılacağı üzere, yapılan tebligattan ve yemin metninden haberdar olduğu, dolayısıyla davalının yemin metninde geçen "...'dan elden 55 milyar TL aldım" yazılı belgedeki 55 milyar TL' nin annesi ...'ya ait hissenin davacıya satış bedeline karşılık verildiği, ... tarafından davacıya verilen vekaletnamedeki satış yetkisinin de bu satışa dayalı olarak verildiği hususlarını ikrar etmiş sayılacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 55.000,00 TL asıl alacak ile 87.025,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.025,07 TL'nin asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

2. Dairece verilen 10.12.2019 tarihli ve 2019/3383 E., 2019/9902 K. sayılı ilamla; "...somut olayda; Mahkemece bozma sonrası davacı tarafın yemin metninin dosyaya ibrazı sağlandıktan sonra ihtaratlı yemin tebligatı davalı asilin mernis adresine (muhtara) tebliğ edilmiş, duruşma günü olarak tayin edilen 31.10.2018 tarihinde ise taraflar duruşmaya gelmediği için dava dosyası işlemden kaldırılmış, bilahare davacı vekilinin talebi üzerine dosya yenilenmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.

Davalı taraf, yeminin tarafına usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğine ilişkin 19.03.2019 tarihli beyan dilekçesini dosyaya ibraz etmiş yine 20.03.2019 tarihli duruşmaya katılarak usulüne uygun bir yemin teklifi olmadığını belirterek sunmuş olduğu dilekçenin incelemeye alınmasını talep etmiş, mahkemece de yemin hususu ve neticesi davalı tarafa hatırlatılmadan, araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle iken, Mahkemece yapılacak iş, öncelikle HMK'nun 228 inci maddesine göre yemine davet yapılarak, yemine konu maddi vakıalar hatırlatılıp buna ilişkin yemin beyanı bizzat davalı açıklaması olarak tutanağa geçirilmesinden ibaret olmalıdır. Ancak Mahkemece bu hususlara riayet edilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın sunduğu yemin metninin davalı asile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 228 inci maddesindeki şerhi içerir şekilde davetiye ile gönderildiği ve davalıya tebliğ edildiği, davalının yeminin edası için belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadığı, bu nedenle davalının yemin metninde geçen "...'dan elden 55 milyar TL aldım" yazılı belgedeki 55 milyar TL'nin annesi ...'ya ait hissenin davacıya satış bedeline karşılık verildiği, ... tarafından davacıya verilen vekaletnamedeki satış yetkisinin de bu satışa dayalı olarak verildiği hususlarını ikrar etmiş sayılacağı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 55.000,00 TL asıl alacak ve 87,025,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.025,07 TL'nin dava tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 30.05.2023 tarihli ve 2022/7469 E. 2023/1682 K. sayılı kararıyla, hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı asıl; yemin davetiyesine ait tebliğ evrakında imzadan imtina eden komşu adının yazılı olmadığını, kendisine tebligat yapılmamasına rağmen yokluğunda karar verildiğini, tebligatın usulüne uygun olmadığını, tebligatta ismi yazan dağıtıcıyı tanıyan olmadığını, kapıya haber kağıdı yapıştırılmadığını, komşuya haber verilmediğini, adresten taşınmasına rağmen sonraki tebliğin aynı adrese yapıldığını, davacının iddiasını ispat edemediğini, yemin metninin açık olmadığını, ibranamenin değerlendirilmediğini, işlemiş faiz alacağına hükmedilemeyeceğini, nitekim dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünden bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, eski hale getirme talebinin reddine dair kararın tebliği gerektiğini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ( 7201 sayılı Kanun) 21 ve 23 üncü maddeleri,

2. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin (Yönetmelik) 30, 31 ve 35 inci maddeleri,

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun " Yemine davet " başlıklı 228 inci maddesi,

4. Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 tarihli ve 2018/671 E., 2021/186 K. ve 29.06.2022 tarihli 2019/630 E., 2022/1087 K. sayılı ilamları.

3. Değerlendirme

1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesinde verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Ayrıca Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.

2. 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrası ile Yönetmeliğin 30 ve 31 inci maddelerinin birinci fıkraları uyarınca tebligat yapılacak adreste muhatap veya muhatap yerine tebligat yapılacak kimse bulunmuyorsa tebliğ memuru, evrakı o yerin muhtar, ihtiyar heyeti veya meclis üyelerinden birine yahut kolluk amir veya memuruna imza karşılığı teslim edilir. Muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri, kolluk amir veya memurları yukarıda belirtilen çerçevede kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdur. Tebliğ memuru, tebliğ evrakını sayılan kişilerden birine verdikten sonra Yönetmelik Ek-1’de yer alan (2) nolu örneğe uygun olarak düzenleyeceği ihbarnameyi tebliğ evrakında belirtilen adresin kapısına yapıştırır. Bu aşamadan sonra, tebliğ memuru ayrıca durumu muhataba haber vermeleri için en yakın komşuya, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. Memurun bu işlemleri yaptığını ve kime bildirdiğini tebliğ mazbatasında da belirtmesi gerekir. 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi (2) numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.

3. Kanun ve Yönetmelikte belirtilmiş olan bu sıra yani önce adrese gidilip muhatabın adreste oturduğunu ancak o anda kimsenin bulunmadığını tespit, ardından yetkili resmî kişiye tebliğ evrakının bırakılması, sonra tebligat adresine (2) nolu ihbarnamenin yapıştırılması, durumun yine Kanun ve Yönetmelikte belirtilen kimselere haber verilmesi ve tüm bu işlemlerin tutanağa yazılarak imzalanması, gerekiyorsa ilgili kişilerin imzalarını alması, alamıyorsa bunun sebebini belirtmesi şarttır. Aksi hâlde tebligat usulsüz olacaktır

4. Somut uyuşmazlıkta; davacı, davaya konu taşınmazın harici sözleşme ile davalı tarafından kendisine satıldığı, taşınmaz satış bedeli olarak davalıya 55.000,00 TL ödediği, taşınmaz malikinden aldığı vekaletnameye istinaden, işbu taşınmazı üçüncü kişiye sattığı, ancak taşınmaz maliki tarafından tapu iptal ve tescil istemiyle açılan davanın sonucunda üçüncü kişi adına olan tapu kaydının iptal edildiği, zarara uğradığı iddiasıyla, tazminat istemiyle açmış olduğu eldeki davada; bozmaya uyan Mahkemece, gelinen aşamada, ödeme iddiasının ispatı zımnında davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış olup, kendisine yemin teklif edilen davalı tarafa yemin için davetiye çıkarıldığı, yemin davetiyesinde, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağının yazılı olduğu, yemin davetiyesinin tebliğine dair tebligat parçasında "Gösterilen adres kapalı olup muhattap bulunamadı komşusu Ali Ateş soruldu. Muhattabın işe çarşıya gittiğini imzadan imtina ederek sözlü beyan etti. Tebliğ evrakı 7201 tebligat kanunu 21 mad. Gereğince mahalle muhtarına tebliğ edilip 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı. Komşusu......haber verildi." ifadesinin yer aldığı ancak haber verilen komşunun adının yer almadığı görülmüştür.

5. Tebligatın belgelendirme özelliği ve 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasının sıkı şekil şartlarına bağlanması karşısında “…tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir…” koşulunun gerçekleşmesi için haber bırakılan komşu, kapıcı veya yöneticinin kim olduğunun ve adının tebliğ memuru tarafından tutanağa yazılıp imzalanması gerekmektedir. Yemin davetiyesine dair tebligat parçasında, haber verilen en yakın komşu, kapıcı veya yöneticinin adı ve kim olduğu belirtilmediğinden yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.

6. Hal böyle olunca, kararın açıklanan bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile anlaşıldığından; davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

7. Bozma sebebine göre, davalının sair düzeltme sebeplerinin incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 30.05.2023 tarihli ve 2022/7469 E. 2023/1682 K. sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçeler ile BOZULMASINA,

2. Bozma sebebine göre, davalının sair düzeltme sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.