Logo

3. Hukuk Dairesi2024/539 E. 2025/566 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aşırı yararlanma (gabin) ve sözleşme öncesi sorumluluk hukuksal nedenlerine dayalı alacak isteminde hak düşürücü süre ve davalının sözleşme öncesi kusurunun ispatı hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, iradelerinin sakatlandığını öğrenmelerinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davalının sözleşme öncesi kusurunun ispatlanamaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1541 E., 2023/1993 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/683 E., 2022/113 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkillerinin hissedar olduğu Isparta İli, ... İlçesi, 34 ada 248 parsel sayılı (sonradan 2867 ada, 1 ve 4 numaralı parsel olmuştur) taşınmazdaki hisselerinin imar planında yeşil saha içinde kaldığı ve kamulaştırılacağından bahisle aldatma kastı ile ikametgahlarına belediyenin resmi aracıyla defalarca gelindiğini, davacıların hisselerinin piyasa değerinin %1'ine tekabül etmeyen bir miktarda ....'a 2.500,00 TL, ...'ye 4.000,00 TL ödenmek suretiyle davalı tarafından satın alındığını, müvekkillerinin yaşlılığı, düşüncesizliği ve deneyimsizliğinden faydalanmak suretiyle satışın sağlandığını, edimler arasındaki orantısızlık nedeniyle zararlarının giderilmesini, edimler arası orantısızlığın giderilmesi taleplerinin kabul olmaması halinde davalının sözleşme öncesi görüşmelerinde kusuru bulunduğundan culpa in contrehendo sorumluluğu gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.500,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30.07.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini ... için 192.510,20 TL, ... için 268.188,75 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacıların düşüncesizlik veya deneyimsizlik gibi bir durumlarının olmadığını, davacıların ilk görüşmeden itibaren taşınmazın imar durumu, değeri ile ilgili bilgi sahibi olduklarını, taşınmaza inşaat yapılmasının mümkün olmayacağını öğrendikleri için taşınmazdaki hisselerini sattıklarını, taşınmaz hisselerinin gerçek değeri üzerinden satın alındığını, gabinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli kararıyla; davacı ...'nin Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu 12.04.216 tarihli şikayet dilekçesinde; vekalet verdiği tarihten 2 ay sonra tapunun Belediyeye değil şikayet ettikleri şahıslara verildiğini öğrendiklerini, avukat ... ile konuştuklarını ve yardımcı olmasını rica ettiklerini, fakat bu avukatın kendilerini oyaladıklarını beyan ettiği, davacıların 15.07.2013 ve 29.03.2013 tarihlerinde satış için dava dışı kişiye vekalet verdikleri, satışın 13.09.2013 tarihinde yapıldığı, şikayet dilekçesinde bahsedilen avukat ...'ya davacılar tarafından verilen vekaletin ise 24.02.2014 tarihli olduğu, davanın 30.06.2016 tarihinde açıldığı, dosya kapsamına sureti alınan şikayet dilekçesindeki beyana göre davacıların aldatıldıklarını en geç 15.09.2013 tarihinde öğrendikleri, davanın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşümü süresi geçtikten sonra 30.06.2016 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2021 tarihli kararıyla; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28/2 maddesi kapsamında hak düşürücü süre içerisinde dava açılması zorunlu olmayıp, aynı süre içinde karşı tarafa bildirimde bulunmasının yeterli olduğu, Mahkemece davacıların davadan önce davalıya hak düşürücü süre içerisinde bildirimde bulunulup bulunmadıkları hususundaki tüm delilleri, ceza dosyasındaki deliller ve beyanlar nazara alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği, davacının terditli talepte buluduğu, Mahkemece terditli talep hakkında herhangi inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların 15.07.2013 ve 29.03.2013 tarihlerinde satış için dava dışı kişiye vekalet verdikleri, satışın 13.09.2013 tarihinde yapıldığı, sözde aldatıldıklarını 15.09.2013 tarihinde öğrendikleri, davanın 30.06.2016 tarihinde açıldığı, öğrenme tarihi ile dava tarihinde geçen süre içerisinde davalı taraftan bir talepte bulunulmadığı, ihtarname gönderilmediği, defi olarak ileri sürülmediği, davanın açıldığı tarih itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ilk talebin hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiği, davacının terditli talebi olan sözleşme öncesi sorumluluğa dayalı talebinin sözleşme öncesi görüşmelere ilişkin olmayıp, gabin iddiası olduğu, bu iddianın birinci talep değerlendirildiğinde incelendiğini ve kabul edilmediğini, bir an için terditli talebin dayanağı olan vakıanın ilk talebin dayanağı olan vakıadan farklı olduğu kabul edilse bile davalının, davacı ile sözleşme öncesi görüşmeleri yapan kişi olmadığı, bu sorumluluğun ancak sözleşme öncesi görüşmeleri yapan kişi veya kişilere karşı ileri sürülebileceği, davacılar ile sözleşme öncesi görüşmeler yapan kişi olan ....'nin davalı ile işbirliği içinde olduğuna veya davalı adına hareket ettiğine dair dosyaya bir delil sunulamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; davanın süresi içerisinde açıldığını, müvekkillerin Savcılığa vermiş oldukları suç duyurusunda gabin durumunun varlığından bahsetmediklerini, müvekkillerinin taşınmazın Isparta Belediyesine değil davalı şirkete devredildiğini önceden öğrendiklerini, suç duyurusunda düşük bedellerle taşınmazın ellerinden alındığına ilişkin bir beyanlarının bulunmadığını, duruşmada dinlenen tanıkların da taşınmazın değerini daha sonradan öğrendiklerini ifade ettiklerini, davalı tarafça taşınmaz hisseleri Isparta Belediyesine devri yapılıyormuş izlenimi yaratılarak taşınmazın devri konusunda davalı şirket çalışanlarından dava dışı ....'e vekalet verildiğini, dava dışı ...'in ceza yargılamasında alınan beyanında davalı şirketin çalışanı olduğunu beyan ettiğini, alınan bilirkişi raporlarında da taşınmazın gerçek değerinin altında devredildiğinin tespit edildiğini, dava tarihinden önce başka bir avukata verilmiş genel vekaletnamenin dava konusuna ilişkin verildiğinin kabul edilemeyeceğini, gabin sebebine dayalı talepleri yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği düşünülse dahi davanın terditli olarak culpa in contrehendo (sözleşme öncesi kusur) sebebine dayanılarak da açıldığını, Mahkemece bu konuda yanlış değerlendirme yapılarak aracı kişiler ile davalı şirket arasındaki bağın ispat edilemediği tespiti yapıldığını ancak müvekkillerine taşınmazın belediyeye devri ve taşınmazın para etmeyeceği konularında vekalet verdirtilen dava dışı ...'in davalı şirket çalışanı olduğunu ve davalı şirketle fiili ve resmi irtibatı bulunduğunu, müvekkillerin satış işlemi için Isparta Belediyesinin resmi aracı ile notere götürüldüklerini, duruşmada dinlenen tanıkların da bu hususu doğruladıklarını, sözleşme görüşmeleri aşamasında taraflardan birinin diğerine veya onun koruması altında bulunan kişilere, aralarında dürüstlük kuralı gereğince yardımcı kişilerin fiillerinden çıkan güven ilişkisinin ihlali sonucu meydana gelen sorumluluktan da davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, aşırı yararlanma (gabin) veya sözleşme öncesi sorumluluk hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, özellikle davacıların vekalet tarihi olan 24.02.2014 tarihinden önce iradelerinin fesada uğratıldığını öğrendiklerinin anlaşılmasına, buna bağlı olarak 1 yıllık hak düşürücü sürenin gerçekleşmiş olmasına, davalının sözleşme öncesi kusuru bulunduğunun ispat edilememesine göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.