Logo

3. Hukuk Dairesi2024/556 E. 2024/4109 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kiraladığı taşınmazın mevcut elektrik aboneliğinin geçmiş dönem borcundan sorumlu olmadığının tespiti ve yeni abonelik tesis edilmesi istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, dava dilekçesinde geçmiş dönem elektrik borcundan sorumlu olmadığının tespitini talep etmiş ancak sonradan abonelik tesisini de istemesine rağmen, bu husus usulüne uygun bir dava genişletmesi veya ıslah yoluyla yapılmadığı ve taleple bağlılık ilkesi gereği mahkemenin talep edilmeyen konularda hüküm kuramayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin abonelik tesisine ilişkin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2698 E., 2023/1588 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi

SAYISI : 2020/427 E., 2021/592 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kaldırılmasına, yeniden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin Batman İli, Merkez İlçesi, ... Mahallesi .... Cadde No:... adresinde bulunan taşınmazı 25.08.2020 tarihli kira sözleşmesi ile depo olarak kullanmak amacıyla 5 yıl süreliğine kiraladığını, bir sonraki gün mevcut elektrik aboneliğinin adına devredilmesi için davalı şirkete başvurduğunu ancak aboneliğin geçmiş dönem borçlarının ödenmesi gerektiğinden bahisle talebinin reddedildiğini, müvekkilinin geçmiş dönem borçlarından sorumlu olmadığını, kiralamış olduğu taşınmazı amacına uygun kullanabilmesi için 10074823 tesisat numaralı aboneliğe elektrik verilmesi gerektiğini ileri sürerek; müvekkilinin davalı şirkete şimdilik 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitini ve elektriğin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş; 29.12.2020 tarihli celsede ise ayrıca müvekkili adına abonelik tesis edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; mevcut abonelik kapatılmadan başka bir abonelik verilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu aboneliğin ise geçmiş dönem elektrik borcunun bulunduğunu, dava dışı abone ile davacı arasındaki ilişkinin muvazaalı olup söz konusu borçtan her ikisinin de sorumlu olduğunu, davacının iddiasının aksine aboneliğin devri ya da yeni bir abonelik tesisi için müvekkili şirkete bir başvurusunun bulunmadığını, kira sözleşmesinin tarihine bakıldığında hayatın olağan akışı içinde davacının bu tarih itibariyle abonelik devir talebinde bulunması gerektiğini, davacının taşınmazı fiilen hangi tarihten itibaren kullanmaya başladığını ve mevcut abonenin taşınmazı ne zaman terk ettiğini belgelemesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 29.12.2020 tarihli 2. celsede davacı vekilinin; "aynı dava içerisinde abonelik tesisine ilişkin karar verilmesini talep ederiz." şeklinde beyanda bulunduğu, davacı vekilinin işbu beyanı her ne kadar duruşma sırasında vermiş ise de, ön inceleme aşamasına geçilmediğinden ve aynı celsede davalı vekilinin dava dilekçesini henüz tebliğ aldığını belirterek beyanda bulunmak için süre talep ettiği anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 15 inci maddesi ile değişik 141 inci maddesi uyarınca, davacı vekilinin ön inceleme aşamasına geçilmeden ve cevap dilekçesi henüz sunulmadan iddiasını genişletebileceği gözetilerek işbu talep yönünden de değerlendirme yapıldığı; davaya konu elektrik tesisatına ilişkin cari hesap borç dökümünde davalı şirkete olan borç ve gecikme cezası toplamının 203.081,66 TL olarak tespit edildiği ve davacı tarafça bu değer üzerinden yatırılan teminat karşılığında kiralanan taşınmaza ihtiyati tedbir yoluyla elektrik verilmesine karar verildiği, İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında; taşınmazın yaklaşık olarak altı aydır davacı tarafından kullanıldığı, dava dışı mevcut abone ... Kimya Ltd. Şti.nin ise taşınmazı ne zaman terk ettiği hakkında net bir bilgi olmadığı ve dava dışı abone ile davacı arasında herhangi bir bağlantı tespit edilemediğinin bildirildiği, tesisata ait cari hesap borç dökümünde davacıya ait iş yerinin ticarethane olarak tespit edildiği ve dava dilekçesi ekinde sunulan 25.08.2020 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca davaya konu yerin depo olarak kiralandığının anlaşıldığı, kiracı kısmında ...-... Gıda Pazarlama olarak yazıldığı, Gelir İdaresi Başkanlığına yazılan müzekkere cevabında da davacının 03.03.2020 tarihi itibariyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğu ve faaliyetine devam ettiğinin bildirildiği, buna göre dava dışı abone ile davacının ilişkisinin muvazaalı olduğu iddiasının davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacının davalı şirket tarafından düzenlenen 26.08.2020 tarihli tesisat cari hesap borç dökümünde yer alan 203.081,66 TL tutarındaki geçmiş dönem faturalarından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, depo olarak kullanılan dava konusu yere davacı adına elektrik aboneliği tesis edilmek suretiyle taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davanın menfi tespit davası olarak açıldığını, daha sonra abonelik tesisi talebinde de bulunularak davanın genişletildiğini ancak buna muvafakatlarının bulunmadığını, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığını, zira müvekkili tarafından davacıya yöneltilmiş bir alacak talebi bulunmadığını, davacı tarafça dava ıslah edilmediği ve harç tamamlanmadığı halde müvekkilinin toplam borç üzerinden yargılama giderine mahkum edilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu toplam alacak miktarı içinde dava dışı Dicle EDAŞ'ın da alacağının bulunduğunu, davacının mevcut aboneliğin adına devri ya da yeni bir abonelik tesisi için müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, müvekkilinin elektrik tedariki konusunda tekel konumunda olmayıp davacının başka şirketlere de başvurabileceğini, öte yandan Mahkemece hukuki bir olgu olan muvazaa hakkında bilirkişi raporu alınmasının ve raporun hükme gerekçe yapılmasının hatalı olduğunu, muvazaa iddiaları hakkında eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılamanın 29.12.2020 tarihli 2. celsesinde dava dilekçesinin davalı vekiline elden tebliğ edildiği, davalı vekilinin ise cevap dilekçesi sunmak üzere süre talep ettiği, aynı celsede davacı vekilinin müvekkili adına abonelik tesis edilmesine yönelik talepte bulunduğu, henüz cevap dilekçesinin verilmediği ve ön inceleme duruşmasının yapılmadığı aşamada davacı tarafça talebin genişletilmesinde yasal bir engel bulunmadığı gibi, esasen dava dilekçesi içeriğinden de davacının abonelik tesisine yönelik beyanlarının da bulunduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazının yerinde görülmediği; ne var ki davalı şirketin davacının abonelik başvurusuna verdiği 26.08.2020 tarihli yazı cevabında; "...abonelik kullanım yerinin abonelik devir talebi uygun görülmemiştir." denildiği görülmekle, davacının abonelik başvurusunun önceki abonenin borcundan sorumlu olduğu gerekçesiyle reddedilmiş olmadığı gibi, davalı şirketin mevcut abonenin borcunu davacıdan tahsiline yönelik herhangi bir girişimde de bulunmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla menfi tespit talep etmekte hukuki yararı olduğunun davacı tarafça ortaya konulmadığı, bu durumda davacının menfi tespit talebinin hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken, işin esası yönünden hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle; menfi tespit talebinin kabulüne yönelik istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının menfi tespit talebinin 6100 sayılı Kanun'un 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, muarazanın men'i talebinin kabulü ile Çamlıtepe Mah. .... Sok. No:... Merkez/Batman adresinde bulunan ve depo olarak kullanılan dava konusu yere davalı tarafından davacı adına elektrik abonelik tesis edilmesine, sair istinaf itirazlarının ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davanın menfi tespit davası olarak açıldığını, daha sonra abonelik tesisi talebinde de bulunularak davanın genişletildiğini ancak buna muvafakatlarının olmadığını, buna rağmen davacı adına abonelik tesisine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; mevcut elektrik aboneliğinin geçmiş dönem tüketim borcundan sorumlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi,

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 inci maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi uyarınca; hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.

Taleple bağlılık ilkesi, talep edilmeyene karar vermeme, talep edilenden fazlasına karar vermeme ve talep edilenden farklı bir şeye karar vermeme biçimlerinde mahkeme kararının sınırları belirler şekilde karşımıza çıkmaktadır. Mahkemece dava dilekçesine bakılarak tespit edilecek bu sınırlar, talep edilen hukuki sonuçtur.

2. Aynı Kanun'un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendine göre de, dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gerekir.

3. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafça dava dilekçesinde, mevcut elektrik aboneliğinin geçmiş dönem tüketim borcundan sorumlu olunmadığının tespiti ile tesisata elektrik verilmesine devam edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, davacı adına abonelik tesisine ilişkin bir talepte bulunulmamıştır. Abonelik tesisine ilişkin ayrı bir dava açılmadığı gibi, usulüne uygun şekilde yapılmış bir ıslah talebi de mevcut değildir. Davacının 29.12.2020 tarihli talebi iddianın genişletilmesi değil, mevcut davaya talep eklenmesidir. Islah ile talebe yeni talep eklenemez.

4. Bu durumda Mahkemece taleple bağlı kalınarak, menfi tespit istemine ilişkin davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle dava dilekçesinde talep edilmeyen bir husus hakkında da karar verilmesi doğru görülmemiş; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.