Logo

3. Hukuk Dairesi2024/580 E. 2024/942 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine konu alacağı ödememiş olduğunun tespiti istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket yetkilisinin ceza davasındaki, davacının davalı şirkete yaptığı yatırımlara ilişkin ikrarının, hukuk davasında da delil olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2104 E., 2022/2168 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/13 E., 2022/165 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili aleyhine Yozgat 2. İcra Dairesinin 2016/4108 E. sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, müvekkilinin sorumlu olduğu bir borcun olmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden davalının ispata yarar hiçbir sözleşme ve belgesinin bulunmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, kötü niyetli ve dayanaksız takibin iptali ve takip miktarı üzerinden %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili ile davalı şirketin yetkili ortağı ...'ın uzun yıllardır birbirini tanıyan aynı zamanda hemşehri olan kişiler olduğunu, davalı şirketin maden işletme ruhsatının bulunduğunu ancak söz konusu maden ocağını üretim yapacak duruma getirmek için yatırım yapacak maddi güçlerinin olmadığını maden ocağına müvekkilinin yapacağı yatırım karşılığında ortaklık teklif ettiğini bu amaçla müvekkili tarafından bahse konu maden ocağına elektrik ihtiyacının karşılanması için 6 adet direk dikilerek elektrik trafosu kurulumu yapıldığını, maden ocağı elektrik kullanımı için trafodan ilgili sahanın gerekli yerlerine elektrik tesisatı döşetildiğini, maden ocağının yüksek kapasiteli su ihtiyacının karşılanması için su kuyuları ve boru hatları döşetildiğini, tüm bu işlemlerin yapılması için gerekli AR-GE çalışmaları, mühendislik ve işçilik giderlerinin tarafından karşılandığını, bütün bu alt yapı çalışmaları sonrasında maden ocağının üretim yapması için gerekli olan birçok üretim araçları da ( dağ kesme makınası, mermer kesme makınası, kazıcı vs.) alınarak ücretlerinin müvekkili tarafından nakit, şahsi banka hesabından havale ve keşide ettiği şahsi çekleriyle ödendiğini, hali hazırda davalı şirketin söz konusu maden ocağında kullanılan taşınır malların tamamının müvekkili tarafından alındığını ve ödemeleri müvekkili tarafından yapıldığını, davalı şirkete ait maden ocağına yapmış olduğu yatırımların bedelleri için yapılan çek ödemeleri olduğunu, çeklerle yapmış olduğu ödemeler dışında davalı şirkete ait maden ocağına yapılan yatırımlar için birçok firma ile çalıştığını ve bu firmalardan alınan mal ve hizmet bedellerinin farklı bankalarda bulunan mevduat hesaplarından havale yoluyla ödendiğini, ödenen çekler ve banka havaleleri ile yapılan ödemeler karşılığı ve firmalardan sağlanan hizmet ve temin edilen mallardan davalı şirketin faydalanmakta olduğunu, söz konusu maden ocağının yüksek kapasite üretim yapacak düzeye gelmesi ile vadedilen ortaklığın verilmediği gibi yapılan yatırımlar için müvekkili tarafından ödenen bedellerin de iade edilmediğini, davalı firmaya ait maden ocağına yapmış olduğu yatırım harcamaları neticesinde müvekkilinin karşı taraftan alacaklı olmasına rağmen alacağını tahsil edemeyerek davaya konu icra takibini başlattığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, davalının alacağını ispatlayamadığı, takibe dayanak belgenin bulunmadığı, davalının dosyaya bildirdiği ödemesini davalı şirket adına yaptığını iddia ettiği çeklerde davacı/ borçlu ile davalı/ alacaklı arasında bir bağ bulunmadığı, menfi tespit davasında ispat yükünün davalı alacaklıya ait olduğu, davalı tarafın icra takibinde kötü niyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının Yozgat İcra Müdürlüğünün 2018/21532 E. (Yozgat 2. İcra 2016/4108 E.) sayılı dosyasına borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Mahkemece taraflarına 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun 196 ncı maddesi uyarınca tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesine açıkça izin verip vermediğini sormadığını, tanık dinletilmemesine ilişkin açık muvafakat olmamasına rağmen dosya kapsamında davacı tanıklarını dinlemediğini, davacı şirket yetkilisi ... ile müvekkilinin birlikte sanık olarak yargılandıkları Çekerek Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/172 E. sayılı ceza dosyasındaki savunmasında ortak olduklarını ve maden ocağındaki iş makinelerinin parasının bizzat müvekkili tarafından ödendiğini beyan ettiğini, davacının ortalık anlaşmasının varlığını ikrar ettiğini, bu durumda davacı ile müvekkili arasındaki ortaklık anlaşmasının varlığı delil başlangıcı hükmünde olduğundan tanık dinletildiğini, tanık anlatımlarıyla sabit olduğu üzere keşfin yapıldığı mermer ocağında makine ve maden ile ilgili imalat malzemelerinin müvekkili tarafından alındığını, keşif sonucunda bilirkişi raporu düzenlendiğini, talepleri üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının ticari defterlerinin celbine karar verilmediğini, 29.06.2021 tarihli duruşmada maden sahası işletilirken kullanılan elektrik faturalarının, kurulan trafonun kayıtlarının celbi taleplerinin hiç değerlendirilmediğini, maden rezervinin yer üstüne çıkarılmasına ilişkin yapılan masraflarının değer tespiti taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden red edildiğini, yerel Mahkeme kararının eksik inceleme ve araştırmaya dayanan kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aldırılan bilirkişi raporlarına, davalının cevap dilekçesindeki savunmalarına, davacı şirketin celbedilen ticaret sicil kayıtlarına, davalının davacı limited şirketi ortağı olarak kabulü için gerekli olan şirketin kuruluşu sırasında sermaye taahhüdünde bulunma ya da sonradan ortaklık payının/hisse devri, miras yoluyla edinim gibi geçerli bir nedene dayanılmamasına, Mahkemenin somut olaya dair tespit ve değerlendirmelerinin yasal mevzuata uygun olmasına, İlk Derece Mahkemesinin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "İspat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun“İspat yükü” başlıklı 6 ncı maddesi.

3. 6100 sayılı Kanun'un "İkrar" başlıklı 188 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

4. 6100 sayılı Kanun'un "Senette ispat zorunluluğu" başlıklı 200 üncü maddesi.

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2020 tarihli ve 2017/11-133 E., 2020/344 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davanın değerine göre dosyasının tanıkla ispat edilemeyeceği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6).

3. Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında Mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir.

4. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini, kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir.

5. 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

6. Yazılı delille (senetle) ispatı gereken hususlar, istisnalar dışında takdiri delillerle ve bu kapsamdaki tanık delili ile ispatlanamaz ise de bu hususların senet dışındaki yemin, ikrar ve ticari defterler gibi diğer kesin delillerle kanıtlanması mümkündür.

7. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin yetkilisinin münferiden ... olduğu ve ...'ın Çekerek Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/172 E. Sayılı ceza dava dosyasında Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/334 Talimat no.lu 05.10.2015 tarihli talimat duruşmasında alınan savunmasında "Benim maden ocağına ... ile ortaklığım vardır. Aynı zamanda ise gayrıresmi olarak...isimli kişi ile ortaklığım daha öncesinde vardı. 2013 yılında ben ve ortağım...olarak biz...adına ihaleden mermer kesme makinesi aldık. Ben o dönem trafik kazası geçirdiğimden kolum sakattı ve imza atamıyordum. İhale sonrasında imzayı da bu sebeple...attı ve alınan makineler ileriki zamanda ortak şirketimize devrolunmak şartıyla...adına alınmış oldu. Zira bu iş makinelerinin ödemesini bizzat...yapmaktaydı." şeklinde beyanda bulunduğu, davacının söz konusu beyanının ikrar niteliğinde olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2020 tarihli ve 2017/11-133 E., 2020/344 K. sayılı ilamına göre ceza dosyasında bulunulan ikrarın dava dosyasında da geçerli olduğu, Mahkemece söz konusu ikrar değerlendirilmeksizin karar verildiği anlaşılmaktadır.

O halde, Mahkemece davacının münferiden yetkilisi tarafından yapılan ikrar dikkate alınıp taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü madddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davalı vekilinin tanık dinlenme talebine ilişen temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.