Logo

3. Hukuk Dairesi2024/629 E. 2025/146 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacı eczacıya uygulanan cezai şart ve uyarı cezasının iptali ve davacı eczacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı eczacının, sahte reçete düzenleme suçundan beraat etmiş olsa dahi, 2009 yılı SGK Protokolü’nün ilaç teslimiyle ilgili hükümlerine aykırı hareket ettiği, reçete arkasına gerekli bilgileri yazmadığı ve imza almadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı red kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/860 E., 2023/349 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin Deva Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı Kurumun B.13.1.SGK.Ecz.3.665.277 sayılı yazısı ile müvekkilinin taraflar arasındaki 2009 yılı Eczane Protokolünün (3.2.3) maddesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle hakkında Protokolün (6.3.3) maddesi uyarınca dava dışı M.Ö., E.Ö., N.T. ve H.T. isimli hastalara ait reçete bedelleri toplamı 5.940,52 TL'nin beş katı tutarında cezai şart ve uyarı cezası uygulandığının bildirildiğini, ancak reçete muhteviyatındaki ilaçların adı geçen hastaların yakını olduğu sanılan A.Ç., E.E. ve E.Y. isimli şahıslara teslim edildiğini, Kurum yazısı üzerine ilaçları teslim alan bu şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve savcılık tarafından soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek; davalı Kurumun cezai şart ve uyarı işlemlerinin iptali ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava dışı H.T. isimli hastanın 31.08.2009 tarihli şikayet dilekçesiyle Kuruma başvurması üzerine dava konusu reçetelerle ilgili yapılan inceleme sonucunda, adı geçen hastaların raporlarda ve reçetelerde belirtilen hastalıklarının bulunmadığının, adlarına düzenlenen rapor ve reçetelerden de haberdar olmadıklarının tespit edildiğini, davacı eczacının hastalarca belirtilen hususların bilgileri dışında geliştiğini iddia etmekte ise de 2009 yılı Eczane Protokolünün (3.2.3.) maddesi uyarınca ilaçları teslim ettiğini belirttiği şahısların reçete sahibi veya birinci dereceden bir akrabası olup olmadığını kontrol etmesi, bunlardan biri değilse reçete arkasına ilacı teslim ettiği şahısların isim, soy isim, T.C. numarası ve "... kalem ... kutu ilaç aldım" ibaresini yazdırması ve imzasını alması gerektiğini, bu yükümlülüğüne aykırı davrandığından uygulanan cezai şart ve uyarı işlemlerinin sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.10.2011 tarihli kararıyla; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasındaki 2009 yılı Protokolünün (3.2.3) maddesinde ilacın verilmesi sırasında reçetenin arkasına ilacın alındığının, hastanın veya birinci derece yakının telefon-adres bilgilerinin, imzasının, bunlar dışındakilerce alınması halinde ayrıca T.C. kimlik numarasının yazılması gerektiğinin ifade edildiği; incelenen reçetelerde ise bu hususların yerine getirilmediği, aynı gün içinde ve çok yakın tarihlerde alınan ilaçlarla ilgili reçetelerdeki bu bilgilere göre aynı kişilerce hasta yakını olarak ilaç alındığı, birden çok kez bu şekilde aynı kişilerin hasta yakını olarak ilaç almalarının olağan bir durum olmadığı, davacı tarafın sözleşmeyle getirilen yükümlülüklerini yerine getirmediği, üzerinde denetim yapılan reçetelerin sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenmediği, Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.06.2013 tarihli ilamıyla; davacı eczacı ve reçeteleri tanzim eden dava dışı doktorlar ile sağlık kurulu raporları ve reçeteleri tanzim ettirdikleri iddia edilen ilaç mümessilleri hakkında Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde "resmi belgede sahtecilik ve kamu kurumunu dolandırmak" suçundan açılan ceza davası sonucunda, davacının ve dava dışı doktorların atılı suçu işlemediği gerekçesiyle beraatlerine, ilaç mümessillerinin ise mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın davalı Kurum ve dava dışı mahkum olan sanıklar tarafından temyiz edildiği ve halen kesinleşmediğinin anlaşıldığı, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlı olup dava dışı doktorların sahte reçete tanzim edip etmediğinin ve davacı eczacı ile eylem ve işbirliği içinde olup olmadıklarının tespitinin bu davanın sonucunu doğrudan etkileyecek olması nedeniyle Mahkemece söz konusu ceza davasının kesinleşmesi beklendikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmadan önceki gerekçelere ek olarak, her ne kadar davacının ceza davasında beraatine karar verilmiş ise de, bilirkişi raporlarında da detaylı irdelendiği üzere, taraflar arasındaki 2009 yılı Protokolünün (3.2.3) maddesinde ilacın verilmesi sırasında reçetenin arkasına ilacın alındığının, hastanın veya birinci derece yakının telefon-adres bilgilerinin, imzasının, bunlar dışındakilerce alınması halinde ayrıca T.C. kimlik numarasının yazılması gerektiği ifade edilmesine rağmen dava konusu reçetelerde bu hususların yerine getirilmediğinin anlaşıldığı, bu itibarla Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; müvekkili hakkında verilen beraat kararına, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir karar verilmediğini, bozma ilamında da belirtildiği üzere müvekkili eczacı ile sahte reçeteyi tanzim edenler arasında bir eylem ve iş birliği bulunduğu yönünde gerek ceza davasında gerekse görülen davada hiçbir tespit bulunmadığı, müvekkilinin reçeteyi sunan kişinin reçete sahibinin birinci dereceden yakını olup olmadığını araştırma imkanı olmadığı gibi böyle bir sorumluluğunun da bulunmadığını, kendisine getirilen ve şeklen sahih görünen reçetelerdeki ilaçları reçeteyi getiren hasta veya yakınına vermekle mükellef olduğunu, eczaneye getirilen reçeteler karşılığında aynı gün veya yakın tarihlerde aynı kişilerin hasta yakını olarak ilaç almasında olağanüstü bir durum bulunmadığını, müvekkilinin Kurumu zarara uğratmadığını, aksine yasa dışı eylemlerin ortaya çıkmasını sağlayacak ihbar ve şikayetlerde bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık; Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 yılı Protokolü uyarınca davacı hakkında uygulanan cezai işlemin iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir.

Mahkemece bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, davacı eczacı hakkında resmi belgede sahtecilik ve kamu kurumunu dolandırmak suçlarından açılan ceza davası sonucunda beraatine dair verilen kararın kesinleşmesi ile yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerine iştirakinin bulunmadığı hususu da kesinleşmişse de, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere taraflar arasındaki 2009 yılı Protokolünün (3.2.3) maddesinde ilacın verilmesi sırasında reçetenin arkasına ilacın alındığının, hastanın veya birinci derece yakının telefon-adres bilgilerinin, imzasının, bunlar dışındakilerce alınması halinde ayrıca T.C. kimlik numarasının yazılması gerektiği ifade edilmesine rağmen, davaya konu reçetelerin incelenmesinde bu hususların yerine getirilmediğinin belirlendiği, buna göre davacının protokol hükümlerine aykırı hareket etmesi nedeniyle davalı Kurumca aleyhinde uygulanan cezai şart ve uyarı işlemlerinin yerinde olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.