Logo

3. Hukuk Dairesi2024/667 E. 2025/478 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalılarla arsa sahipleriyle yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamındaki inşaat maliyetlerini yarı yarıya üstlenmek üzere adi ortaklık kurulduğunu iddia ederek, davalıların paylarına düşen giderleri ödememesi nedeniyle açtığı itirazın iptali davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin, davalılarla arasında adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispatlayamaması, özellikle 15.06.2016 tarihli devir sözleşmesi ile davacı şirketin haklarını devrettiğinin ve karşılığında bedel aldığının anlaşılması ve davacı vekilinin yemin teklif hakkını kullanmaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3724 E., 2023/3939 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/331 E., 2023/532 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalılardan Halil İbrahim arasında Çekmeköy'de kat karşılığı yapılacak binanın maliyetlerinin %50'şer oranda karşılanacağı hususunda adi yazılı sözleşme akdedildiğini, sözleşmede 2B ödemesi, proje ve harçlar, yapı denetim, belediye masrafları, inşaat maliyeti, çevre düzenlemesi, inşaat bitirimi, iskan, çalışacak elemanların maaşı ve doğacak hakları, vergileri ve binanın satışından çıkacak KDV vergilerinin eşit şekilde paylaşılacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirket ile dava dışı arsa sahipleri arasında 17.09.2014 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı ve sözleşme kapsamında müvekkili şirkete inşaat karşılığı 10 adet dairenin (3, 4, 6, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17) numaralı bağımsız bölümlerin verilmesinin kararlaştırıldığını, anlaşma ve ortaklık ilişkisinin devamı olarak davalılardan Halim İbrahim'in annesi olan diğer davalı ... ile 15.06.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Ek Tadil Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile %50'sinin bütün hak ve borçları ile birlikte davalı ... tarafından devranılarak müvekkili şirketle birlikte arsa sahiplerine karşı sözleşmede resmi ortak olduğunu, söz konusu ortaklık evrakında davalı ...'nin tanzim edilen sözleşmeyi aynı şartlarla yeni müteahhit sıfatı ile kabul edip taşınmaz üzerine bir binayı plan ve projesine uygun olarak yapmayı vaat ve taahhüt ettiğini, dava dışı arsa sahiplerinin de bu %50'lik devri aynen kabul ettiklerini, 15.06.2016 tarihli sözleşmeye göre müvekkili şirket tarafından inşaat yapımına başlandığını, o tarihte inşaatın 3. katın betonunun atıldığını ve inşaatın kaba inşaat sürecinde olduğunu, inşaatın her türlü ödemesinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, kat irtifakı kurulma aşamasında 3, 4, 6, 11, 12 13, 14, ve 15 nolu dairelerin tapularının müvekkili şirket ile davalı ... arasında ortaklık anlaşmasına göre %50'şer olarak yapıldığını, 16 nolu dairenin tapusunun müvekkili şirket, 17 nolu dairenin tapusunun da davalı ... adına çıkartıldığını, bu tapulardan 3, 6 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin taraflarca satılıp bedellerinin alındığını, geriye 4, 11, 12, 13, ve 14 numaralı dairelerin kaldığını, müvekkili şirketin ortaklık tarihinden itibaren yaptığı ödemelerin yarı bedelini talep etmesine rağmen davalıların söz konusu ödemeleri yapmadıklarını, yaptığı inşaat harcamalarının yarı bedeline ilişkin davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, haksız itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına, müvekkili şirket lehine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacının iddia ettiği ortaklık sözleşmesini kabul etmediklerini, müvekkili Halil İbrahim ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşmenin adi ortaklık kurulmasına haiz nitelik ve geçerlilik şartlarında olmadığını, tarafların ileride kat karşılığı inşaat yapmayı hedeflediklerini gösterir niyetlerini ortaya koymak için adi yazılı belge niteliğinde olduğunu, davacı şirket tarafından ortaklık payı talep edilen davaya konu inşaata ilişkin arsa sahipleri ile sadece davacı arasında tanzim edilen 17.09.2014 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesindeki alacak hak ve hissesinin %50'sini iddia edildiği gibi adi ortaklık sözleşmesi ya da ilişkisine dayalı olarak değil, 15.06.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Devir Sözleşmesi ve bu devir sözleşmesinin 31.08.2016 tarihli Düzeltme Beyannamesine dayalı olarak müvekkili Saime'nin kendisi tarafından ödenmiş olan bir bedel karşılığı devir ve temlik işlemi olduğunu, davacı şirket ile müvekkili Saime arasında devir ve temlik ilişkisinin diğer müvekkili Halil İbrahim ile ilgisi olmadığını, müvekkili Saime'ye yargılama konusu ortaklık ilişkisine dayalı bir devir ve temlik ilişkisi söz konusu olmayıp kendisi tarafından ödenmiş bir bedel karşılığı alacağın temliki hükmünde satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki müteahhide düşen alacak hak ve hissesinin %50 bedel karşılığı devir ve temlikinin söz konusu olduğunu, 31.08.2016 tarihli Düzeltme Beyannamesi ile dava dışı arsa sahiplerinin davacı müteahhit şirketin kendi hak ve hisselerinin %50'sini müvekkili Saime'ye devrine arsa sahipleri olarak rıza ve muvafakat ettiklerini beyanla düzeltme yapıldığını ve müvekkili Saime'yi taahhüt altına sokabilecek olan müteahhitlik yapacağına yönelik ibarenin sözleşmeden kaldırıldığını, davacı şirketin müvekkili Saime 'ye yapılan sözleşmeden dolayı müteahhitlik yükümlülüğünün yüklenemeyeceğini, davacının dosyaya sunduğu giderlerin önemli bir bölümünün devir sözleşmesinden önce alınmış belgeler olduğunu ve dava konusu inşaat için kullanılıp kullanılmadığının belli olmadığını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında davacı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatılmasına rağmen davacı vekili tarafından 12.09.2023 tarihli duruşmada yemin deliline dayanmadıklarının belirtildiği, taraflar arasında unsurları taşıyan adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının inşaat yapım işini davalı ...'ye ek tadil sözleşmesi kapsamında yarı bedel karşılığında devrettiği, bu sözleşmenin davacı ile davalı ... arasında adi ortaklık olarak kabul edilemeyeceği, açık bir adi ortaklık sözleşmesi olmadığı, diğer davalı ... ile yapılan sözleşmede ise inşaatın yapılacağı açık tapu kaydı ve açık adresin belirtilmediği, davacıya Mahkemece yemin teklif hakkının hatırlatılmasına rağmen davacı vekilince yemin delilline dayanmadıklarının bildirildiği, davacı davasını ispat edemediğinden Mahkemece verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; müvekkili ile davalılar arasında ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, davalıların yapılan dairelerin tapularını üzerlerine alıp kazanım sağlamalarına rağmen kötü niyetli olarak yapılan inşaatın maliyetinin yarısını üstlenmemek için ortaklık ilişkisini inkar ettiklerini, somut olayda adi ortaklığın tüm unsurlarının bulunduğunu, Derece Mahkemelerinin değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, dosya kapsamındaki delillerin taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi ispat etmesi nedeniyle yemin delilline başvurmadıklarını, dosyaya sundukları delillerin değerlendirilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, taraflar arasında dava dışı arsa sahipleri ile akdedilen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine istinaden inşa edilecek yapının maliyetlerinin yarı yarıya üstlenilmesinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.

1. Adi ortaklık sözleşmelerinde "şekil serbestisi" ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.

Adi ortaklık ilişkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620. maddesinde de tanımlandığı gibi sözleşme temeline dayanmakta olup, aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu nedenle, 6100 sayılı Kanun'un 200. maddesinde düzenlenen parasal sınırın üzerindeki ortaklık ilişkisinin varlığının ispatında, kural olarak senetle ispat zorunluluğu geçerlidir.

2. Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça dosya kapsamındaki deliller itibariyle davalılar ile varlığını iddia ettiği ortaklık ilişkisinin ispat edilmediği, özellikle 15.06.2016 tarihli düzenleme şeklinde devir sözleşmesi incelendiğinde davacı şirketin Düzenleme Şeklindeki Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve bu sözleşmeden sonra yine noterde tanzim ve tasdik edilen 15.06.2016 tarihli Düzenleme Şeklindeki Ek Tadil Sözleşmesinin teknik ve hususi şartları aynı kalmak koşulu ile müteahhit davalı ...'ye 26.002,00 TL bedel karşılığında hak ve hisselerinin %50'sini devir ve temlik edip devir bedelini davalı ...'den nakten aldığını, sözleşme ve devir nedeniyle hiç bir alacağının kalmadığını ve birbirlerini ibra ettiklerinin belirtildiği, bu devir sözleşmesi de nazara alındığında davacı ile davalı ... arasında ortaklık ilişkisinin varlığının ispat edilemediği, diğer davalı ... ile akdedilen 25.06.2014 tarihli sözleşmede inşaatın yapılacağı açık tapu kaydı ve açık adres belirtilmemekle bu davalı yönünden de ortaklık ilişkisinin ispat edilemediği, davacı tarafça yemin teklif hakkının ise hatırlatılmasına rağmen kullanılmayacağının belirtildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.