"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1597 E., 2023/2091 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/730 E., 2022/292 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; çiftçilik ve hayvancılık yapan müvekkilinin 29.05.2019 tarihinde hayvanlarına yem verirken ineklerinden birinin ayağını ezerek yaraladığını, müvekkilinin hemen eşiyle birlikte Denizli Özel ... Hastanesine aciline başvurduklarını, ortopedi uzmanı olan davalı doktora sevk edildiğini, davalı doktorun müvekkilini muayene ettiğini ve basit tıbbi müdahalede bulunarak verdiği ilaçların acısını geçireceğini ve merhemlerin yarayı kapatacağını, ayağına herhangi bir şeyin olmayacağını söylediğini, müvekkilinin hastanede kaldığı 5 gün kaldığını, 5 günün sonunda taburcu olan müvekkilinin ayağındaki yaranın iyice arttığını, davalı doktorun verdiği ilaçlara devam etmesini, yaranın iyileşeceğini söylediğini, yaranın daha da büyüdüğünü fark eden müvekkilinin eşiyle birlikte PAÜ Hastanesine tekrar muayene olmaya gittiğini, burada yapılan muayene ve detaylı tetkikler sonucu müvekkiline doktorların yanlış tedavi uygulanı, oksijen tedavisi uygulanması gerekirken uygulanmamış olduğunu, bu yüzden mikrobun ayağa yayıldığını, ve iltihaplı bacağı kesmek zorunda olduklarını söylediklerini ve bacağının kesildiğini, davalı doktorun muayene sırasında ve sonrasında oluşabilecek komplikasyonlar hakkında müvekkiline bilgi vermediğini, müvekkilinin bundan sonraki hayatını engelli bir insan olarak idame ettireceğini, bu durumdan dolayı müvekkilinin manevi olarak çok yıpranacağını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacının dava konusu olaydan bir yıl önce 29.05.2018 tarihinde müvekkili hastaneye sol ayak altında ağrı, şişlik ve apse olduğunu belirterek başvurduğunu, hastanın özgeçmişi sorgulandığında şeker hastası olduğu öğrenilip tahliller yaptırıldığını, değerlerinin düşük olması nedeniyle dahiliye doktoruna gönderildiğini ve müvekkili tarafından pansuman yapıldığını, dâhiliye muayenesi sonucu dâhiliye önerisiyle şeker takibi yapılmak üzere yatışının yaptırıldığını, 13.06.2018 tarihinde iyileşerek taburcu edildiğini, müvekkili doktorun bu süreçte davacıyı başarılı bir şekilde tedavi ettiğini, davacının müvekkil hastaneye 29.05.2019 tarihinde değil, 28.05.2019 tarihinde başvurduğunu, müvekkili doktor tarafından yapılan ilk görüşmede davacının 4 gün kadar önce ayağına inek bastığını, ayağının yaralandığını, kızarıp akıntı başladığını bu nedenle 27.05.2019 tarihinde Denizli Devlet Hastanesine gittiklerini söylediklerini, müvekkili doktor tarafından davacının şeker hastalığı olduğu da tespit edilerek hastaneye yatışının yapıldığını, bu süreçte müvekkili tarafından pansumanlarının yapılarak antibiyotik seçimi ve şeker düzenlemesi açısından dahiliye doktorundan görüş istendiği, tedavinin ikinci gününde müvekkili doktor tarafından akıntıların temizlenerek yaranın yıkandığını ancak ilk bacakta kangren çizgisinin ortaya çıktığını, tedavinin üçüncü gününde ayak incelendiğinde beslenmeme veya kangren çizgisi diye adlandırılan hattın iyice belirginleştiğini, davacıya artık bacağın kurtarılma şansının düştüğünü, kangren dokunun hayatını riske atacağını, bacak kesmenin (amputasyon) bir seçenek dahilinde olduğunun söylendiğini, hasta ve yakınlarının başka bir tedavi merkezinden görüş almak istediklerini beyan ederek tedaviyi yarım bırakıp müvekkili hastaneden ayrıldıklarını, epikriz raporları incelendiğinde, müvekkili doktorun aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğinin tespit edilebileceğini, müvekkilinin davacıya doğru teşhis ve tedavi uyguladığını, olumlu sonuç alınması için üst düzeyde özen gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi heyet raporu ile tanzim ettirilen ATK raporuna göre, davalıların davaya konu tedavi ve davalı hastane hizmetindan kaynaklı kusurlu eylemlerinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; müvekkiline Pamukkale Üniversite Hastanesinde ayağında kangren bulunduğu, durumunun kötü olduğu, oksijen tedavisi verilseydi bu kadar kötü durum oluşmayacağının belirtildiğini, davalı doktorun müvekkilinin ayağının kangren olma aşamasına geldiğini, bu son noktada oksijen tedavisinin de uygulanabileceğini dile getirdiğinin tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, davalı hastane ve hekim tarafından müvekkiline hiperbarik oksijen tedavisi uygulanmadığı gibi müvekkilinin daha donanımlı bir hastaneye sevkinin de sağlanmadığını, Mahkemece alınan ATK İhtisas Kurulu ve üçlü heyet raporlarında bu husus üzerinde hiç durulmayarak bu tedavi yönteminin yardımcı tedavi yöntemi olduğu, bu nedenle davalı doktorun bu yönde bir kusuru olmadığının mütalaa edildiğini, ancak Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelikte bu yöntemin bilimsel ve modern tedavi yöntemi olduğunun düzenlendiğini, herhangi bir zararı ve riski bulunmayan ve aynı türden vakalarda sıklıkla kullanılan yöntem denenmeksizin müvekkilinin ayağının kesilmesi cihetine gidilmesinin davalılar açısından kusur oluşturduğunu, somut olayda meydana gelen zararın komplikasyon neticesinde değil davalı doktorun kusuru neticesinde oluştuğunu, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda yazılı onam alınıp alınmadığına dair eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, müvekkilinden sadece genel onam formu alındığını, bahse konu tedaviye dair açık ve net bir onam alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle Mahkemece aldırılan ATK raporu ile bilirkişi kurul raporlarının birbiriyle uyumlu olmasına, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesine, buna göre kusurun olmamasına, hastane veya doktora sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.