"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/227 E., 2023/2812 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/488 E., 2022/1172 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin değişik zamanlarda müteahhit olan davalıya 3 daire karşılığı olmak üzere elden 370.000,00 TL para verdiğini, söz konusu daire ve para alışverişine ilişkin olarak tarafların bir protokol imzalandıklarını ancak davalının daireleri tamamlayıp daha yüksek fiyatla dava dışı Hüseyin adlı şahsa satıp devrettiğini, bu şahsın da değişik tarihli çekler verdiğini, müvekkilinin dairelerin teslim edilmeyeceğini ve fazla fiyata başkasına devredildiğini öğrendiğinde parayı geri istediğini, davalının da dava dışı Hüseyin adlı şahıstan aldığı çeklerden 350,000,00 TL' lik kısmını aldığı paraya karşılık müvekkiline verdiğini, akabinde davalının istemesi üzerine müvekkilinin protokol aslını verdiğini, kısa bir süre sonra davalının verdiği çeklerin cirosunun bozuk olması nedeniyle geçerli olmadığını beyan ederek çekleri müvekkilinden geri aldığını, protokoldeki imzanın davalıya ait olduğunu, müvekkilinin de protokol aslı ya da çeklerin elinde olmaması nedeniyle protokolün fotokopisini icra takibine koyduğunu, davalının protokolün sahte olduğunu ve borcu olmadığını belirtip borca itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının takibe konu ettiği 370.000,00 TL'nin müvekkiline verilmediğini, davacı ile müvekkili arasında bir alım satım ilişkisinin bulunmadığını, davacının sunduğu evrakların gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının takibe konu sözleşme fotokopisini ve altındaki imzayı kabul etmediği, davacı tarafça protokol aslının Mahkemeye sunulmadığı, fotokopi evrakın delil olarak kabulü edilemeyeceği, davacı hakkında ceza mahkemesince yapılan yargılamada dava konusu uyuşmazlığa konu 02.12.2008 tarihli ve aslı ele geçirilemeyen sahte olarak düzenlenen 370.000,00 TL'lik protokolü icra takibine konu ettiği gerekçesiyle üzerine atılı bulunan dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına dair verilen kararın kesinleştiği, ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıa ve mahkumiyet hükmü hukuk hakimini bağlayacağından ilgili protokolün sahte olarak düzenlendiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 30.09.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2023 tarihli kararıyla; ceza mahkemesince tespit edilen maddi vakıanın hukuk hakimini bağlayacağı, icra takibindeki borcun sebebi olarak gösterilen 02.12.2008 tarihli protokolün aslının olmaması ve davalının da Mahkemedeki isticvabında belge altındaki imzayı kabul etmemesi nedeniyle imza incelemesinin yapılamayacağı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davada toplanan delilerin dikkate alınmadığını, davaya konu alacağın gerçek bir alacak olduğunu, Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiğini, bu Mahkemede dava konusu protokolle ilgili bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, yapılan imza incelemesinin geçersiz sayılmasının hatalı olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında bu Hukuk Mahkemesi kararı ile ilgili değerlendirme yapılmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi talebine ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesine göre, hukuk hakimi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı olmadığı gibi, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup, ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
2. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu icra takibine konu edilen 02.12.2008 tarihli protokolün aslının davacı tarafından dosyaya sunulamadığı, ceza mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 02.12.2008 tarihli ve aslı ele geçirilemeyen sahte olarak düzenlenmiş 370.000,00 TL’lik protokolü icra takibine koyduğu tespit edilerek davacının dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına dair verilen mahkumiyet hükmünün kesinleştiği, ceza mahkemesince belirlenen bu maddi vakıanın hukuk hakimini bağlayıcı bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.