Logo

3. Hukuk Dairesi2024/766 E. 2025/54 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı belediyenin konut projesi kapsamında davacı ile yaptığı arsa tahsis sözleşmesinin belediye meclisi kararıyla iptal edilmesi üzerine, davacının uğradığı zararın belirlenmesi ve davalıdan tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalı belediyenin daha önce yaptığı ödemeyi ihtirazi kayıt koymadan kabul etmesi, borcun tasfiyesi konusunda bir tercihte bulunması ve ödeme anında borç ilişkisinde fazlaya ilişkin hakları veya ödemenin miktar ve nev'ine itirazda bulunmaması nedeniyle davalının borcunun sona erdiğinin kabulü gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin bozmaya uyularak verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/190 E., 2023/269 K.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı Belediyenin dar gelirli ailelere konut edindirme amacıyla başlattığı ... Konut Projesi kapsamında taraflar arasında arsa tahsis sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimlerini tümüyle ifa ettiğini ancak davalının arsayı devir ve teslim etmediği gibi arsa tahsislerinin 07.07.2005 tarihli Belediye Meclisi kararıyla iptal edildiğini ve imar planı değişikliğine gidildiğini, bu kararla birlikte edimin ifasının imkânsız hâle geldiğini, Belediyenin 13.05.2013 tarihinde yalnızca ödenen paranın karşılığını iade ettiğini ancak müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığı gibi bedel ödenirken herhangi bir ibraname de imzalanmadığını, Belediyenin ifanın kendi eylemiyle imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç arsa bedelinden sorumlu olduğunu ileri sürerek, rayiç bedelin tespiti ile bu bedelden müvekkiline iade edilen meblağ mahsup edilerek bulunacak tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla talep sonucunu 89.652,18 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının o dönemdeki yargı kararları çerçevesinde ödediği bedelin iade edilmesi yönünde müvekkiline başvurduğunu ve parasını faiziyle birlikte geri aldığını, bu ödemenin davacının başvurusu ve rızasıyla o günkü emsal içtihatlar çerçevesinde yapılmasının ibraname mahiyeti taşıdığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemesinin 12.11.2015 tarihli kararıyla; davalının sözleşmeye konu arsanın ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki rayici olan 94.000,00 TL bedelden sorumlu olduğu, davacıya 4.387,82 TL ödeme yapılmış ise de tespit edilen maddi zarar ile ibraname arasında açık orantısızlık bulunduğu gözetildiğinde ibranamenin makbuz niteliği taşıdığı ve rayiç bedelden mahsubu gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 89.652,18 TL bedelin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

Mahkemenin kararı davalı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.01.2017 tarihli ilamıyla; 20.8.2016 tarihinde kabul edilen 6745 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu'na eklenen geçici 10. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 23.10.2018 tarihli kararıyla; 775 sayılı Kanun’un geçici 10. maddesine göre davacının ancak tahsis için ödenen bedeli ve kanuni faizini talep edebileceği, bu doğrultuda yapılan hesaplamada davacıya 1.747,87 TL eksik ödeme yapıldığının anlaşıldığı, işlemiş yasal faizle birlikte davalının 2.575,35 TL daha ödemesi gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, depo edilen 2.575,53 TL'nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı davacı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.05.2019 tarihli ilamıyla; önceki bozma kararında işaret edilen 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Kanun'un 12. maddesiyle 775 sayılı Gecekondu Kanunu'na eklenen geçici 10. maddenin, Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 E., 2018/111 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, kararın 05.04.2019 tarihinde yayımlandığı, bu durumun bozmaya uyulmakla doğan usuli kazanılmış hakkın istisnası kapsamında kaldığı ve Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, özellikle de davadan önce bir ödeme olgusu olup olmadığı, var ise bunun borcu sona erdirip erdirmediği hususu üzerinde durulup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.2015 tarihli ve 2014/3-8 E., 2015/10 K. sayılı kararı da gözetilerek, gerekirse konusunda uzman bilirkişiden rapor da alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 05.01.2021 tarihli kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu ve temerrüde düşen davacının edimin ifasının imkânsız hâle geldiği tarihteki rayiç bedelden sorumlu olduğu, bu çerçevede belirlenen 94.000,00 TL rayiç değerinden davacıya iade edilen 4.347,82 TL bedelin mahsubu gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 89.652,18 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı davalı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.01.2021 tarihli kararıyla; davalı ... tarafından ödeme yapıldığı, davacının yapılan ödemeyi olduğu gibi kabul ettiği, ödeme esnasında ise herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, bu haliyle davacının talebine uygun yapılan ödemenin borcu sona erdiren hallerden biri olduğu, davacının ödemenin irade fesadı ve baskı ile kabul edildiğine ilişkin iddiasını da ispatlayamadığı, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

D. Direnme Kararı

1. Mahkemenin 23.09.2021 tarihli kararıyla; emsal içtihatlar gözetildiğinde alacak miktarı ve ödeme arasında açık orantısızlık var ise ödemenin ancak kısmî ifayı içeren bir makbuz niteliğinde kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.

2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı davalı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.02.2023 tarihli ilamıyla; davacının borcun ne suretle tasfiye edileceği konusunda talebiyle ilgili bir tercihte buluduğu, gerek başvuru gerekse ödeme anı sırasında borç ilişkisinde fazlaya ilişkin hakları yahut ödemenin miktar ve nev'ine itirazının bulunduğuna dair herhangi bir ihtirazî kayıt ileri sürmediği, bu durumda davalının borcunun sona erdiğinin kabulü gerekeceği, hâl böyle olunca yapılan ödemeyle davalının borcunun sona erdiğine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.02.2023 tarihli ve 2022/3-116 E., 2023/64 K. sayılı uyarınca davacının 13.05.2013 tarihli başvuru üzerine ihtirazı kayıt koymadan aldığı ödeme ile borç sona erdiğinden eldeki davanın bu sebeple reddine, eldeki dosyada geçici ödeme ve depo bedelinin davacı tarafından davalıya iadesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davalının ödeme yükümlülüğünün sona ermediğini, yapılan ödeme ile gerçek zarar arasında bulunan fahiş fark sebebiyle, davacıdan "ihtirazi kayıtta" bulunmasının beklenemeyeceğini, yargılamanın uzun sürmesi, bu süreçlerde davacının herhangi bir kusurunun bulunmaması karşısında, yeniden bozma kararı verilmesinin Adil Yargılanma hakkının ihlalini oluşturduğunu, ortada bir ibra sözleşmesi bulunmadığı hâlde varmış gibi değerlendirme yapıldığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, sözleşmenin ifasının imkânsız hâle gelmesi nedeniyle sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemidir.

Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

Temyizen incelenen kararın; bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacak olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla, temyiz olunan mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.