"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen muarazanın meni davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; davacının eczacı olduğunu, davalı Kurum tarafından 28.11.2013 tarihli yazı ile sahte ilaç raporu düzenlediği iddiası ile 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.10 uncu maddesine dayanak 94.435,60 TL cezai şart uygulanacağının bildirildiğini, ilgili yazıda sahte ilaç raporlarının hastane çalışanı otomasyon elemanı tarafından doktor imzası taklit edilmek suretiyle hazırlandığının belirtildiğini, kendisinin ya da çalışanlarının dışında 3. kişi tarafından düzenlenen sahte ilaç raporları ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, 28.11.2013 tarihli kararın iptali ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili; davalı Kurum tarafından eczanesine tebliğ edilmiş olan 27.06.2014 karara istinaden sahte ilaç raporları düzenlendiği iddiasıyla sözleşmeden kaynaklanan 19.152,90 TL cezai şart bedeli ile 2012 yılı Protokolü'nün 5.3.10 ve 4.3.7 nci maddeleri gereğince 833,58 TL reçete bedellerinin 2012 yılı Protokolü'nün 4.3.6 ncı maddesi gereğince aleyhine davalı Kurumca tahsil edilmesine karar verildiğini, davalı SGK tarafından gönderilen yazıda kesilen cezanın Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu tarafından yürütülmekte olan bir soruşturmada; 01.11.2008 - 07.07.2010 tarihleri arasında Nusaybin Devlet Hastanesi Nöroloji Polikiliği'nde düzenlenen ilaç raporlarının incelenmesi sonucunda 24 adet raporda doktorun imzası taklit edilerek raporların sahte düzenlendiğinin belirtilmesi sebebiyle başlatılan incelemede, söz konusu raporlara istinaden düzenlenen reçetelerden 3 adedinin kendisinin işlettiği Hayat Eczanesi tarafından davalı Kuruma fatura edildiği gerekçesiyle, cezai şart ve reçete bedellerinin ödenmesinin istendiğini, bu sahte ilaç raporları ve Savcılık tarafından yürütülen soruşturma ile hiçbir ilgisinin olmadığını, doktorun imzasının sahte oluşunun tespitinin kendisinden beklenemeyeceğini, aksi takdirde hiçbir eczacının eczacılık mesleğini icra edemeyeceğini, Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması akabinde gerçekleştirilen kovuşturmada davadışı Nusaybin Devlet Hastanesi çalışanı Hasan Aslan hakkında beraat kararı verildiğini, bu beraat kararı ile davalı SGK'nın kestiği cezanın hiçbir hukuki dayanağı kalmadığını, haksız kesilen cezai şart ile reçete bedellerinin davalı kurum tarafından kendisi nezdinde bulunan alacağından mahsup edileceğini belirterek, bu nedenle tebliğ edilmiş olan cezai şart için ihtiyati tedbir konulmasını, SGK nezdindeki alacaklarından kesinti yapılmamasına, kesinti yapıldı ise iadesine, SGK'nın 27.06.2014 sayılı kararının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; Kurum tarafından yapılan incelemede Nusaybin Devlet Hastanesi'nde muayene olmadığı halde dokuz kişi hakkında 27 adet reçete yazıldığını, bunlardan üç tanesi hariç diğerlerinin ilgili doktorlarca yazıldığını, 27 reçeteden 24'ünün Nusaybin ilçesinde bulunan Hayat Eczanesi tarafından kuruma fatura edildiğinin tespit edildiğini, davacının faturalandırdığı 24 adet reçetede yazılı toplam 9.443,56 TL tutarındaki ilaçların hastalara teslim edilmediğini, ayrıca bu hastalara verilmiş gibi gösterilen ilaçların kullanılmasını gerektirir hastalıklarının olmadığını, teslim imzasının bu hastalara ait olmadığını, bu kişilerden Behiye Dilmen'in Nusaybin Devlet Hastanesi'nde muayene kaydı da bulunmadığını, adına reçete düzenlenen Rıfa Sancar'ın reçetenin yazıldığı 21.12.2009'dan önce 03.06.2009 tarihinde ülkeden çıktığı ve geri dönmediğinin anlaşıldığını davacının sözleşmeyi ihlal ettiğini belirterek, kurum işleminin hukuka uygun olması nedeniyle davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen davada davalı vekili; Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1. Asıl davada (birleşme kararından önce) Mahkemenin 2013/653 E., 2015/91 K. sayılı kararıyla; toplanan delillere göre davacının sahte raporlara dayanarak hekimler tarafından düzenlenen 27 adet reçetede yazılı ilaçları reçetelerde adı yazılı kişilere değil kim aldığı anlaşılamayan kişilere verilmiş gibi tahakkuk evrağı hazırladığı, davalı ... zarara uğrattığı, 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 3.2.2 nci maddesini ihlal ettiğinden davalı Kurumun ceza vermekte haklı olduğu, ceza miktarının sözleşmeye uygun olduğu gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
2. Birleşen davada (birleşme kararından önce) Mahkemenin 2014/374 E., 2015/278 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne, işlemin iptaline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Asıl davada, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2015/29487 E., 2018/6763 K. sayılı ilamıyla, talepten fazlasına karar verilemeyeceği, davacı hakkında uygulanan cezai işlemin 2012 yılı Eczane Protokolünün 5.3.10 uncu maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Birleşen davada, Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
4. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2016/832 E., 2018/6764 K. sayılı ilamıyla; Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/653 E., 2015/91 K. sayılı dava dosyası ile görülen dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, sözü edilen davaların birleştirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararıyla; bozma ilamı sonrası taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen davaya konu uyuşmazlığın giderilmesi bakımından bilirkişi heyetinden alınan 20.05.2021 kök ve 16.08.2021 tarihli ek raporda, Protokolün 3.2.2 nci maddesindeki kuralın yerine getirildiğinden davacı eczacının sahte reçeteyi düzenleyenler ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği kanıtlanamadığından kusurunun bulunmadığı, bu nedenle Protokolün 5.3.10 uncu maddesi gereği uygulanan cezai şartın yerinde olmadığı yönünde görüş belirtidiği, Yargıtay bozma ilamında taleple bağlılık ilkesi gereği 5.3.10 uncu maddesi uyarınca değerlendirmenin yapılmasına işaret edildiğinden anılan bilirkişi heyeti raporunun denetime, hüküm kurmaya ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlara aykırı şekilde tanzim edilmiş olduğundan yeni oluşturulan farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verildiği, dosyaya sunulan 17.01.2022 tarihli kök ve 02.08.2022 tarihli ek raporda özetle, davacı eczaneden 2012 Eczane Protokolü'nün 4.3.7 nci ve 5.3.10 uncu maddeleri kapsamında uygulanan cezai şart tutarının tahsiline ilişkin işlemin yerinde olduğu yönünde görüş belirtildiği, bu raporların hükme esas alındığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun gerekçeli, denetime elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun olması dikkate alınarak asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, asıl ve birleşen davada süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 28.11.2023 tarihli ve 2022/8341E., 2023/3406 K. sayılı kararıyla; "Asıl davanın incelenmesinde; Davalı kurumun 28.11.2013 tarihli yazısı ile taraflar arasındaki 2012 Eczane Protokolü'nün 5.3.10 uncu maddesi gereği, davacı aleyhine 1 kez uyarı ile 94.435,60 TL cezai şart tahsil edileceği bildirilmiştir. Dosyanın incelenmesinde yukarıda açıklandığı üzere ilgili Protokolün 5.3.10 uncu maddesine göre davacı eczacının sahtecilik suretiyle kasten kurumu zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir emare bulunmadığından, bu maddeye ilişkin cezai şart ve uyarı cezasının iptali gerekmektedir. Hal böyle olunca, asıl dava yönünden davanın kabulü gerekirken, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Birleşen davanın incelenmesinde; Davalı kurumun 27.06.2014 tarihli yazısı ile taraflar arasındaki 2012 Eczane Protokolü'nün 5.3.2, 5.3.5, 5.3.10 uncu maddesi gereği, davacı aleyhine 1 kez uyarı, 19.152,90 TL cezai şart ile 833.58 TL reçete bedeli tahsil edileceği bildirilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere ilgili Protokolün 6.17 nci maddesinde "...Bir reçetede birden fazla usulsüz fiilin tespit edilmesi durumunda cezai şartlardan en yüksek olanı esas alınır...." şeklinde belirtilmiştir. Buna göre 2012 Eczane Protokolü'nün 5.3.2 ve 5.3.5 inci maddelerine göre reçete bedelinin 5 katı, 5.3.10 uncu maddesine göre ise 10 katı tutarında cezai şart uygulanacağı belirtildiğinden, davalı kurum tarafından en yüksek cezai şart içeren 5.3.10 uncu maddesinden davacı eczane hakkında cezai şart tahakkuk edeceği bildirilmiştir.
Asıl davada Protokolün 5.3.10 uncu maddesi gereği eczacının kastı ispat edilmediğinden, bu cezai şartın yerinde olmadığı ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Birleşen davaya ilişkin incelenen hasta ve reçetelerde, davalı kurumun yazısı ekindeki sunulan tabloya göre hasta Makbule Uçar'ın 5.3.10, ...ve Canan Dilmen'in ise 5.3.2, 5.3.5, 5.3.10 uncu maddelerine göre 6.17 nci maddesi uygulanarak 5.3.10 uncu maddesinden cezai şart uygulandığı bildirilmiştir. Buna göre 5.3.10 uncu maddesi gereği eczacının kastı bulunmadığından artık bu maddenin uygulanması doğru değildir. Bu nedenle hasta Makbule Uçar için uygulanan cezai şartın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak reçete bedelinden davacı eczacının sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Protokolün ilgili hükmüne göre reçete bedeli Kuruma yüklenemez. Hasta ...ve Canan Dilmen için ise cezai şarta ilişkin uygulanan 5.3.2 ile 5.3.5 inci maddelerinin tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca, Mahkemece hasta Makbule Uçar'ın reçetesiyle ilgili olarak cezai şarttan sorumlu olmadığı ancak eczacının buna ilişkin reçete bedelinden sorumlu olduğu kabul edilerek, hasta ...ve Canan Dilmen'in tanık sıfatıyla dinlenerek 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.2 ile 5.3.5 inci maddeleri kapsamında ilaçları teslim alıp almadıklarının ve teslim edildiğine dair reçetedeki imzanın reçete sahibine ya da yakınına ait olup olmadığının tespit edilmesi gerekmekte olup, 2012 yılı sonrası yürürlüğe giren Protokollerin lehe hükümlerinin de dikkate alınarak cezai şart, reçete bedeli ve uyarı cezası hakkında bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekmekteyken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozma nedenidir.
Davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir". gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; dava konusu olayda, davacı ile davalı Kurum arasında akdedilmiş olan bir hizmet sözleşmesi olduğunu, davaya konu sözleşme hükümlerinin 6098 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi gereği genel işlem koşulu içerdiğini, ancak bu sözleşme imzalanmadan önce davacı tarafından bu hükümlerin bilinip kabul edildiğini, Türk Hukukunda “Sözleşmeye Bağlılık İlkesi” (Ahde Vefa – Pocta Sunt Servanda) ve “Sözleşme Serbestisi” ilkelerinin kabul gördüğünü, davacının irade özgürlüğünün bulunduğunu ve özgür iradesiyle imzaladığı sözleşmenin kendisine ahde vefa ödevi yüklediğinin söylemeyeceğini, davacı tarafından düzenlenen reçetenin sahte olmasının tek başına taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, bu açıdan müvekkil Kurum tarafından gerçekleştirilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, bu konuda Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28.06.2018 tarihli ve 2016/26550 E., 2018/7465 K. sayılı ilamının emsal nitelikte olduğunu, emsal kararda da açıklandığı üzere eczacı tarafından gerçekleştirilen işlemin protokol hükümlerinin ihlali ve buna karşı Kurum tarafından işlem tesisinin ahde vefa ilkesinin bir sonucu olduğunu, bu nedenle bozma ilamının düzeltilerek yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada kurum tarafından 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.10 uncu maddesi uyarınca davacı hakkında uygulanan 94.435,60 TL cezai şart bedeli tahsili ile 1 kez uyarıya ilişkin 28.11.2013 tarihli kararının; birleşen davada ise 5.3.2, 5.3.5, 5.3.10 uncu maddeleri uyarınca 19.152,90 TL cezai şart, 1 kez uyarı ile 833,58 TL reçete bedeline ilişkin 27.06.2014 tarihli kararının iptali istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.10, 5.3.2, 5.3.5, 6.17, 4.3.6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan belge ve bilgilerin incelenmesinde 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.10, 5.3.2, 5.3.5 maddeleri ve sonraki tarihli protokol hükümleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı yönünde verilen bozma ilamında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;Davalının karar düzeltme talebinin REDDİNE,Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.