"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1799 E., 2023/2258 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/325 E., 2022/110 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının, İcra Müdürlüğünün 2014/1366 Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili olarak müvekkilinin vekilliğini yaptığını, davalının aynı zamanda müvekkilinin dosyayı temlik aldığı dava dışı Yahya adlı şahsın da takip tarihinden itibaren avukatı olduğunu ve dosyayı iyi bilen kişi olduğunu, davalının süresinde satış isteyip avans yatırarak bildirdiği icra dosyasında hacizli taşınmazlar üzerindeki hacizlerin düşmesine ve taşınmazların başkasına aktarılması nedeni ile alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesine ve alacağın karşılıksız kalmasına neden olduğunu, müvekkilinin bu şekilde mağdur edildiğini, bu hususun İcra Hukuk Mahkemesinde açılan dava ve bu davanın istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesinin kesin nitelikteki kararı ile sabit olduğunu, icra dosyasındaki hacizlerin düşmesinin tamamen davalının görevini kötüye kullanmasından kaynaklandığını ileri sürerek; davanın kabulü ile dava konusu ettiği alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek oranda faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili avukatın davacının sonradan temlik aldığı icra dosyasında haksız azil tarihine kadar vekilliğini yürüttüğünü, bu görevi yerine getirirken özen yükümlülüğüne uygun davrandığını, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 173/2 maddesi gereği vekilin üstlendiği işi yaparken oluşacak masraflar (vergi, resim, harç, gider) iş sahibinin sorumluluğu altında olup ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenmesi gerektiğini, icra takip dosyalarının kendine özgü yapısı gereği takibin başında takip sonuna kadar oluşacak tüm giderlerin avans olarak alınmasının söz konusu olmadığını, takibin başında ilgili takibi sonuçlandırabilmek için ne kadar masraf doğacağının bilinmediğini, uygulamanın bu şekilde olduğunu, ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun göstereceği reaksiyon ve yapılacak araştırmalar sonucu borçlulara ait mal varlığının tespit edilmesi durumuna göre masrafların doğacağını, takibin başında borçlunun taşınmazının ya da başka bir mal varlığının satılıp satılmayacağının bilinemeyeceğini, kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun hemen ödeme yapabileceği gibi müvekkili avukatın takip ettiği icra dosyasında olduğu gibi ödeme taahhüdü de verilebileceğini, takibin her aşamasında borçlunun dosya borcunu kapatmakta serbest olduğunu, somut uyuşmazlıkta müvekkili avukatın icra dairesine giderek dosyayı incelediğinde 3.500,00 TL avans istendiğinden haberdar olduğunu ve davacıya görevi gereği yatırılması gereken bu masrafı bildirerek masraf yatırması halinde satışın yapılabileceğini belirttiğini, davacının ise ''bu kadar masraf mı olur zaten ben bir sürü masraf ettim '' şeklinde tepki verince davacıya hitaben inanmıyor ise icra dairesine giderek bunu sorabileceğini söylediğini, icra dosyasından da görüleceği üzere davacının icra dairesine bizzat giderek 09.03.2015 tarihinde dosyanın fotokopisini aldığını ve 09.03.2015 tarihinde yatırılması gereken 3.500,00 TL avanstan haberdar olduğunu, buna rağmen ilgili masrafı müvekkili avukatın bürosuna 22.04.2015 tarihinde getirerek büro çalışanı dava dışı Süheyla'ya teslim ettiğini ve müvekkili avukatın talimatı üzerine Avukat portal üzerinden ilgili masrafın dava dışı Süheyla tarafından yatırıldığını, yani İcra Hukuk Mahkemesinin satışın iptali yönündeki kararının gerekçesinde belirtilen satış avansının süresinde yatırılmamasına neden olanın müvekkili avukat olmayıp davacının kendisi olduğunu, müvekkili avukatın davaya konu edilen olayda kusuru bulunmadığını, davacının zararının da bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesine ve alacağının karşılıksız kalmasına sebebiyet verildiğini iddia etmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, icra dosyasında hacizli bulunan tüm taşınmazların 13.11.2015 tarihinde aynı gün borçlu tarafından arkadaşına devredildiğini, bu devirlerin İİK 277-280 maddeleri gereği iptale tabi devirler olduğunu, bu durumun müvekkili avukat tarafından davacıya açıklandığını, hatta tasarrufun iptali davası hazırlanmasına rağmen davacının bu davayı açmayarak müvekkili avukata karşı bu davayı açtığını, davacı tarafından tasarrufun iptali davasının açılarak amaçlanan sonuca ulaşabilme imkanının halen mevcut olduğunu, müvekkili avukatın haksız biçimde azledildikten sonra davacıya ihtarname keşide ederek bu hususa değindiğini, alacağın tahsiline ilişkin tüm hukuk yolları tüketilmeden müvekkiline karşı dava açılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 09.03.2015 tarihinde dosyadan fotokopi alındığının sabit olduğu, gerekli masraflar ödenmeden davalı avukatın kendiliğinden işlem yapmasının beklenemeyeceği, bu kapsamda davacıya avans ödemesi gerektiğinin bildirilip bildirilmediğinin ihtilafın temelini oluşturduğu, tanık olarak dinlenen icra katibinin beyanında, davacının satış avansı yatırılması gerektiği konusunda bilgilendirildiği, davacının 09.03.2015 tarihinde (ve 1 yıllık satış isteme süresinde) icra müdürlüğünden dosyanın fotokopisini aldığı, davacının satış avansı yatırılması gerektiğini bilmediğinin de ileri sürülemeyeceği, davalı avukatın davacıyı satış masrafının belli bir sürede yatırılması, aksi halde satışın düşeceği hususunda bilgilendirmediği hususunda davacı beyanı dışında itibar edilebilecek herhangi bir delil bulunmadığı ve masrafı yatırılmayan icra dosyası için davalı avukattan satış istemesinin beklenemeyeceği, dosya kapsamında yer alan Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ve İdare Mahkemesi kararları da değerlendirildiğinde dava konusu işlemde hukuka aykırılık olmadığı ve davalı avukata kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının 27.01.2015 tarihinde satış yapılması için İcra Müdürlüğüne müracaat ettiği, İcra Müdürlüğü tarafından 28.01.2015 tarihinde 3.500,00 TL satış masrafının yatırılması halinde satış işlemlerinin başlanılmasına karar verildiği, davacının 09.03.2015 tarihinde icra dosyasının fotokopisini aldığı, davacının İcra Müdürlüğü dosyasından satış masrafı yatırılması gerektiğinden haberdar olduğu, satış masrafının daha sonra davalı avukata davacı tarafından verildiği ve 22.04.2015 tarihinde 3.500,00 TL masrafın icra dosyasına UYAP Avukat portalı üzerinden yatırıldığı, davalı avukatın kusuru bulunmadığı, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın haksız fiil hükümlerine göre açıldığını ve Mahkemece haksız fiil hüküm ve şartlarının tartışılmadığını, davalı hakkında ceza soruşturması yapılmasına yer olmadığına karar verilmesinin haksız fiil işlemediği anlamına gelmeyeceğini, Mahkemece davalı ceza yargılamasında beraat etmiş gibi gerekçe hazırlanarak karar verildiğini, davalının satış avansının süresi içeresinde ödemeyerek hacizlerine düşmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin dosyadan fotokopi almasının dosyada yazılanların hukuki sonuçlarını bildiği anlamını taşımayacağını, Derece Mahkemelerince yapılan değerlendirme ve verilen kararların hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, vekaletin gereği gibi ifa edilmediği, sadakat ve özen ödevinin ihlal edildiği iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davalı avukatın 27.01.2015 tarihinde satış için İcra Müdürlüğüne müracaatı üzerine İcra Müdürlüğünce 28.01.2015 tarihinde 3.500,00 TL satış masrafının yatırılması durumunda satışın başlatılmasına karar verilmesine, davacının dosya kapsamında yer alan Ağır Ceza Mahkemesi ve İdare ve Bölge İdare Mahkemelerinin kararlarından da sabit olduğu üzere 09.03.2015 tarihinde icra dosyasının fotokopisini almak için bizzat İcra Müdürlüğüne başvurması nazara alındığında dosyaya satış masrafının yatırılması gerektiğinden bu tarihte haberdar olmuş olmasına, satış masrafının davacı tarafça davalı avukatın bürosuna 22.04.2015 tarihinde götürülmesine ve aynı tarihte UYAP Avukat portal üzerinden icra dosyasına yatırılmasına, bu durumun dosya kapsamında bilgisine başvurulan tanık beyanı ile de sabit olmasına, davalı avukatın davacıyı satış masrafının belli bir sürede yatırılması, aksi halde satışın düşeceği hususunda bilgilendirmediği hususunda davacı beyanı dışında itibar edilebilecek herhangi bir delil bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.