Logo

4. Hukuk Dairesi2024/3349 E. 2024/5592 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının askerlik görevi sırasında davalı kuruma ait askeri aracın karıştığı trafik kazasında yaralanması nedeniyle açtığı maddi ve manevi tazminat davasında, istinaf incelemesi sonucu verilen kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin ıslahla artırılan tazminat talebi yönünden ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin, kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK'nın 85. ve 66/1-d maddeleri uyarınca 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi henüz dolmamış olması sebebiyle reddi gerektiği değerlendirilerek, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının da yerinde görülmemesi üzerine, istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1871 E., 2024/135 K.

HÜKÜM/KARAR : Davanın Kısmen Kabulü / Başvurunun Kısmen Kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/170 E., 2021/350 K.

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.02.2010 tarihinde davacının piyade er olarak askerlik görevini ifa etmekte iken görev kapsamında yolcu olarak bulunduğu, dava dışı askerin sevk ve idaresindeki davalı kuruma ait askeri aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında davacının yaralanarak malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat (sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı) ile 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 389.999,94 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı idareye yüklenecek bir hizmet kusurunun olmadığını, idarenin üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacının maddi veya manevi bir kaybı bulunmadığını, 2330 sayılı Kanun uyarınca davalı idare tarafından nakdi tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının sorulması ve yapıldıysa ödemenin faizi ile birlikte güncellenmek suretiyle dikkate alınması gerektiği, davanın dava dışı araç sürücüsüne ihbarı gerektiğini ve talep edilen tazminat tutarlarının fazla olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının askerlik görevini yerine getirirken 26.02.2010 tarihinde meydana gelen kazada yaralandığı, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuna göre % 31,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, maluliyet oranının sürekli olduğu, iyileşme süresinin 26.02.2010 tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği, davacıya 2330 sayılı Kanun hükümleri uyarınca 27.07.2011 tarihinde 14.616,97 TL nakdi tazminat ödendiği, 2330 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince ödenen nakdi tazminatın yarısı davacının maddi zararının karşılığı olduğu kabul edildiği ve davacının hesaplanan maddi zararından düşüldüğü, buna göre davacının 389.999,94 TL maddi zararının olduğu, davacı vekilinin 26.02.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 389.999,94 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesini talep ettiği, manevi tazminat talebinin bölünemeyeceği ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin müstakar kararları dikkate alınarak davacıya yapılan nakdi tazminat ödemesinin maddi ve manevi tazminat olarak ayrımının yapılmadığının kurumca bildirilmesi nedeniyle yapılan ödemenin yarısının maddi, yarısının manevi tazminata ilişkin olduğunun kabulü ile davacıya nakdi tazminat ödemesi kapsamında 7.550,00 TL manevi tazminat ödemesi yapıldığı anlaşılarak manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 389.999,94 TL maddi tazminatın (sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı) haksız fiil tarihi olan 26.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; aktüer bilirkişi raporunda davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) bağlanan aylığın rücuya esas olup olmadığı hususunda hiçbir tespit bulunmadığını, davacının çalıştığına dair bir bilgi ve belge bulunmadığı halde davacının gelirinin olay tarihindeki asgari ücret olarak kabul edildiğini ve kaza tarihinden itibaren sürekli asgari ücret oranında geliri varmış gibi hesaplama yapıldığını, oysa davacının tahsil durumunun tetkiki ile askere gitmeden önce yapmakta olduğu işe ait kayıtların ibrazı ve hangi işyerinde hangi miktar ücret ile çalıştığının belgelenmesinin gerektiğini, varsayıma dayalı olarak rapor tanzim edilmiş olmasının hatalı olduğunu, asgari ücret üzerinden gelir elde edeceği varsayımı doğru olsa dahi davalıya SGK tarafından maluliyet aylığı bağlanmış olması karşısında maddi zararının karşılandığını, bu nedenle 389.999,94 TL maddi tazminat tutarına hükmedilmiş olmasının kanuna aykırı olduğunu, olayın oluşunda davalı idarenin kusurlu ve kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, kaza nedeniyle doğduğu iddia edilen zararın davalı idare ile illiyet bağının olmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazları karşılanmadan raporun hükme esas alınmasının kanuna aykırı olduğunu, davacının ıslahla artırılan maddi tazminat istemi yönünden zamanaşımı süresi dolduğundan bu isteminin reddi gerektiğini, ıslah ile arttırılan miktar için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğinden olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kazanın ölümlü ve yaralamalı trafik kazası olduğu, ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterli olup aynı kazada yaralanmadan kaynaklanan tazminat talepleri veya ölümden kaynaklanan tazminat talepleri yönünden aynı zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden ölümle sonuçlanan trafik kazalarında uygulanacak olan kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 85. maddesi ve 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava ve ıslah tarihinde zamanaşımı süresi dolmadığı gibi davalı tarafca ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin bir itirazda ileri sürülmediğinden davalının bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerektiği, davacının askerlik görevini ifası sırasında meydana gelen kazaya neden olan ve davacının yolcu olarak bulunduğu aracın davalı idareye ait askeri araç olup davalı idarenin KTK'nın 3. maddesi ve 106. maddesi gereğince araç işleteni olarak davacının zararından sorumlu tutulması, davacının yaralanması sonucu boyun omur kırığı tanısıyla 14.06.2010 tarihinde ameliyat olması, hava değişimi izinleri kullanması, askerliğe elverişli olmadığının tespiti ile terhis edilmesi, İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesinin 13.05.2020 tarihli raporu ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Oksiput-C1-C2 seviyelerinde posterior stabilizasyon materyali nedeniyle %31,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği ve 9 ay geçici iş göremezliği olduğunun belirlenmiş olması karşısında aktüer bilirkişi raporunda davacının gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılmasında bir isabetsizlik görülmediği, istinaf incelemesi sırasında SGK'na yazılan yazıya verilen 26.01.2024 tarihli cevapta davacıya dava konusu kaza nedeniyle bağlanan Türk Silahlı Kuvvetleri Vazife Malullüğü aylığı ve tütün ikramiyesinin rücuya tabi olmadığı bildirildiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin de reddine karar verildiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın istinafa başvuran davalı lehine olmasına, davacıya 2330 sayılı yasa kapsamında ödenen tazminatların mahsup edilmiş olmasına göre, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerektiği, 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 13/j maddesi uyarınca davalı bakanlığın harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan hükümde davalının yargılama harçlarından sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan yargılama harçları yönünden HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince istinaf sebebi yapılmayan ve kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 389.999,94 TL maddi tazminatın (sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı) haksız fiil tarihi olan 26.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin kararının gerekçeli karar hakkına aykırı olduğunu, mahkemece tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerektiğini, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulmak suretiyle hukuki dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf itirazlarının karşılanmadığını, davalı idarenin meydana gelen kazada kusuru olmadığını, davalı idarenin kusursuz sorumluluğunun da bulunmadığını, kaza nedeniyle doğduğu iddia edilen zararın davalı idareyle illiyet bağı bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalıştığına dair bir bilgi ve belge bulunmadığı halde davacının gelirinin asgari ücret olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacıya SGK tarafından maluliyet aylığı bağlandığını, davacının maddi zararının karşılandığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadan raporun hükme esas alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının ıslahla artırılan maddi tazminat istemi yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu isteminin reddi gerektiğini, ıslah ile arttırılan miktar için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının askerlik görevini ifası sırasında, davalı kurumun maliki ve işleteni olduğu askeri aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında davacı yolcunun yaralanması nedeniyle sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 92 ve 109 uncu maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41, 46, 47 ve 60 ıncı maddeleri, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66/1-d ve 85 inci maddeleri, 2330 sayılı Nakdi Tazminat Ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun.

3. Değerlendirme

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere; özellikle, davalı vekilinin süresinde ıslahla artırılan kısım yönünden zamanaşımı definde bulunduğu, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında uygulanacak olan kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 85 inci maddesi ve 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına göre, karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/J maddesi uyarınca davalıdan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.