Logo

4. Hukuk Dairesi2024/10544 E. 2024/12625 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Trafik kazası sonucu ağır yaralanan ve kısıtlı hale gelen davacı için açılan maddi ve manevi tazminat davasında, davacı ile yasal temsilcisi arasında menfaat çatışması nedeniyle kayyım atanması gerekip gerekmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile vasisi olan babası arasında menfaat çatışması bulunduğundan, davacıya kayyım atanması gerektiği gözetilerek, mahkemenin kayyım atamadan karar vermesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2374 E., 2024/995 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/ İstinafın Kısmen Kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/1355 E., 2023/667 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ve davalı ...vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 17.12.2016 tarihinde babası ...'un sevk ve idaresindeki ... plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu esnada davalı ... yönetimindeki ... plakalı araç ile çarpışması sonucu davacının ağır yaralandığını, savcılık kusur raporuna göre ... plakalı araç sürücüsü ...'un asli kusurlu, ... plakalı araç sürücüsü davalı ...'ın tali kusurlu bulunduğunu, davacının kaza sonucu önce Kızılcahamam Devlet Hastanesi, daha sonra Ankara Eğitim Araştırma Hastanesine sevk olunduğunu, burada yapılan ameliyat sonucu yatalak ve %100 malûl kaldığını, vesayet altına alındığını, kaza tarihinde davacının 28 yaşında evli ve çocuksuz olup Gebze Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yaptığını, kaza sebebiyle tarif edilemez nitelikte acılar ve ameliyatlar geçirdiğinden davalı ...'dan 100.000 TL manevi tazminat talepleri olduğunu, ömür boyu bakıcı ihtiyacı bulunduğunu, konuşamadığını, tek başına yürüyemediğini ve bilincinin kapalı olduğunu, davalı ... şirketine başvuru yaptıklarını, tazminat konusunda uzlaşmaya varılmadığını, davalı ... şirketinin ise çok fazla evrak talep ettiğinden bahisle 10.000,00 TL kesin ve geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat, 5.000,00 TL kazadan kaynaklı eczane-medikal-yol-sağlık-protez ve bakım giderlerinden kaynaklı maddi tazminat olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın davalılardan (sigorta şirketlerinden poliçe limitleri dahilinde) davalı ...'dan kaza tarihinden itibaren, diğer davalılardan ihbar tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri hariç sadece davalı ...'dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ...vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısı ... plakalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, dava konusu kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı olması gerektiğini, ameliyat sırasında kalp durması meydana geldiğini ve beyin fonksiyonlarının bu dönemde hasar gördüğünü, dolayısıyla beyin hasarı ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e göre maluliyet raporu düzenlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi masrafından müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacının emniyet kemerini takmadığından müterafik kusuru bulunduğunu, temerrüt oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, kazanın meydana gelmesine karşı taraf araç sürücüsünün anayola kontrolsüz ve dikkatsiz çıkmasının sebep olduğunu, müvekkilinin en ufak bir kusurunun bile olmadığını, davacının emniyet kemerini takmadığını, takmış olması halinde yaralanmanın bu seviyede olmayacağını, müvekkilinin kusurlu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

3.Davalı .... vekili cevap dilekçesinde; geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinde sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, sürekli iş göremezlik için de Adli Tıp Kurumundan maluliyetine dair rapor alınması gerektiğini, bakıcı ve tedavi giderine yönelik maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda yazılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile, 682.960,34 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 582.065,87 TL bakıcı giderinin davalılar ... ve ...'nden (davalı ... tazminatın 310.000,00 TL'sinden sorumlu) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine; 310.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 310.000,00 TL bakıcı giderinin davalı ... Anonim Şirketi'nden alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine; 20.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 17.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan alınarak davacı ...'a verilmesine,davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ...vekili ile davalı ... vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda yazılı kararıyla; hüküm fıkrasında bakıcı gideri tazminatı için poliçedeki tedavi giderleri teminat miktarı, kalıcı iş göremezlik tazminatı için sakatlık ve ölüm teminat miktarının ayrı ayrı belirtilmemiş olmasının doğru olmadığı, davacının %100 maluliyeti nedeni ile sürekli bakıcı ihtiyacı olduğu ATK 2. İhtisas Kurulunun 29.04.2019-9000 tarih ve sayılı raporu ile belirlendiğinden yerleşik Yargıtay kararında da belirtildiği üzere sürekli bakıcı giderine hükmedilebilmesi için fiilen bakıcı tutulduğunun da ispat edilmesi gerekmediği gibi aile bireylerinin bakıcı olarak görev alma yükümlülüğünün bulunmadığı hükme esas alınan maluliyet raporu ve illiyet bağının mevcudiyetine ilişkin raporda davacının sürekli olarak bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu kanaati açıklanmış olması nedeniyle sürekli bakıcı giderinin trafik poliçesinin tedavi gideri kapsamında değerlendirilerek teminat limiti ile sınırlı olarak hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı, dava dilekçesinde maddi tazminat yönünden "... a) 10.000,00 TL kesin ve geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat, b)5.000,00 TL kazadan kaynaklı eczane-medikal-yol-sağlık-protez ve bakım giderlerinden kaynaklı maddi tazminat, olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın maddi kısmının tüm davalılardan (sigorta şirketlerinden poliçe limitleri dahilinde) 1 nolu davalıdan kaza tarihinden itibaren, diğer davalılardan ihbar tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline..." denildiği ancak açıkça faiz talep edilmediğinden ıslah dilekçesinde de faiz talep edilmediği görüldüğünden faiz talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde maddi tazminat müştereken ve müteselsilen talep edilmiş olduğu halde mahkemece kusur oranlarına göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı, olay tarihi, kazanın oluş şekli, davacının maluliyetinin oranı, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle; davacı vekili, davalı ...vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile, 3.414.809,75 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar ..., ...'nden (Davalı ... poliçedeki sakatlık ve ölüm teminat miktarı olan 310.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) ve davalı ... Anonim Şirketi'nden (Davalı ...poliçedeki sakatlık ve ölüm teminat miktarı olan 310.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine,; 2.910.329,28 TL bakıcı giderinin davalılar ..., ...'nden (Davalı .... poliçedeki tedavi giderleri teminat miktarı olan 310.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) ve davalı ... Anonim Şirketi'nden (Davalı ...poliçedeki tedavi giderleri teminat miktarı olan 310.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine; 40.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 17.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan alınarak davacı ...'a verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; olayın Ankara’da gerçekleştiğini, davacının ikametgahının da Ankara olduğunu bu durumda yetkili mahkemenin de Kızılcahamam Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde maddi tazminat müştereken ve müteselsilen talep edilmiş olduğu halde mahkemece kusur oranlarına göre hüküm kurulmasının doğru olmadığını, olayda asıl kusurun davacının babasında olduğunu, olaya tam kusuru ile sebebiyet verdiğini, bütün tazminatın kendisinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacıda oluşan maluliyetin trafik kazasından değil, ameliyat hatasından kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ...vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu kaza ile maluliyet arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davalı ... şirketinin sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle dava konusu kaza ile davacının tetrapleji, Anoksik-Hipoksit beyin bozukluğu arasında uygun illiyet bağının saptanması gerektiğini, Genel Adli Muayene raporunda şahsın yapılan muayenesinde sırt ve bel ağrısı mevcut olduğu, ortopedi ve beyin cerrahi uzmanına sevkinin uygun görüldüğü, olay akabinde 17.12.2016 tarihinde ifadesini verebildiği, 28.12.2016 dilekçesinde 17.12.2016 tarihinden 27.12.2016 tarihine kadar yoğun bakımda kaldığı, tedavilerinin devam ettiği ve cuma günü ciddi bir ameliyat geçireceğini ve omurgaya platin takılacağının beyan edildiğini, davacının ameliyatın son aşamasında kalbinin durması ile beynin normal olan fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için sürekli olarak ihtiyaç duyduğu oksijenin yetersizliği sonucu, beyinde hasarın oluştuğunun anlaşıldığını, davacının beyin hasarının, ameliyat esnasında ve sonrasında yaşanan olumsuzluklar ve doktor hatasından ileri geldiğini ve kazada meydana gelen yaralanmalarla ilgisi bulunmadığını, 17.12.2016 tarihli ifade tutanağından da anlaşıldığı üzere, davacının kaza tarihi itibari ile bilincinin ifade verebilecek düzeyde açık olduğunu, ameliyat sonrası beyninde hasar oluşmuş ve yatağa bağımlı ... gelmiş ve akıl zayıflığı oluştuğunu, davacı ... ’ın söz konusu ameliyat öncesi ifade verdiği, ameliyat sonrasında konuşamaz-kendi işlerini dahi göremez ... geldiği göz önünde bulundurulduğunda hangi oranda maluliyetin kazadan hangi oranda maluliyetin ameliyat ve doktor hatasından kaynaklandığının anlaşılamadığını, raporun 6 kişilik uzman doktorun imzasıyla düzenlendiğini, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birlikte birer Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı, Ortopedi ve Travma Uzmanı, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı, Göğüs Cerrahisi Uzmanı olması gerekirken, eksik sayıda uzmandan oluşan kuruldan alınan raporun hatalı olduğunu, ATK Üst Kurulu’na sevk edilerek rapor alınmasına karar verilmesi gerektiğini, sürekli bakıcı giderinin ayrı bir teminat limiti olarak belirlenmesinin de hatalı olduğunu, 03.11.2016 tanzim tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde de görüleceği üzere sağlık gideri için ayrı bir teminat limiti ayrılmamış ve sürekli sakatlık teminat limiti adı altında tek teminat limiti belirlendiğini, tek prim alınan ve tek teminat bedeli verilen bir durumda, haksız ve hukuka aykırı şekilde poliçe limitinin üzerine çıkılarak sorumluluk yüklenmesinin mevzuata aykırı olduğunu, kusur oranını kabul etmediklerini, hem maluliyet hem de kusura ilişkin çelişkilerin giderilmesi için üst kurullardan rapor alınması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 426/2 maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı ataması gerekmektedir. Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli 2014/1602 E, 2015/611 K sayılı ilamı ile davacı ...'un kısıtlanmasına ve dava konusu kazaya karışan araç sürücüsü olan babası ...'un velayeti altına alınmasına karar verilmiştir. Bu durumda somut dava yönünden davacı ve vasisi arasında menfaat çatışması bulunduğundan davacı ...’a bu dava yönünden kayyım tayini ile davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2. Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

1-Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2-Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalılar ...ile...'a iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.