"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/732 E., 2021/734 K.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ
SAYISI : 2021/İHK-29899
HÜKÜM/KARAR : Davanın Kısmen Kabulü/ Davalı Vekilinin İtirazının Reddi, Davacı Vekilinin İtirazının Kısmen Kabulü
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ
SAYISI : K-2021/78978
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda Uyuşmazlık Hakem Heyetince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara davacı ve davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının reddine, davacı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.07.2020 tarihinde desteği olan oğlu ...'in davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın içinde yolcu iken meydana gelen tek taraflı kazada vefat ettiğini, davadan önce sigorta şirketine yapılan başvurudan sonuç alamadıklarını belirterek belirsiz alacak olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.001,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Yargılama sırasında dava değerini 112.212,67 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığını, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduklarını, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre hesaplama yapılması gerektiğini, tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, avans faizi talep edilemeyeceğini, temerrüde düşmediklerini, davacı lehine vekalet ücretinin nispinin 1/5'i oranında verilebileceğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile desteğin emniyet kemeri takmaması nedeniyle hesaplanan tazminattan %20 müterafik kusur indirimi ve yine olayda hatır taşıması olduğundan %20 hatır taşıması indirimi yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 67.327,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının 28.08.2020 tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İTİRAZ
A. İtiraz Yoluna Başvuranlar
Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili itiraz başvurusunda bulunmuştur.
B. İtiraz Sebepleri
Davacı vekili itiraz dilekçesinde; müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması inidiriminin hatalı olduğunu belirterek karara itiraz etmiştir.
Davalı vekili itiraz dilekçesinde; dava şartının gerçekleşmediğini, progresif rant yöntemine göre hesap yapılamayacağını, davacı lehine vekalet ücretinin nispi/tam verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
C. Gerekçe ve Sonuç
İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin itirazlarının reddine, davacı vekilinin itirazlarının kısmen kabulüne, araç sürücüsi ile desteğin arkadaş olduğu ancak dosyada bu taşımanın yalnızca desteğin yararına yapıldığına dair delil bulunmadığı, bu sebeple hatır taşıması indirimi yapılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının kabulüne, diğer itirazlarının reddine, Sigorta Hakemi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm oluşturulmasına, davalının itirazlarının reddine, başvurunun kısmen kabulü ile; 89.770,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının 28.08.2020 tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İtiraz Hakem Heyeti'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; itirazında ileri sürdüğü sebeblere ek olarak kazada hatır taşıması olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı ... tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile teminat altına alınan aracın içinde yolcu olan desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51 inci, 53 üncü maddesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90, 91 inci maddeleri, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30 uncu maddesi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliği'nin 16 ncı maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 17 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, davadan önce sigorta şirketine başvurulmuş olmasına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 87 nci maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 51 inci maddesi uyarınca hatır için karşılıksız yolcu taşıma veya aracı kullandırmada genel hükümlere göre tazminattan uygun bir indirim yapılması, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiştir.
Hatır için yolcu taşıma veya aracı kullandırmadan söz edebilmek için, ölen veya yaralananın bir menfaat karşılığı olmaksızın taşınması veya aracın kullanılması, diğer bir deyişle taşıma veya kullanmada ölen veya yaralananın menfaatinin bulunması gerekir. Bu nedenle taşıma veya kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir menfaatinin bulunması hâlinde hatır taşımasından söz edilemez. Bu bakımdan hatır ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma veya kullanmanın kimin menfaatine olduğunun belirlenmesi önemlidir. Taşıma veya kullandırma, ekonomik yarar için olabileceği gibi ortak toplumsal değerler nedeniyle de olabilir. Hâkim, gerekçesini kararında tartışmak ve nedenlerini göstermek koşuluyla tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda da değildir.
Somut olayda; davalı vekilince başvuruya cevap dilekçesinde hatır taşıması def’inde bulunulmuştur. Kaza nedeniyle yürütülen soruşturma dosyasında, davalıya sigortalı aracın sürücüsü ifadesinde; arkadaşı merhum... ile birlikte gezdiklerini beyan etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince olayda hatır taşıması olduğu gerekçesiyle hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılmış, davacı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince, araç sürücüsi ile desteğin arkadaş olduğu ancak dosyada bu taşımanın yalnızca desteğin yararına yapıldığına dair delil bulunmadığı, bu sebeple hatır taşıması indirimi yapılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin itirazı kabul edilmiş, hatır taşıması indirimi kaldırılarak hüküm tesis edilmiştir. Ancak az yukarıda açıklanan sebeplerle varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Şu durumda; davacının desteği...'in , davalıya sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğu ve sürücü ile arkadaş oldukları ve birlikte gezdikleri sırada kazanın meydana geldiği sabit olup davacının taşıma için arkadaşına ücret ödemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu da kabul edilmelidir. Bu durumun aksi davacı tarafça ispat edilemediğinden davalı ... şirketinin süresinde yapılan hatır için taşıma savunmasına itibar edilerek TBK’nın 51 inci maddesi gereğince Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hatalı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3. Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1'er pay, ana ve babaya 1'er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir.
Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, muris yönünden destekten çıkan 1. çocuk ...'in payı sadece diğer çocuk, eş ve desteğe dağıtılması gerekirken, desteğin annesine de aktarılmıştır.Yine destekten 2. çocuk ...'in payı eş ve destek arasında dağıtılması gerekirken, desteğin annesine de aktarma yapılmıştır. Bu hali ile davacının (desteğin annesinin)destek tazminatı fazla hesaplanmış olup, hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir.
Şu durumda, yukarıda belirtilen hususlarda aynı bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelenmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17 nci, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi (AAÜT)’nin 17/2 nci maddeleri bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekâlet ücretine ilişkin olarak anılan mevzuat uyarınca maktu vekâlet ücretinin altında kalmamak kaydıyla asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin 1/5’i oranında vekâlet ücreti yerine nispi ve tam vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
VI. KARAR
1- Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Değerlendirme bölümünün (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Dosyanın, mahkemeye gönderilmesine,
21.05.2024 tarihinde Başkan ...'ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosya kapsamından; Hakem Heyetince destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesine dair hesap raporunun aldırıldığı, iş bu rapora davalı vekilince itiraz edilmediği, İtiraz Hakem Heyetince itiraz edilmeyen rapora ilişkin davacı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu gerekçesi ile davalının bu yöne ilişkin itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Kanun’un 281 inci maddesi; "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.(Ek cümle:22.07.2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.
Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
" hükümlerini içermektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2021 tarih ve 2018/10(21)-94 E- 2021/111 K sayılı ilamında da açıkça belirtildiği gibi " Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile diğer (bilirkişi raporuna itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğar. Yani, bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır ve ikinci bilirkişi raporu birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla diğer taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir (Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s. 2753)"
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı davalı vekili tarafından itirazda bulunulmadığı, bu nedenle de yapılan hesaplama bakımından itiraz edilmediğinden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve davalı vekilince bu hususun açıkça temyize de getirilmediği hususları birlikte gözetildiğinde sayın çoğunluğun bozma kararının (3) nolu bendine katılmıyorum.