"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1615 E., 2024/48 K.
HÜKÜM/KARAR : Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine/Davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/127 E., 2022/256 K.
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07.03.2017 tarihinde davacının otomobili ile üç şeritli yolun en sol şeridinde ilerlerken, orta şeritte bulunan tırın aniden davacının seyir şeridine girmesi nedeni ile ani manevra sonucu bölünmüş yolun orta refüjüne girerek otomobilinin ters dönmesi sonucu meydana gelen kazada ağır şekilde yaralandığını, hastaneye kaldırıldığını, belden aşağısının felç kaldığını, kendi başına yürüyemez ... geldiğini, bakıma muhtaç olduğunu, kazanın oluşumunda plakası tespit edilemeyen ve kontrolsüz şekilde şerit değiştiren tır sürücüsünün kusurlu olduğunu, davacının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olan davalı ... Hesabına başvuruda bulunulduğunu ancak olumlu sonuç alınamadığını, arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığını iddia ederek belirsiz alacak davasının kabulü ile şimdilik 1.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihi 20.10.2017'den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25.01.2023 tarihli dilekçe ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 293.068,00 TL'ye, sürekli bakıcı gideri tazminat talebini 330.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; meydana gelen trafik kazası sebebiyle davacı tarafından yazılı olarak müvekkiline başvuruda bulunulduğunu, yapılan inceleme neticesinde başvurunun eldeki bilgi ve belgelerle kabul edilmesinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, öncelikle davacının yaralanmasına neden olan trafik kazasındaki kusur oranlarının tespiti gerektiğini, sorumluluklarının plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada plakası tespit edilemeyen araç sürücüsüne ilişkin iddiaların soyut olduğu ve sadece müştekinin beyanlarına dayandığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, kazada plakası tespit edilemeyen aracın varlığının şüpheden uzak ve kesin olarak ispat edilemediğini, davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerine ilişin olarak bir sorumluluğunun bulunmadığını, temerrüde düşmediklerini, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının meydana gelen trafik kazasında yaralanması nedeni maluliyetinin oluştuğunun belirlendiği, kusurlu bulunan plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç nedeni ile davalının sorumluluğu bulunduğu gerekçeleri ile davanın kabulü ile, 293.068,00 TL işgücü kaybı, 330.000,00 TL bakıcı giderinin, temerrüt tarihi olan 20.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı yanın sorumluluğunun 2017 yılı için sigorta şirketlerinin sorumluluk tutarı olan sakatlanma ve ölüm tazminatı için 330.000,00 TL, sağlık gideri kapsamında 330.000,00 TL ile sınırlı tutulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kusur oranını kabul etmediklerini, davacının meydana gleen kazada kusuru bulunmadığını iddia ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araçların neden olduğu kazalar hakkında, bu aracın varlığı kesin deliller ile tespit edilemediği takdirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 50 nci maddesinde “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” denildiğini ve başvuru sahibinin, plakası tespit edilemeyen aracın varlığını ve kusurlu bulunduğunu ispat etmek ile yükümlü olduğunu, tanığın ifadelerinin çelişkili olduğunu, tanığın kaza sonrasında kolluk ya da savcılık makamında ifade vermediğini, maluliyet raporunun, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik esas alınarak düzenlenmesi gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ında yapılan değişiklik ile 01.06.2015 tarihinden itibaren gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin olarak yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 Yaşam Tablosunun ve iskonto oranının (teknik faiz), %1,8 olarak dikkate alınması gerektiğini, mahkemece 2 teminatın varlığı kabul edilerek sakatlanma ve ölüm teminatından 330.000,00 TL sağlık gideri teminatından 330.000,00 TL üzerinden davanın hatalı hesaplama doğrultusunda kabulüne karar verildiğini, kaza yılı olan 2017 itibariyle teminat limitinin 330.000,00 TL olduğunu, bu rakamın dışında ikinci bir teminat bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe uygun düzenlendiği, Yargıtay içtihatlarına göre TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamada hata olmadığı, davalının sorumlu olduğu poliçe limitinin aşılmadığı, mahkemece belirlenen kusur oranlarının oluşa uygun olduğu gerekçeleri ile davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı sürücünün uğradığı sürekli iş göremezlik tazminatı ve sürekli bakıcı gideri talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54 üncü maddesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 86, 88, 89, 90 ve 111 inci maddeleri, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
3. Değerlendirme
1. Dava plakası ve sürücüsü tespit edilemediği iddia olunan tırın davacının sürücüsü olduğu aracın şeride girmesi ile oluşan kaza sonucu davacıda meydana gelen cismani zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dosya içerisinde plakası ve sürücüsü belirlenemeyen tırın varlığına ilişkin tanık ...'ın beyanı dışında başkaca delil bulunamamaktadır. Tanık ...'ın ceza soruşturması sırasında ifadesine başvurulmamıştır. Mahkemece dinlenen tanık beyanında; tırın markası, modeli, plakası, rengi hakkında bilgi vermemiş, sadece açık kasa olduğunu, üzerinde logo ya da amblem olmadığını bildirmiştir. Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada ise meydana gelen kazaya plakası ve rengini bilmedikleri bir tırın sebep olduğuna ilişkin davacının soyut iddiaları dışında, yeterli delil, iz veya emare bulunmadığı belirlenmiştir.
Buna göre dosya içerisinde mevcut tüm deliller ve özellikle olaya ilişkin olarak Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucu verilen 15.08.2017 tarihli kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı birlikte değerlendirildiğinde, kazaya davacı dışında karışan başkaca aracın varlığı iddiası sübut bulmamıştır. Bu hali ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde kabul kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2. Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davalı temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle bozma ilamının kapsam ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.05.2024 tarihinde Başkan Vekili ...'ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosya kapsamında bulunan İbni Sina Hastanesi evrakından olay tarihi olan 07.03.2017 tarihinde davacının "araç içi trafik kazası" nedeniyle hastaneye getirildiği ve acil operasyona alındığı, tanık ...'ın dava konusu kazaya plakası tespit edilemeyen bir tırın neden olduğu yönünde beyanda bulunduğu, adı geçenin mahkemece de ayrıca ifadesine başvurulduğu ve ifadesinde "tırın manevrası üzerine davacı da tırdan kaçmak için sola manevra yaptı, araç tırın ani manevrası üzerine orta refüje düştü ve düşmesi ile ikiye katlandı"
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının iddiasının oluşa uygun olması, olay tarihinde davacının hastane giriş kaydı bulunması ve tanık beyanı gözetildiğinde dava konusu kazaya plakası tespit edilen tırın sebep olduğu kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.