"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 105 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edildiğini ve taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen bedelin fahiş olduğunu, açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğundan reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2017/402 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL nin tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi olan 04.04.2007 tarihinden itibaren, bakiye 151.952,73 TL nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2017/402 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.04.2019 tarihli ve 2018/2773 Esas, 2019/1184 Karar sayılı kararı ile tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibarıyla vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında net gelir yöntemiyle hesaplanmış olmasına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak davacı vekilinin ıslah dilekçesinde hükmedilecek tazminata tapu iptal tarihinden itibaren faiz talebi olmasına rağmen, ıslahla artırılan kısım açısından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi nedeniyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 61.952,73 TL'nin tapu iptal tescil davasının karar kesinleşme tarihi olan 04.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 24.04.2019 tarihli ve 2018/2773 Esas, 2019/1184 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Kapatılan 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; mahkemece, davacının oluşan zararının Hazine tarafından karşılanması gerektiği yönündeki kabulünde ve arazi niteliğinde olan taşınmaza net gelir metodu ile tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre değer biçilmeye çalışılmasında yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin bu yönlerdeki temyiz itirazları yerinde değildir; ancak Dairemizce ... bölgesinden intikal eden dosyalarda kapitalizasyon faiz oranı % 4 kabul edilmektedir. Mahkemece çevre parsellere ilişkin emsal kararları araştırılmaması, kapitalizasyon faiz oranını % 5 kabul eden ve yine dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak, tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun % 30'dan yüksek olması gerektiği halde, düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna hüküm kurulmuş olması ve 2007 yılı esas İlçe Tarım Müdürlüğü verilerinin getirtilerek bilirkişi raporunun denetlenmesi gerekirken İl Tarım Müdürlüğü verilerinin getirtilmesi ile yetinilmesi doğru görülmemiştir.
3.Çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri (2007 yılına ait) İlçe Tarım Müdürlüğünden getirtildikten sonra bilirkişilerden yeniden çekişmeli taşınmazın sulu-kuru olup olmadığı, yerleşim alanına uzaklığı, iklim şartları, toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu ve objektif değer artışı sağlayacak tüm özelliklerinin de araştırılarak elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihi olan tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki gerçek değerinin hesaplattırılması, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerlerinin Bayındırlık Birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak davacının zararının saptanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi nedeniyle kararın bozulmasına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine, karardan bir örneğin ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Sonrası Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/34 Esas, 2020/368 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile 161.952,73 TL'nin tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi olan 04.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
C. Gönderme Kararı
Dairemizin 06.04.2022 tarihli ve 2021/2402 Esas, 2022/6535 Karar sayılı ilamı ile bozma kararı uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/34 Esas, 2020/368 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak hüküm kurulduğu anlaşıldığından, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/34 Esas, 2020/368 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra Yargıtay Kapatılan 20. Hukuk Dairesi bozma ilamı uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne, 163.504,63 TL tazminat tutarının tapu iptal tescil davasının kesinleşme tarihi olan 04.04.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, davalı Hazine lehine vekâlet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat şartlarının oluşmadığını, özel mülkiyete konu olmayan ve asıl niteliği orman olan taşınmaz için oluşturulan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğundan mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, dava konusu taşınmaz 4-5. sınıf arazi olduğu halde birinci sınıf arazi gibi değer biçildiğini, kapitalizasyon faizinin %5 olması gerektiğini, objektif değer artışının %30’dan %100’e çıkarılmasının nedeninin açıklanmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 453 sayılı parselin 1966 yılında tapulama komisyonu kararı ile 10.900 m² yüzölçümü ve koruluk vasfıyla ... adına tapu kaydı uygulanarak tescil edildiği, tapu kaydına 1991 tarihinde "orman sınırları içindedir" şerhi yazıldığı, murisinden intikal yoluyla 1997 tarihinde davacıya geçen taşınmazın yenileme kadastrosu ile 2003 yılında 105 ada 21 sayılı parsel olarak 11.085,00 m² yüzölçümü ile davacı adına tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından tapu maliki ...'e açılan tapu iptal davası sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/352 Esas, 2007/72 Karar sayılı 04.04.2007 tarihinde kesinleşen kararıyla taşınmazın tamamının tapusunun iptal edilerek orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği ve eldeki davanın 02.06.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.