"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, v Mahallesi, 1017 ada 74 parsel ve 1017 ada 76 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parsellerin imar planı kapsamında kısmen konut ve kısmen imar yolunda kaldığını, dava konusu parsellerin 1983 tarihli haritalarda yol ve otopark alanı olduğu, 1982 yılı hava fotoğraflarında yolların açık olduğunun görüldüğünü, davaya konu parsellerde yeşil alan veya park düzenlemesi yapılmadığını, işlemin kaynağının 3194 sayılı İmar Kanunu olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.06.2016 tarihli ve 2015/150 Esas, 2016/269 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazlarda davacı payına düşen tazminat bedelinin davalı idareden tahsili ile davacıya ödenmesine ve tapu kaydının davacının payı oranında iptal edilerek yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Bozma Kararı
1.Mahkemenin 23.06.2016 tarihli ve 2015/150 Esas, 2016/269 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin verdiği tarihsiz dilekçe ile davadan vazgeçtiklerini bildirdiği, dosya içeresinde bulunan 22.09.2013 tarihli vekaletname içeriğinden vekilin, davadan vazgeçmeye yetkili olduğu anlaşılmış olmakla vaki feragat nedeniyle bu hususta karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın feragat nedeni ile usulden reddine ve davanın açılmasına davacı taraf sebebiyet vermediğinden davalı tarafa yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının feragat dilekçesinin dosyanın Yargıtay aşamasında olduğu sırada sunulması nedeniyle hukuki yardımın tamamlandığı dikkate alınarak 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi uyarınca davadan davacının feragat ettiği gözetilerek, kendisini vekille temsil ettiren müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve yargılama esnasında yaptıkları giderlerin de ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi halinde yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceği ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.6100 sayılı Kanun'un 312 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir;
“Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. ”
5.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi .
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4.İlk karar tarihinden sonra davadan feragat eden davacının, davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5.Buna karşın, kendini vekille temsil ettiren davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin de davacıya yüklenmesi gerekirken yazılı şekilde davanın açılmasına davacı tarafın sebebiyet vermediği gerekçesiyle davalı tarafa yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki; bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (3) numaralı bendi hükümden tümüyle çıkartılarak yerine “Yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına ve kendisini vekille temsil ettiren davalı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.