"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1232 Esas, 2022/1359 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/178 Esas, 2021/93 Karar
Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zararın tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul ili, Halkalı ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1, 2 ve 6 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, müvekkilinin 12.06.2013 tarihinde taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığından bahis ile Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/274 Esas, 2014/257 Karar sayılı hükmü ile 12.06.2013 tarihi itibarıyla 528.000.00 TL tazminat belirlediğini, davalı Belediyenin Mahkemece takdir edilen 528.000,00 TL’nin tahsili için İstanbul 31. İcra Müdürlüğünden 23.03.2016 tarihinde yapılan icra takibinde de paranın tahsilini önlemek için her türlü icrai haciz işlemlerini “kamu yararına tahsisli olduğu" itirazı ile neticesiz bırakarak 2020 yılına kadar tahsilatı önlediğini, müvekkilinin, davalı Belediyenin icradaki para ile ilgili olarak sunduğu anlaşmayı kabul etmek mecburiyetinde kaldığını, bu anlaşma ile de 528.000,00 TL tazminatın işlemiş faizi olan 332.000,00 TL'den ciddi bir indirim yaparak taksitle ödeme gerçekleştirildiğini, ancak bu ödemelerin geç gerçekleşmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, bu sebeplerle, müvekkilinin yasal temerrüt faizi ile karşılanmayan aşkın zararının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun (6098 sayılı Kanun) 122 nci maddesi uyarınca karşılanması için, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000,00TL'sinin 16.05.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/274 Esas, 2014/257 Karar sayılı kararı gereği; müvekkili belediyenin Emlak ve İstimlak Müdürlüğü tarafından Mali Hizmetler Müdürlüğüne dava konusu taşınmazlar için belirlenen toplam 528.000,00 TL'den binde 9,48 oranında damga vergisi kesilerek geriye kalan 522.994,56 TL'nin davacı tarafa ödenmesi için Harcama Talimatı ve Ödeme Emri hazırlanarak gönderildiğini, kamulaştırmasız el atma davası neticesinde hükmedilen tutarın 10.01.2020 tarihinde ödeme protokolü yapılarak ödendiğini, protokol tarihinde İstanbul 31. İcra 2019/28988 Esas sayılı dosyaya ait icra kapak hesabının Başkanlığa ibraz edildiğini, kapak hesabı tutarının 914.507,49 TL olduğunu, bu tutarın içine tahsil harcının da dahil olup, tahsil harcı hariç tutarın 884.260,65 TL olduğunu, ödeme protokolü ile uzlaşılan tutarın 839,200,00 TL olduğunu, dolayısı ile icra kapak hesabında bulunan tutar ile ödeme yapılan tutar arasında bahsedildiği gibi 332.000,00 TL gibi bir indirim yapılmadığını, davacı tarafın talebinin kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sulh protokolün özgür iradeler ile davacının avukatı tarafından imzalandığını, sulh protokolünün eda edilmiş olması sebebiyle geçersizliğinden ya da sulh protokolüne bağlı olunamayacağından bahsedilmesi kötü niyetin göstergesi olduğunu, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece takdir edilen tazminatın zamanında ödenmemesi ve temerrüt faizinin zararlarımız karşılamaması nedeniyle 6098 sayılı Kanun'un 122 nci maddesi uyarınca munzam zarar davası açıldığını, zararın somut olgulara dayandığını, anılan icra dosyasında bulunan sulh protokolunda açık ve net olarak: "... Alacaklı dosyadaki bakiye her türlü icra alacaklarından feragat edilmek sureti ile ...." (Mad.3 ) Yine ayrı ve bir başına bir paragraf olarak; "Alacaklı dosyasındaki bakiye her türlü icra alacaklarından feragat etmiştir" denildiğini, "Yukarıda ismi yazılı alacaklılar bu dosyaya şamil olmak üzere bakiye dosya alacağı yönünden; Borçlu Belediye lehine feragat etmiştir." şeklinde beyan olduğunu, munzam zarar davası açılabilmesi için icra dosyasından tahsil edilen paranın belirli olabilmesi gerektiğinden zararın daha da ağırlaştırılmaması açısından Belediyenin icra dosyasındaki alacağa yönelik sulh teklifinin kabul edildiğini, Mahkemece belirlenen tazminat bedeli ile çocuklarının el konulan taşınmazda eskiden olduğu gibi turşuculuk işini yapılabilmesi için aynı muhitte taşınmaz baktıklarının, zaman geçtikçe İstanbul'da taşınmaz alma imkanlarının kalmadığını ancak Edremit'te bir taşınmaz alınabildiğini tanık beyanı ve tapu kaydıyla ispat edildiğini, işin esasına girilerek davanın kabulune karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihli ve sayısı belirtilen kararı ile Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi ya da ödenmemesi hâlinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsediği diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edildiği, bunun dışında davacının herhangi karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut olmadığı, Mahkemenin dayandığı gerekçelere göre davacı para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararlarının oluştuğunu, somut delilerle ispat edemediğinden munzam zarar istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zararın tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Kanun'un 122 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 tarihli ve 1996/5-144 Esas, 1996/503 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.